New York’un banliyosünde, Long Island’ın tenha sokaklarından sessizlik yankılanırmıydı hiç..arabaların vızır vızır sabah trafiğinde İstanbulu aratmadığı LIE yani 495 numaralı otoban böylesi bisiklet veya yürüyüş bandı moduna dönüşürmüydü!..
AVM’lerde kilit, restoranlarda kapalıyız ve kaç gün bilmiyoruz yazıları ..bankalar insansız ve maskeli balo gibi, insanın insanı sadece gözlerinden tanımaya çalıştığı, dokunmasız değmesiz ve uzak..yalnızlık gibi tenha …küçük kuvözlerimizde dünyaya sadece sanal alemden çay veya ‘happy hour‘ partileriyle tutunuyor olabilirmiydik?
- Bölüm
Yazı ve Fotoğraflar : Demet DEMİRKAYA
Dünya da bizim gibi diye teselli bulurken, gidişatın bunca olumsuz duruşunda kendimize böyle bir bakışla olumlama yapıyor olabilirmiydik? Yüzlerce komplo teorilerinin, kehanet ve felaket tellalcilerinin arasında biz hala ne yaşıyorduk??
Umut ağacında solmuş kurumuş bir tomurcuktu da biz neyin kafası bu diyenlere meydan okuyup ‘geçecek bugünler, yeniden toparlayacağız toplanacağız..yeniden çok yakın’ mı diyorduk ..polyanna duysa ağlar mıydı?!
Umut iksirimiydi şarap kadehlerimizdeki, buzlu viskilerimizdeki?
Akşam zoom‘larımızda en doğal ev halimizle eşe dosta merhaba derken başka bir sayfaya mı geçiyordu ömürlerimiz? Küçük yaşamak, umudu hep hayatta ve canlı tutmak..eşi dostu canlarından sağlıklarından merak etmek ve kimbilir ne dargınlıklara da bu yüzden son vermek? İnsanlığımızdan mı sınanıyorduk?’ Whats up‘ bir tutunuşmuydu yaşama ve sevdiklerimize..?! Bir virüs ..dize mi getirmişti insanlığı, mekanikleştiğimiz yaşamlarımızda bize yeniden basit ve sade yaşamı mı öğretmeye çalışıyordu? Telefondan sorduğumuz hatrı ilk defa mı kastediyorduk, ilk defa mı merak ediyorduk cevabını içten?
New York, Long Island..Corona günlerinde ne kadar tenhaysa, sessizse..yaşayan bizlerin içleri o derece kalabalık ve avaz avaz..merak ettiğimiz uzaktaki yakınlarımızdan o günki Corona teşhis ve kayıplarını dinlemenin hayatlarımızın yeni normalı olduğunu farketmiyoruz bile..içimizin gürültüsünden mi? Onlara bizdeki rakamları bir nüfus memuru edasıyla verirken insanlığımızdan mı sınanıyoruz yine?!..Peki ya menfaatlerimiz, insanı ihtiyaçlarımız, canımız ve sevdiklerimizin canından taviz vermek zorunluluğu olursa bu insanlığımız ne kadar dayanır bu teste? Bunun için mi vardı o kuyruk silah dükkanlarının önünde? Bu yüzden mi tükendi Amerikanın mesela NY eyaletinde silah dükkanlarında pompalı tüfekler?!
Limonun sirkenin ve sarımsağın fiyatının katladığı, dezanfektan, tuvalet kağıdı, kağıt havlu, eldiven ve maskelerin karaborsa olduğu bir ırka ait olmak istermiydiniz sorulsaydı size doğduğunuzda….? Aynı evde yaşadığınız insanlardan biri hapşırdığında ona çok yaşa demeden önce ‘hadi ya,Corona mı acaba?” düşünmüşlüğünüzün dayanılmaz hafifliği size daha ne kadar ağır gelir de dayanırsınız bu yeni normlara? Uyumsuzsanız peki, dayanamaz da sarılırsanız sevdiğinize bu bir veda mıdır ..intihar ya da….toplusundan?…
Karanlık mı tablom, kötümser miyim?
Bunu yazarken klavyeleri kaç kere kolonyaladım haberiniz var mı sizin? Haa bu arada kolonya da karaborsa Long Island Türk bakkallarında..Nereden duymuşlarsa hepsi yastık altı, biri evlenince çıkmak üzere saklanan burgu bilezik modunda!..Bir gün yolda yürürken pardesülü bir adamın kaş gözüyle, Brooklyn köprüsünün altında tenhada pardesüyü açıp da iç astarında taşıdığı 2020 koleksiyonu tuvalet kağıdı, kolonya ve sirke için fahiş fiyatlar ödemeyi normal saydığımız günler yakın diye düşünüyorum ben..Paranoyamıyım dersiniz?..Abartmayın….ama o bizi tanıyorrrr….
“BOŞUNA MASKE TAKMAYIN HEPİNİZİ TANIYORUM”….!
O biliyor bizi..o ..adını anmayacağım 6 harfli, tanıyor her birimizi evet!!..Ve hatta yıllardır hazırlanıyor bir yerlerde bugünler için..Neredeyse tüm dünyayı yoklamış, yavaş yavaş heryere resmi ziyaretlerini yapmakta olan bu 6 harfli ..hepimizi tanıyor biliyor..ayırt da etmiyor. Etli butlu, zayıf çelimsiz, kısa uzun, siyah beyaz, çekik çıkık, varlıklı fakir, ünlü ünsüz, devlet büyüğü küçüğü, prens, başkan da tanımıyor hilafsız! En azından ırkçı değil, partizanlığı yok, taraftar değil koyusundan ..eşitlikçi!
Yaş ortalaması numarasıyla biraz oylayıp bizleri botoksu, dolgu enjeksiyonları, mezoterapileri, yerçekimine boyun eğmiş nicemizle eşitlediği bir yeni çağ açtığını gözardı edebilirmiyiz bu eşit fırsatçı virüsün?! Bize ayrımcılığın, ırkçılığın varolmadığı bir yeni dünya da sunuyor, azaltarak nüfusumuzu! Gözümüzü boyuyor nüfus memuru..hayat dersi veriyor öğretmen..utandırıyor ben güçlüyüm diyen değmelerin zayıflarını dünyaya duyuruyor Che sanırsın mübareği..!
Dini sorgulatıyor, ateiste uçağı türbülansa sokuyor..Eşini terk etmişi süklüm püklüm evine geri yolluyor, konuşmayan iki komşuya el altından kek paylaştırıyor, yemek yapmayı bilmeyene önünde önlüğü Instagram videoları çektiriyor, astrolojiyi acil numaralar arasına katıyor…ama herkese illa bir uğruyor..habersiz misafir, çat kapı geliyor..!
KOMPLO VAR….!
Ne çok teori var..komplo teorileri..6 harflinin subliminal(bilinçaltı) ve üstü (!) ne çok çalışıyormuş meğer…elinde bir alışveriş listesi gibi yapılacaklar alınacaklar listesi var belliki…bence tabii..
Bunca teori içinde, evde Long Island, New York eyaletinin banliyosünde yani, oturan boğa kabilesinin şefi ben “Gezgin gezegen” elbette kendi teorimi ürettim..Ki bu olduğumuz noktada ürettiğimiz şeylerin çoğu yenebilir ya da yenilir yutulur gibi değil şeklinde ikiye ayrılmakta artık…!
6 harfli..airborne..yani havada..Çinden yola çıkıp avrupayı kasıp kavurup Amerikayı da kontrolüne almış ..yol uzun ne yorulmuş ne güçsüzleşmiş. Devlet büyüklerini gücü ve yapabileceği şeylerle şaşkına çevirip halkı panik yapmasınlar diye sineye çektirmiş birçok ayrıntıyı. Oraya buraya dokunmakla değil, yanyana yürümekle de değil..bir bakışmayla bile ortak mülk olmuş 6 harfli..! Soluyorsan ondansın artık..!
Ve bence..herşey işte şimdi başlıyor..herkesin zaten vücuduna öyle ya da böyle konuk edeceği bu davetsiz misafir, ömrümüzün ve nesiller sonramızın üstüne planlanan bir başka komplonun parçası..Oksijeni çok aldığımı ve sahil yürüyüşlerimi aza indirmemi önerenleri duyar gibiyim ama değil..Kendi teorimi üretiyorum, hem ne biliyorsunuz ki yanlışım? Var mı bunu bertaraf edecek bir kanıtınız?
HAVADAN NEM KAPMADIM…CORONA O..!
Soluyorsan aldın onu..Sana yerleşti mi, başladı yolculuğun. Akciğerlerine toplu konut prensibiyle yerleşen bu 6 harfli, az eşyası ve çok akrabasıyla senelik izin diye gelip ömürlük kalan eski arkadaşlar gibi kirasız ve sırtından geçinecek bil. O etrafa uyum sağlarken seni uyumsuz ve sınırlı yapacak…gergin gergedan dolaşırken sen o tüm vücuduna farklı şubeler açacak ve abonelik verecek diğer başka virüslere. Eşi dostu toplayıp senin mülkünde senin yaşantını değiştirecek. Sen ne kadar direnmek istersen iste, onun yani bu sonradan gelenin sistemine farkında olmadan öyle bir geçiş yapacaksın ki sen gibi tüm dünya nüfusu da aynı sistemi kabullenmiş olduğundan herşey yolunda ve güzel gidiyor görünecek herkese. Mesleğin ne olursa olsun içindeki bu 6 harfli seni herkesle denkleştirecek. Eşitleyecek. Paran varmış yokmuş ,”yukarda” tanıdığın yoksa geçtiğin bu yeni düzeni anlamayacaksın bile. Sonraaa…
Uzaaak diyarlardan bu davetsiz ve asalak misafirin çekirdek ailesi başlayacak istedikleri yere istedikleri küçücük çipleri koymaya. 6 harflinin açtığı kapıdan tüm mikroçipler gelmeye başlayacak ..Zaten kapıda o karşılayacak eşini dostunu..Belirli bölgelerinde lazım olan organlarda seni tetikleyecek, düşünmeye ihtiyacın bile olmaksızın senin için düşünüp karar aldıracak yepyeni bir sistemin parçası olacaksın..Teklik, bütünlük, birlik, beraberlik kavramlarının tarifi değişecek. Dünya ülkeleri diye bir cümle kurulduğunda herkes gülecek, hafızanın resetlendiği (sıfırlandığı) ve yepyeni formatlandığın başka bir “düşünmeyişin” sadece uygulayışının, pasifize edilip “robotlandığın”..duygularından arınıp sadece uyguladığın eylemlerin yerini emirlerin aldığı farklı bir düzenin parçası olacaksın. Mutluluğun resmini yapabilecek Abidin..! Ve mutluluk bugünki tarifiyle hiç mi hiç anılmayacak. Sevgi aşk şefkat gibi insani duygular anılarda bile kalmayacak. Fabrika ayarına bile dönemeyen bellekler zamanla sadece emir kipleriyle dolacak. Ve marsta hayat ama dünyada yaşam olmayacak..bizim bugün bilip anladığımız anlamda yani.
EV Mİ BASTI..?!
Evet..insan oturduğunda ki oturmak burada metaforik, üretkenliği durdurulduğunda yani oturduğu yerden ürettiği ancak paranoik düşünceler olabiliyor..! Ve insanoğlunun en geniş yeri, en uçsuz bucaksız arsası, tek sonsuzluğu beynin yaratabildiği düşünceler ..hayaller…senaryolar..sınırsız ve sonsuz.
Aklımızı şu 6 harfliden alıp da felsefeye mi versek..? An “denilenin her an olduğunu” an”lama zam”an”ımızmıdır şimdiler..? Zorla durdurup yörüngeden çıkarıyor mu bizleri ki yapalım ertelediklerimizi? Gitmezsem olmaz, almazsam olmaz, yapmazsam olmaz..olmazsa olmazlarımızı yerle bir etti virütik virüs..her harfi ayrı derdimiz oldu..kodladık, numarada verdik. Numaracı virüs..!
Yine de insanoğlu güçlü..adaptasyon kabiliyeti, ortama uyum sağlaması sırasındaki hızlı geçişle bu 6 harfliyi şaşırtabilir. Evden çıkamıyoruz, yakınlara arkadaş ve eşe dosta gidemiyoruz..zaten gitsek maskeden seçemeyebiliriz de kim kim! o zaman camdan cama çay bardakları kaldırmalar, kahvaltı fotolarında zeytinlere sevdiklerimizin isimlerini vermeler…sosyal medya araçlarından sesli görüntülü bağlantılarla gün yapmalar, dersi takip etmeler..doğum günü veya özel diğer günlerin kutlamasına sanki evden çıkıp da arabaya binip mekana gider gibi giyinip öyle de videolar çekip sanal ziyaretlerde bulunmalar..ben doğum günü pastasına sanaldan, bağlantıyla üfleyip mumları söndüren bile gördüm..!
“KORKUN SENİ MAHKUM EDER…UMUDUN SENİ ÖZGÜR BIRAKIR”
Geçecek herşey..herşey gibi bu da geçecek, kalan sağlar bizim olacak..Peki ama sağ kalmanın tarifi ne olacak? Panik ataklar..paranoyalar..deprasyon ..obsessif compulsive (takıntılı istemdışı ) haller ..asosyalleşmeler…agorafobi, hipokondri, klostrofobi, hoarding (istifleme..çöp evlere dönüşme yani )….kalan sağlar sağ mı?! (Ev o kadar dolu ki, karaborsa tuvalet kağıtlarından sağ yapıp bir de sirkelerin yanındaki deterjanlardan sol, sanırım burası salondu bir ay önce..)
Sizi bilmem ama ben Temmuz ayında Türkiye seyahat programımı yaptım. Alışverişe bile çıkıyorum hergün yavaş yavaş.. tabii ki sanaldan..Postacı kapıyı bir kere bile çalmıyor, oracığa bırakıyor..İmzalı paketler için not yazdık..”BİZdensin, sen at imzayı“..!
6 harfli..senden korkan senin gibi olsun..
“Uçmak için kuş olmak gerekmiyor..Küçük sevinçler olsun yeter” diyen Cemal Süreya
“Kaçmak lazım biraz hayattan. Daha büyük kaçışlara hazırlanmak için” diyen Sabahattin Ali
“Düşmezse düşmesin
Yakamızdan ölüm
Bizim de üstümüze
Güneş doğacak
Gülüm…
Gülüşüne bir kurşun
Sıksa da ölüm
Unutma ki umuda
Kurşun işlemez
Gülüm….” Diyen Nazım Hikmet
Ne güzel anlatmışlar umudun bu zamanlardaki tek panzehir olduğunu..!
Ama Özdemir Asaf..son noktayı sanki bilirmiş gibi koymuş yıllar öncesinden…
6 harfliye ithafen…
“Kaybedeceğini bile bile neden mücadele ediyorsun dedi, öleceğini bile bile yaşadığını unutmuştu o an…Bozmadım“…
(Haberlerden takip ettiğimizce, çok değil birkaç haftaya ilacını hastalara vermeye başlayacaklarmış New York’ta….)
Bozmayın..
Yazı ve Fotoğraflar : Demet Demirkaya
Long Island, New York
1 Nisan 2020
– THOUGHTS IN TIMES OF CORONA
- Bölüm’ün sonu… – Devam edecek…
Sosyal Medya: @demetdemirkaya @lightmillennium
#lightmillennium
LinkedIn @The Light Millennium @turkishlibrarymuseum #TurkishLibraryMuseum
The US Turkish & Library Museum (TLM) web sitesi, The Light Millennium kuruluşu bünyesindedir (2001, New York). Bu sitede ki yayınlar, etkinlik ve bülten içerikli yayınlar hariç, yazılı izin alınmadan kopyalanamaz-çoğaltılamaz. Teşekkür ediyoruz. TLM.