AÇIK MEKTUP
SAYIN MİLLETVEKİLİM,
İlgi: 1. OHAL’in en kısa zamanda kaldırılmış olarak Referandum’a, tüm demokratik unsurların Türkiye’de yeniden tesis edilerek gidilmesinin sağlanması ve güvenceye alınmış olması hususu @OHALsizREFERANDUM; ve
2. Suriyeli ve Irak’lı göçmenlere, vatandaşlığı hak etme koşulları olmadan, oy kullandırma ve vatandaşlık verilmesinin uluslararası standarda uyumlu hale getirilmesi hususunda talep, öneri ve desteğinizin temini hususları, üzerinedir.
1. Türkiye Büyük Millet Meclisi | TBMM’den geçtiğimiz Ocak (2017) ayında geçmiş olan Anayasa Değişikliği Paketinin, bir “Rejim Değişikliği” paketi değil, sadece teknik bir gereklilik, zorunluluk olduğu şeklinde, Sayın Kemal Öztürk tarafından New York’taki (23 Şubat 2017), ForumUSA’nın organize etmiş olduğu “Global Düşünce Söyleşileri” toplantısında açıklanmıştır.
Bu açıklamayı baz aldığımızda, 1980 Darbe Anayasası‘nı sadece teknik olarak değiştirmek ve daha demokratik bir anayasa yapılması gerçekten hedefleniyor ise o zaman;
NEDEN:
• TBMM’de ki ilişkin görüşmeler OHAL altında ve toplumun tüm kesitleri ve kurumları dışlanarak yapılmıştır?
• OHAL altında Referandum’a gidilmesinde kararlı olunursa, o zaman bunun Kenan Evren dönemi Askeri Darbe‘sini takip eden ve SIKIYÖNETİM altında ve baskının zirveye tırmandırılmış olduğu Referandum’dan farkı nedir? Ne olacaktır?
• Türkiye, kurucu üyeleri arasında yer aldığı ve 1945 yılından itibaren sayısız imzalamış olduğu, 1948’deki “Evrensel Insan Hakları Beyannamesi” dahil, Birleşmiş Milletler Genel Kurul ve Güvenlik Konseyi Kararnameleri/Kararları ile uluslar arası treaty/andlaşmalara rağmen OLAĞANÜSTÜ HAL altında; ülkenin itilmiş olduğu referandum, mevcut uluslararası andlaşmalar ile ne kadar uyumludur?
• Ve aynı zamanda, yasal olarak halen geçerli ve yürürlükte olan mevcut Anayasa ile de ne kadar uyumludur?
Kaynak: Facebook sayfası https://www.facebook.com/ohalsizreferandum/
* * * * *
Sayın Milletvekilim, yukarıda tanımlanmış çerçeve içinde, Anayasa’nın değişmez ilk 4 maddesinin DEĞİŞMEZLİĞİ, Referandum’a sunulacak olan yeni Anayasa Değişikliği Paketiyle; özellikle, “Tek-Adam” sistemi doğrultusunda bir sonuç çıkmasına bağlı olarak; bugün “DEĞİŞMEZ” olan ilk 4 maddenin “değişmezliği”, NASIL güvence altına alınacaktır?
Yürürlükteki, Anayasa’da DEĞİŞMEZ olan ilk 4 Madde’ye rağmen, ülke adına her türlü tüm yetki ve kararların; önerilen DEĞİŞİKLİK paketinin 16.nci Madde’siyle topyekün Tek-Adam‘da toplanmasıyla, herşeyin tek kişinin dudakları arasından çıkacak iki-kelimeye bağlı kılınmış olduğu ise aşikardır.
Bu durumda, yürürlükteki DEĞİŞMEZ olan Anayasa’nın ilk 4 maddesinin de, otomatik olarak veya kolayca değiştirilebileceğine, 16.ncı Madde bir delalet değil midir? Böylece, Tek-Adam/Başkanlık sisteminde, söz konusu olan ilk 4 maddenin de istendiği zaman değiştirilebileceği kapasite ve yetkiyle de donatılmış olunmuyor mu?
Bu nedenle, 16 Nisan 2017’de Referandum kanalıyla değiştirilmesi öngörülen ve hedeflenmiş ve Başkanlık Sistemi’ne dayalı Anayasa Paketi, kesinlikle TEKNİK bir DEĞİŞİKLİKTEN ibaret olmadığı da açıkça anlaşılmaktadır. Aynı nedenle, şahsen ve doğrudan REJİM DEĞİŞİKLİĞİ hedefinde olduğu şeklinde algılamaktayım. Ki bu algı, aynı zamanda toplumun geniş kesiminde de yaygındır… Ve maalesef, bugüne değin de aksi yönde ikna edici hiç bir bilgi ve açıklamaya da, rastlamadığımı belirtmek isterim.
Referans: Kemal Öztürk: “İlk dört madde değişmeden rejim değişmez”
Kaynak: ForumUSA Gazetesi, 24 Subat 2017
* * * * *
2. SURİYELİ GÖÇMENLERE VATANDAŞLIK VERİLSİN Mİ?
anketine yanıtım: HAYIR
Ve naçizane bir öneriyle…
Ülkeye EMEK vermemiş ve ÜLKE İNSANINDAN ESİRGENENLER, özellikle Suriyeli göçmenlere fazlasıyla sağlanmış ve sağlanmakta olduguna ilişkin haberler, ülke geneline zaten yaygınlaşan huzurluklara sebebiyet vermekte olduğunu da bir çok kaynaktan öğreniyoruz.
Verilmesin!
Çünki, ülkenin kaderinin değiştirilmesi gücü/anahtarını da, özellikle referandum öncesi göçmenlere verilecek vatandaşlık ve oy kullanma hakkıyla; Türkiye’nin kaderini, gelecek nesilleri ve geleceğini ve de 80 milyonluk nüfusunun temel ve birincil haklarının da, gözardı ve ihlal edilmiş olacağı endişesi vardır.
Ülkenin kaderinin değiştirilmesinin gücü ve anahtarının da, İktidar eliyle, özellikle de Referandum öncesi Suriyeli ve Iraklı göçmenlere verilecek vatandaşlık ve oy kullanma hakkıyla, aynı zamanda, TÜRKİYE’NİN KADERİ VE GELECEĞİNİN ŞEKİLLENMESİNİ DE; DOĞRUDAN GÖÇMENLERE TESLİM ETMEK, ANLAMINA GELMİYOR MU?
Peki, Suriyeli ve Iraklı göçmenlere ne zaman vatandaşlık verilsin?
Ya da
Ne zaman verilmelidir?
İşte bu noktada, Amerika örneği ve tecrübesinden yararlanılabilinir.
Ve aynen Amerika’da olduğu gibi, önce bir iş yerinde çalışsınlar, 5 yıl devlete vergi ödesinler ve Türkiye için de iyi bir vatandaş olduklarını kanıtlasınlar!
Onun sonucu olarak da, vatandaşlık başvuruları devreye girsin…
Ve bu sürecin sonucunda da, Türkiye’ye göçmen olarak gelmiş-kabul edilmiş herkese VATANDAŞLIK YOLU AÇILSIN…
Teröre bulaşmış, suç işlemiş olanlara ise kesinlikle, hiç bir şekilde vatandaşlık verilmesin.
ÖZ olarak da, sadece HAK EDENE ve HAK ETMİŞ olana, VATANDAŞLIK ancak yukarıdaki temel koşullarda verilsin….
Aksi halde, bu göçmenlerin bir kısmı mutlaka ülkelerinde durumlar sakinleştiğinde ve çok haklı olarak geri dönmek isteyeceklerdir. Çünki, onların ana vatanı Türkiye, değildir.
Veya önemli bir bölümü de ilk fırsatını bulduğunda, Avrupa ülkelerinin yolunu tutacaktır.
Bu somut gerçekler ve olasılıklar ortada gün gibi dururken, ülkenin kaderinin değiştirilmesi ve geleceği, NASIL göçmenlere vatandaşlık verilmesine bağlı olarak güvenceye alınmak istenir?
Eğer bu konuda ısrar edilecek olunur ise, o durumda göçmenlerin de bir oy havuzu gibi kullanılmaları da; 80 milyona yakın Türk vatandaşı ve onların temel anayasal hakları çerçevesinde de, çok büyük bir haksızlık ve adaletsizlik olmayacak mıdır?
Yukarıda ifade edilmiş endişeleri, toplumun vicdanı ve ortak sesi adına ve kurucusu olduğum sivil toplum kuruluşunun 2005’ten itibaren Birleşmiş Milletler’de (NGO) baş temsilcisi olarak, ilginize sunuyorum.
Sonuç itibariyle, Türkiye’de yeniden demokratik kurumların acilen tesisi, özellikle OHAL’in Referandum’dan önce ve en kısa sürede kaldırılması zaruriyetini beraberinde getirir. Türkiye’nin de dünyada kredibilitesi ve saygınlığının korunması ve sürdürülmesi için bu elzemdir de. Bu nedenle, Referandum’a OHAL altında değil, demokratik bir ortamda gitme ve seçmenin temel hakkının sağlanması ve güvenceye alınması talebiyle OHALSİZREFERANDUM için, desteğiniz ile Türkiye’nin kaderini de Göçmenlere bırakmayacağınız hususunu, yüksek müsaadelerinize arz ederim.
Saygılarımla,
Bircan Ünver, Kurucu-Başkan, The Light Millennium
Birleşmiş Milletler Kamu Bilgi Birimine Baş STK Temsilcisi (UN.DPINGO)
http://www.lightmillennium.org
Facebook: @OHALSIZREFERANDUM http://www.facebook.com/ohalsizreferandum/
#ohalsizreferandum
Anket/Kaynak: Birlikte Türkiyeyiz Facebook sayfası: https://www.facebook.com/groups/1983.mehmet.1983/?ref=br_tf&qsefr=1
Açıklama: 1. Yukarıdaki Açık Mektup‘u tamamen, dileyen yayın kuruluşu, kişi ve/veya sosyal medya kullanıcısı tarafından, kaynak gösterilmek koşuluyla, olduğu gibi yayınlayabilir. Alıntı yapılmak ve özet verilmek istenmesi halinde ise mutlaka Açık Mektup‘un kamuya açık olarak yayınlanmış olduğu Turkish Library Museum web sitesindeki bağlantısına <www.turkishlibrary.us>; orijinali veya tamamı için, takip eden linkten veya bu kaynaktan ulaşılabilir, ibaresine yer verilmesi ön koşulu vardır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
2. “The U.S. Turkish Library and Museum for Friendship and Peace” Projesi, Ekim 2014 itibariyle,
The Light Millennium <www.lightmillennium.org> Organizasyonu bünyesine katılmıştır.
[…] 1. Bu mektup, takip eden [bağlantıda], e-posta ile gönderime eş zamanlı olarak […]