Naci KAPTAN / 13.09.2018 | 3. ve son bölüm
“55 MİLYON SEÇMEN İÇİN 500 MİLYON ZARF SİPARİŞİ VERİLDİ…”
“1900 yılından önce doğan, ancak seçimlerde oy kullandığı anlaşılanlarla ilgili araştırmalar da acı gerçeği ortaya koyuyor.”
“2006 yılında yapılan yasal değişikliklere rağmen 1800’lü yıllarda doğmuş olanlardan özellikle büyük ninelerimiz nüfusta sağ gözüküyor. Neden ölü oldukları bilinmesine rağmen bunlar kayıtlardan düşürülmedi ve sağ gözükmeye devam ediyorlar. Ya da bunların çoğunluğu neden nineler?”
Değerli okur,
Daha önce sizlerle SEÇSİS VE SEÇİM GÜVENLİĞİ başlıklı TurkishLibrary.Us sitesinde 2 bölümlük yazı dizisi paylaşmış ve olası seçim hilelerini irdelemiştim. Endişelerimizde haklı olduğumuz seçim sonrası açığa çıktı. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinin bu konuda yaptığı çalışmalar sonuçlandı ve Eylül ayı başında çalışma raporu açıklandı. AKPM’nin raporuna göre 24 Haziran seçimlerinin ADİL YAPILMADIĞI açıklandı. Bu raporu sizlere aşağıda sunarken 24 Haziran Seçim sonuçlarına ilişkin gelişmeleri de tarihe not düşmek adına, yazı kapsamına almanın yararlı olacağını düşündüm.
Gerçek DEMOKRASİ’nin olduğu hiç bir ülkede OHAL ŞARTLARI altında ANAYASA DEĞİŞMEZ – SEÇİM YAPILMAZ. Ne zaman ki ülke olağan şartlarına döner, Olağanüstü hali uygulayan güç Demokrasi ve hukukun geçerli olduğu ortama geri döner, işte O zaman Demokrasi işler ve seçimler yapılır. Erdoğan ve AKP OHALin kendilerine verdiği sınırsız baskı gücünü kullanarak 24 haziran seçimini kazanmıştır.
AKPM’nin 24 HAZİRAN SEÇİMLERİ HAKKINDAKİ RAPORU
DÜNYA – Sertaç Aktan – 07/09/2018
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi: 24 Haziran seçimleri adil değil
“Türkiye’de erken genel seçimleri gözlemleyen Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi değerlendirme raporunu yayınlandı. Ukraynalı Parlamenter Olena Sotnyk imzalı raporda açık bir dille adayların ‘eşit kampanya şansına sahip olmadığı’ ve iktidar partisinin devlet olanaklarını kampanya boyunca ve seçimler sırasında kötüye kullandığı belirtildi.
Kurallar Erdoğan ve partisine uygulanmadı
Uluslararası pek çok aktör ve kurumun uyarı ve çağrılarına rağmen seçimlerin yedinci kez uzatılmış olağanüstü hal yönetimi altında yapıldığına önemle dikkat çekilirken, raporda seçim kanunlarının kağıt üzerinde adil ve eşit olmasına rağmen, pratikte bunların Cumhurbaşkanı ve partisi için uygulanmadığı ifade edildi.
Finansman konusunda şeffaf olunmadı hesap verilmedi
İttifak seçeneğinin getirilmiş olması ile birlikte yüzde 10 seçim barajının halen devam ettiği, “cumhurbaşkanına hakaret” suçunun ifade özgürlüğünü kısıtlayıcı noktalara gelebildiği, seçim kampanyalarının finansmanı konusunda yeterli şeffaflık ve hesap verilebilirliğin bulunmadığı, vatandaşlar ve uluslararası kuruluşların gözlemcilik etmesi için gerekli yasal düzenlemelerin hala oluşturulmadığı, zarflarda sandık komitesi mührü konusunun tartışmalı olmaya devam ettiği, bazı sandık komitelerindeki kişilerin yasada belirtildiği gibi kura ile belirlenmek yerine, yasal sürenin dışında valilerce veya bölge seçim komitelerince seçildiği aktarıldı.
YSK’da karar alma süreci ve şekli endişeye sebep verdi
Raporda ayrıca Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) şeffaf olmayan şekilde kapalı kapılar ardında kararlar almasının ve bu kararların ‘YSK sitesinde hangi yasal gerekçeye dayandıkları belirtilmeden sistematik ve zamanlı bir şekilde yayınlanmamasının endişelere sebep verdiği’ vurgulandı. Örnek olarak alınan 627 karardan sadece 74’ünün yayınlanması gösterildi ve bu duyuruların da bir iki hafta gecikme ile yapıldığına dikkat çekildi.
HDP’nin potansiyeli kırılmak istendi
Seçim bölgelerinin ve sandıklarının birleştirilmesi ve yer değiştirmesi konusunda da YSK’nın bazı valiliklerin taleplerini yasal sürenin dışında onayladığı, bu şekilde 16 bölgede güvenlik sorunu gerekçe gösterilerek HDP’nin güçlü olduğu yerlerde katılımın düşürülmesi amacı taşıdığı görüntüsünün ortaya çıktığı ifade edildi.
Sorulara yanıt alınamadı
Raporda YSK başkanının AKPM delegasyonu ile toplantı yaptığı ancak Uluslararası Seçim Gözlemci Grubu’nun (IEOM) üyeleri ile görüşmediğinin altı çizildi. Seçim öncesi AKPM delegasyonunun ziyaretlerinde RTÜK yetkililerinden adil olmayan medya yayınlarına ilişkin sorulara yanıt alınamadığı ifade edildi ve RTÜk’ün bu yayınlar üzerinde gerekli ve yeterli gözetim ve denetimi yağmadığı kaydedildi.
Raporda seçimler, medya, finansman ve oy kullanma sürecine ilişkin ayrıca şu önemli notlar düşüldü:
En büyük mitingler görmezden gelindi
Eşit ve adilane bir rekabet ortamı olmadı. Adaylar için medyada hakkaniyetli sürelerle yer alma, devlet olanaklarını ve bütçesini kullanmama gibi haklara ve kısıtlamalara tabi iken bu kurallar aday olan cumhurbaşkanına uygulanmadı ve bu da ona avantajlı bir kampanya imkanı sağladı. Devlet kanalları en büyük muhalif parti mitinglerine dahi yer vermedi. Medyada adayların yer alma olanakları ve şekilleri ekstrem noktada eşitsizdi. Özellikle adaylardan tutuklu olan HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın siyasi mesajlarını ülke çapında iletmesi için son derece kısıtlı imkanları oldu.
Devlet imkanları sonuna kadar kullanıldı
Yasalara aykırı olmasına rağmen seçim kampanyası sırasında devlet görevlilleri iktidar partisini ve adayını öven açıklamalar yaptı. Devletin ulaşım araçları aynı parti ve adayı için kullanıldı. Vatandaşlar iktidar partisinin mitinglerine yine devletin imkanları ile ücretsiz taşındı. Yine yasalara aykırı olmasına rağmen üst düzey askeri personel ve yargı üyelerinin seçim kampanyalarına angaje olduğunu gösteren haberler yer aldı.
Sosyal medya baskılandı özel kanallar gazeteler adil davranmadı
Seçim kampanyaları hükümete yakın ve kamu ihalelerine bağımlı şirketlerce kontrol edilen medyanın domine ettiği bir ortamda yürütüldü ve bu da farklı seslerin topluma ulaşmasını kısıtladı. İnternet ve sosyal medyanın önem kazandığı bu ortamda 28 Mayıs tarihinden itibaren 2 bin 600 sosyal medya kullanıcısı hakkında terörizme destek suçlamasıyla soruşturma açıldı. Bu soruşturmalarda nefret söylemi ile devletin ve halkın birliğine bütünlüğüne karşı suç işlendiği iddiası ile 894 kişiye dava açıldı.
TRT1, Show TV, Fox TV, CNN Türk and A Haber kanalları ile Hürriyet, Sabah, Sözcü, Cumhuriyet and Milliyet gazeteleri yakından takip edildi. Buna göre AKP’nin ve Erdoğan’ın (seçim propogandasi genel olarak) çok daha fazla ve olumlu olarak yansıtıldı. Yayınlarda Erdoğan ve AK Parti yüzde 33.7 ile 58.7’lik yer tutarken Muharrem İnce ve CHP yüzde 18.2 ile 27; Akşener ve İYİ Parti yüzde 1.2 ile yüzde 11 oranında yer ayrıldı.
Kanallarda genel olarak İYİ Parti’ye karşı “dengeli“, CHP’ye karşı “olumsuz” bir yaklaşım sergilendi. Fox TV ise diğer tv kanallarına kıyasla, HDP hariç, adaylara ve partilere daha eşit ve adil bir yayın sürdürdü.
Kampanya finansmanında şeffaf olunmadı
Seçimin finansmanı ve bağışlara yönelik düzenlemeler çerçevesinde gerekli mal bildirimleri ve raporlar yayınlanmadı. Kanunlara harcanmayan bağışlarla ilgili hükümler konulmadı bu bağışların akıbeti açıklanmadı.
Seçim sürecinde ihlaller yaşandı
Yeni seçim düzenlemeleri ile vatandaşların adreslerinin kayıtlı olduğu yerlerin dışındaki bölgelere yönlendirilmesinn önü açıldı. Ancak bu düzenlemenin kaç kişiyi etkilediği açıklanmadı. Seçim sandıklarına verilen oy pusulalarının sayısı, kanunlarda açıkça belirtiliyor olmasına rağmen, düzenli şekilde kayda alınmadı, bazı sandıkların açılmasında gecikme yaşandı.
1245 seçim sandığı gözlemlendi ve bunların yüzde 6’sında olumsuzluklar tespit edildi. Bu olumsuzlukların yüzde 12’si sandık güvenlik görevlilerinin tutumları ile ilgili oldu ve bu oranın da üçte birinde bu görevlilerin oy kullanma sürecine müdahalelerde bulunduğu belirlendi.
Seçim sandık kurullarının dörtte birinde tutanağın hazırlanmasında sorun yaşandı ve sayımların beşte birinde boş tutanakların önceden imzalandığı veya kasıtlı olarak hatalı giriş yapıldığı görüldü ki bu seçim sürecinde ciddi bir ihlaldi.
Sandık komitelerinin kullanılmamış materyalleri her zaman mühürlemediği görüldü. Gözlemlenen 28 sandıkta kim olduklarının anlaşılması zor yetkisiz kişiler, seçim görevlileri ve güvenlik birimleri görüldü ve bu tarz kişilerin oy kullanma sürecine müdahale ettikleri 10 vaka görüldü. Gözlemlenen 29 sandıkta çıkan sonuçlar kanun gerektirdiği halde herkesin görebileceği şekilde afişe edilmedi.
Medyanın sonuçlara erişimi kısıtlı kaldı bazı gözlemciler sıkıntı yaşadı
Seçim sonuçlarının yalnızca Anadolu Ajansı’ndan medyaya servis ediliyor olması bir çok siyasetçi ve sivil toplum kuruluşu tarafından eleştiri kaynağı oldu. Gözlemlenebildiği kadarıyla en az 15 seçim sandğında uluslararası gözlemcilere görevlerini yapmaları için emniyet güçleri veya sandık komitelerince müsade verilmedi.
AKPM (Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi) raporunda ayrıca Türkiye’deki seçimleri gözlemlemek isteyen Alman ve İsveçli iki parlamentere (Andrej Hunko ve Jabar Amin) müsade edilmemesi ve bunun da ötesinde, Türkiye girişlerinin dahi engellenmesinden üzüntü duyulduğu belirtildi ve bu karar eleştirildi.
Raporun sonuç kısmında ise şu ifadelere yer verildi:
“Ülkedeki OHAL seçimlerde oy kullanmayı engelleyecek şekilde bir düzenleme değildi ancak önemli ölçüde demokratik tartışma alanını ve çoğulculuğu kısıtlamıştır. Adaylar hiç bir düzlemde eşit fırsata sahip olmamıştır. Temel özgürlüklerin kısıtlanmış olması ve eşitsiz rekabetin bu seçimler üzerinde ciddi bir etkisi olmuştur.”
Dünyadaki iyi niyetli örneklerinden farklı olarak seçimlerden son derece kısa süre önce acele ve katılımcı olmayan bir şekilde yapılan düzenleme değişiklikleri idarecilerin seçimlere müdahalelerini engelleme, şeffaflık gibi güvenilirlik unsurlarını zayıflatmış bu düzenlemeleri sorgulanır hale getirmiştir. Erken seçimlerle ilgili YSK’ya iletilen itirazların neredeyse tamamı reddedilmiştir. YSK kararlarının üzerinde yargı denetiminin eksikliği seçimlerin yasal bütünlüğünün ve sağlamlığının güvence altında tutulduğunu sigorta etmemektedir. IEOM gözlemlediği sandıkların yüzde 94’ünde olumlu rapor belirtmiştir.” (1)
SEÇİM ÖNCESİ VE SONRASI NELER OLDU?
Seçimden önce bu skandalları giderin
Nüfus kütüklerinde ölen insanların “sağ” olarak gösterildiğini biliyorduk. Gelecek seçimde de ölüler adına oy kullanılacağına ilişkin çok önemli kuşkular var. Geçen seçimde oy kullananların durumları incelendiğinde, yıllar önce vefat etmiş kişiler adına oy kullanıldığı anlaşıldı. 1900 yılından önce doğan, ancak seçimlerde oy kullandığı anlaşılanlarla ilgili araştırmalar da acı gerçeği ortaya koyuyor.
ONLARIN YERİ REKORLAR KİTABI
Rekorlar kitabına göre Dünyanın en yaşlı insanı olma unvanını Endonezyalı 146 yaşındaki Mbah Gotho taşıyor. Herhalde dünyanın, rekorlar kitabına girecek en yaşlı seçmenleri de bizdedir. Nereden mi biliyorum. Çünkü, ölü olanlar sağ görünüyor ve oy kullanıyor. İşin daha bir ilginç yanı “ölü seçmenler”in çoğunun ninelerden oluşmasıdır. Seçim kütüklerinde ölülerin sağ gösterildiğini CHP’nin hukukçu Milletvekili Haluk Pekşen’in elindeki belgelere dayanarak kamuoyuna açıklamıştı. Seçimin erkene alınmasıyla ilgili tartışmalar devam ederken, Pekşen yaptırdığı önemli bir çalışmanın sonucunu bize anlatıyordu. Ölmüş olmalarına rağmen seçmen kayıtlarında sağ olarak yer alan ve adına oy kullanılanların bazılarının doğum tarihlerini sıralayayım:
Liste uzuyor… Sadece birkaç örnek verdim. Bunlar, basit bir araştırmayla ortaya çıkıyor çıkmasına ama İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü, ölü insanlar kayıtlarında sağ görünmesine rağmen bunu düzeltmek için kılını bile kıpırdatmıyor. Bu genel müdürlüğün veri tabanı TBMM’de kurulacak bir komisyon eliyle araştırılmalı. Sağ gözüken ve seçmen olarak kayıtlarda yer alanların sayısının 2.5 milyon kişiyi bulduğu belirtiliyor. Eğer kayıtlar sağlıklı bir hale getirilmezse, biz yine “Atı alan Üsküdar’ı geçti” hikayesini dinleriz.
ALT YAPISI FELAKET
Yine öğrendik ki SEÇSİS denilen seçim sisteminin altyapısı bir felaket. UYAP üzerinden çalışan sisteme YSK seçim sonuçlarını giriyor. Havelsan, teknik, bakım ve destek için girebiliyor. İçişleri Bakanlığı girebiliyor. Seçmen kayıtları yüklenmek için giriliyor. Acaba bu elektronik oy yüklemesiyle bilgisayar ortamında oluşturulan ve bunları oluşturan kişiler dışında hiç kimsenin görme ya da erişim olanağı bulunmayan sahte sanal seçmenlere oy mu kullandırılıyor?
Bütün bu olasılıklar giderek haklılık kazanıyor. 2006 yılında yapılan yasal değişikliklere rağmen 1800’lü yıllarda doğmuş olanlardan özellikle büyük ninelerimiz nüfusta sağ gözüküyor. Neden ölü oldukları bilinmesine rağmen bunlar kayıtlardan düşürülmedi ve sağ gözükmeye devam ediyorlar. Ya da bunların çoğunluğu neden nineler?
İçişleri Bakanlığı yetkilileri, bugün sağ gözükenlerin ölüm kaydı için gerekli prosedürün uygulanacağını belirtiyorlar. Peki nüfus kayıtlarında, geçmişte ölü olan bu insanlar, nasıl sağ oldu? İşte bu soru, tüm soruların cevap anahtarıdır. Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü bilgisayar kayıtları veri tabanında uzmanlar inceleme yapmalı ve kuşkular ortadan kaldırılmalıdır. (2)
***
2 BUÇUK MİLYON SAHTE SEÇMEN VAR – ÖLÜLERİ DİRİLTİN
“Bu işi sandıktan önce bitirecekler, tüm önlemlerini alıyorlar”
Cumhuriyet yazarı Orhan Bursalı, CHP Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in “Nüfus kayıtlarında yapılan değişikliklerle yeni seçmenler yaratıldı” iddiasının kamuoyunda yeterince tartışılmadığını savundu. Bursalı, “2.500.000 sahte seçmen var” başlığıyla yayımlanan yazısında, “Aile seceresinde yüz binlerce ölmüş insanın sağ olduğu ve bunların adına seçmen kütüklerinde başkalarınca oy kullandırılacağı da ortaya çıktı,” ifadesini kullandı.
Orhan Bursalı’nın (18 Mart 2018) yayımlanan yazısı şöyle:
Ne yazmıştım? “Bu işi sandıktan önce bitirecekler, tüm önlemlerini alıyorlar…”
CHP Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in “Nüfus kayıtlarında yapılan değişikliklerle yeni seçmenler yaratıldı” açıklaması neden tartışılmıyor? Seçim güvenliği deyince, salt seçim sandıklarında oyların düzgün kullanılmasının anlaşıldığı bir dönemdeyiz henüz. Oysa mesele öncelikle seçim kütüklerinde… Perşembe yazımda bir örnek vermiş ve Bakırköy’de 160 seçmenli bir sitede 26 fazla seçmen yazıldığı ve bunun da yüzde 16 sahtekârlığa denk geldiğini belirtmiştim.
Haluk Pekşen, “Ölmüş olan insanların kayıtlarıyla oynanarak, nüfusta yeni bir vatandaşlık numarası ile sahte kimlikler oluşturulmuş. Türkiye bu büyük skandal kayıtlarla seçim yapamaz(!). Seçimler şimdiden şaibeli ve lekelidir,” diyor. Neden üzerine gidilmiyor. Aile seceresinde yüz binlerce ölmüş insanın sağ olduğu ve bunların adına seçmen kütüklerinde başkalarınca oy kullandırılacağı da ortaya çıktı.
Organize çete işbaşında Pekşen, belgelerle açıkladı:
“Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü tarafından açıklanan kayıtlarda, ölmüş olan birisinin kayıtlarıyla oynanarak nüfusta yeni bir vatandaşlık numarası ile sahte kimlikler oluşturulmuş. Türkiye bu büyük skandal kayıtlarla seçim yapamaz. Seçimler şimdiden şaibeli ve lekelidir… Babasının adı Osman Fikret, ancak verilen kayıtta Osman Fikri oluyor. Dedesinin adı da değişiyor Mehmet Nafiz olan dede ismi sadece Nafiz oluyor. Bütün kayıtlarda 01.07.1898 tarihinde doğan aynı kişi bir belgede 10.01.1989 tarihinde vefat ettiği görülürken diğer belgede sağ gözüküyor. Aynı kişi farklı kayıtlarda farklı vatandaşlık numaraları ile yer alıyor ve bir kayıtta ölü, diğer kayıtta sağ görünüyor. Hepsi devletin verdiği nüfus kayıtlarında oluyor… Bu, bilerek ve planlı bir şekilde yapılan, organize bir işlemdir.”
“Ölüleri diriltin”
Ölülerin diriltilmesi, mezarlarından kaldırılan hayaletlerin seçmen sandıklarında oy kullandırılmasına Türkiye yabancı değil. Amerika’nın darbecisi Fethullah Gülen terör örgütünün başının, 2010 Anayasa Referandumu’nda verdiği ölüleri mezarlarından kaldırın ve oy kullandırın talimatını unuttunuz mu? O zaman işbaşındaki Gülenciler, hiç olmazsa şimdi ortaya çıksınlar ve 2010′da yedikleri haltları açıklasınlar!
Bu kez seçimleri normal koşullarda kazanamayacaklarını gördüklerinden, sahte seçmen üretme işini çok büyük çaplı örgütlemeleri gerektiğini saptadılar. Apartmanlarda oturan seçmenlerin çeşitli sandıklara dağıtılması, apartmanında kaç yüz sahte seçmen olduğu kontrol edilemesin diye…
Sandıkların kontrolü: Yüzde 73
Köşe yazarları bu konuyu es geçiyor. Bazıları seçim günü tüm sandıklara sahip çıkılması ve sandık tutanaklarının alınmasıyla olayın çözüleceği düşüncesinde hâlâ. Tamam bunun kesinlikle yapılması gerekir. CHP ve muhalefet bunu tam başaramadı bugüne kadar. Referandumda kontrol edilebilen ve ıslak imzalı tutanakları alınabilen sandıkların tüm sandıklara oranı sadece yüzde 73. Yani yüzde 27 sandıkta neler olup bittiği bilgisi yok.
Ayrıca çoğu Doğu ve Güneydoğu’da 960 sandıkta sadece “evet” çıktığını CHP açıklamıştı. Muhalif müşahitlerin sandıklara yaklaştırılmadığı yerlerde bu sonuçlara rastlandı. Bölgede başta jandarma olmak üzere devletin yerel görevlileri sandıklarda tek bir hayır oyu bile görmek istemediklerini söylüyorlardı, bana bu konuda çok sayıda bilgi iletildi. Önümüzdeki seçimlerde özellikle HDP’nin güçlü olduğu yerlerin tamamen kontrol altına alınmaya çalışılacağından şüphesi olan var mı?
CHP: “2 bin 645 sandıkta seçmen sayısından fazla oy kullanıldığı, 669 sandıkta bu rakamın çok yüksek olduğu tespit edildi. İstanbul Fatih’te 12 seçmenli bir sandıkta 190 oy kullanılırken gerekçe olarak, görevli güvenlik görevlilerinin o sandıkta oy kullandığı gösterildi.”
Bu görevliler başka hangi sandıklarda oy kullanıp yüce görevlerini yerine getirdiler bilinmiyor.
Zülfü Livaneli’den mektup
“Çok haklısınız. Seçimi şansa bırakmak istemiyorlar. Zaten yöntemleri hep buydu. 94 yılındaki İBB seçimlerinde, zoraki aday yapılacağımı bilmeden bende Sabah gazetesinde buna benzer uyarılarda bulunmuştum. Boş yazlıklara bile seçmen yazmışlardı. Hatırlarsanız bir hafta çöplüklerden kullanılmış oy toplandı, keşke o zaman bu işe dur denilebilseydi ama kimse aldırmadı, iş bu hale geldi. Şimdi varlığımız, geleceğimiz söz konusu. Ne yazık ki sizden başka bunu açıklıkla yazan pek yok…” (3)
***
24 HAZİRAN SEÇİM SONUÇLARI HİLELİ – DİJİTAL YAZILIMLA İŞİ BİTİRDİLER
İstanbul’dan milletvekili seçilen HDP’li Ahmet Şık’tan olay iddia: Dijital yazılımla işi bitirdiler
“Biz cambaza bakarken, onlar doğrudan dijital yazılımla işi bitirmişlerdi zaten” ifadesini kullandı. Sosyal medya hesabından seçim günü yaşananlara ve sonuçlara dair değerlendirmelerde bulunan Ahmet Şık , “YSK 14 Mayıs 2018 itibarıyla ‘tahmini’ sandık sayısının 180 bin 896 olduğunu açıklamış. Ancak seçimden sonra toplamda 180 bin 8 sandık olduğu açıklandı. Tahmini sandık ne demek? Nerede olduğunu bilmediğimiz 892 sandık kaç oyu kapsar?” diye sordu.
“ADİL SEÇİM PLATFORMU ÜYELERİ SALDIRIYA UĞRADI”
CHP’NİN SAYIM SİSTEMİ SEÇİM GECESİ ÇÖKTÜ’
Adil Seçim Platformu üyeleri can güvenliği sorunları yaşadı ve saldırıya uğradı. Şık, “Bu kadar iddialı hazırlandığı duyurulan Adil Seçim Platformu’nun internet sitesi ve CHP’nin sayım sistemi seçim gecesi çöktü. Dışarıdan bir saldırıyla mı çöktü yoksa teknik yetersizlik nedeniyle mi çalıştırılamadı? Soruların yanıtını hala bilmiyoruz” dedi. (4)
***
24 HAZİRAN SEÇİM HİLELERİ RAPORLANDI – 3 MİLYARDA BİR OLASILIK
24 Haziran seçimlerinin üzerinden iki ay geçtikten sonra seçimleri değerlendiren CHP, seçim hilelerine ilişkin de bir rapor hazırlattı. Raporda MHP’nin doğuda aldığı oylara ilişkin ‘elde ettiği oy oranı, 3 milyarda bir olasılık‘ denildi. Raporda sadece tespit edilen 100 bin mükerrer kimlik olduğu belirtildi.
24 Haziran seçimlerinin ardından “sonuçlar meşru” ve “adam kazandı” açıklamaları yapan CHP, seçimlerin üzerinden iki ay geçtikten sonra bir seçim analiz toplantısı düzenledi. Toplantıda uzman bir ekip tarafından hazırlanan rapor okundu, seçim hilelerine ilişkin bazı başlıklara vurgu yapıldı.
Sözcü’den Saygı Öztürk, toplantıda gündeme gelen rapordan bazı başlıkları köşesine taşıdı:
“Son seçimlerle ilgili CHP’lilerin kuşkuları çok. Hele, Parti Meclisi’ne verilen bilgiden sonra o kuşkular daha da arttı. Yapıldığı öne sürülen seçim hilelerini kanıtlayacak yeterli dayanak olmadığı için açıklama yapılmıyordu. İşte, bu konuda bir uzman grubu görevlendirildi. Parti Meclisi üyelerine yapılan sunumda çarpıcı bilgiler de yar aldı. Çalışmalar henüz tam sonuçlanmadı ama sunumdan birkaç örnek verelim:
• 24 Haziran seçimi, demokratik ve doğru bir seçim değildir. Seçim sonuçları bilimsel sınırları içerisinde açıklanamaz.
• Doğu ve Güneydoğu’da bir siyasi partinin (Parti ismi de belirtiliyor) elde ettiği oy oranı, 3 milyarda bir olasılıkla çıkması mümkündür.
• İlk aşamada 100 binin üzerinde mükerrer vatandaşlık numarası belirlendi. İncelemeler devam ettikçe bu sayı daha da yükselecek.
• Benzerlikler için bir kişinin 7 kıstasta tanımlanması lazım. Ana, baba adları, doğum tarihi, nüfusa kayıtlı olduğu il gibi. Ancak bir örnekte bile 38 ayrı yazılış yapılmış. Söz gelimi Doğubeyazıt yazarken kimisinde “D. Beyazıt”, kimisinde (a) harfi yerine (e) yazılmış, kimisinde (ı) yerine (i) yazılmış. Oysa bütün veriler aynı olmasına karşın yazım hileleri kullanılmış.
• Sadece Şanlıurfa’da 7 bin kişi seçim kütüğüne mükerrer yazılmış.
Yapılan kısa sunum bile CHP Parti Meclisi üyeleri tarafından hayretle karşılandı. Tabii daha bu çalışmalar devam edecek ve son şekli verildikten sonra “seçim hileleri kamuoyuna açıklanacak. Bu konuda edindiğim bilgi şimdilik bu kadar.” (5)
***
55 MİLYON SEÇMEN İÇİN 500 MİLYON ZARF SİPARİŞİ VERİLDİ
Yüksek Seçim Kurulu (YSK) 2019’da yapılacak Cumhurbaşkanlığı, genel ve yerel seçimler için hazırlıklara başladı. YSK’nın 55 milyon seçmen için 500 milyon zarf sipariş ettiği iddia edildi. YSK’nın Devlet Malzeme Ofisi’ne (DMO) 500 milyon adet seçim zarfı siparişi verdiği öne sürüldü. Sözcü’den Kamil Elibol’un haberine göre, Sayıştay’ın hazırladığı raporla ortaya çıktığı belirtilen durumu değerlendiren CHP Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen, şu ifadeleri kullandı: “YSK’nın DMO’ya 500 milyon adet seçim zarfı sipariş etmesi büyük şaibe yaratır. Biz seçimlerde hile yapılacağını dile getiriyoruz. Son yasa ile sandık kurulu mührü olmayan zarflar da kabul edilecek. Bu gelişme adeta bizi doğruluyor. 500 milyon adet seçim zarfı ile ne yapılacak? TBMM’ye bu konuda önerge de verdim.”
130 MİLYON GEREKİYOR
Üç seçimde her seçmen, iki ayrı zarf kullanacak. 55 milyon seçmen için 110 milyon zarf gerekiyor. Yasa gereği zarflar seçmen sayısının yüzde 18’i oranında daha fazla basılıyor. Bu durumda yaklaşık 130 milyon zarf gerekiyor.
7 Haziran 2015 seçimlerinde fazla basılan oy pusulaları ve zarfları tartışma konusu olmuştu. YSK, 2015 genel seçimlerinde 53 milyon 741.838 seçmen için 73 milyon 988.955 oy pusulası bastırmıştı. O dönem YSK Başkanı Sadi Güven, “Yasa gereğince fazla basılan oy pusulaları ve kullanılmayanlar da yine siyasi partilerin tutanağıyla geri toplanıyor” demişti. (6)
KAYNAKLAR
(2) SAYGI ÖZTÜRK 18 Nisan 2018 https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/saygi-ozturk/secimden-once-bu-skandallari-giderin-2356994/
(3) http://t24.com.tr/haber/2-bucuk-milyon-sahte-secmen-var,584152
(4) http://www.yurtgazetesi.com.tr/gundem/bomba-iddia-24-haziran-secim-sonuclari-hileli-h99352.html
(5) http://haber.sol.org.tr/turkiye/24-haziran-secim-hileleri-raporlandi-3-milyarda-bir-olasilik-246464
(6) (6) https://www.cnnturk.com/turkiye/55-milyon-secmen-icin-500-milyon-zarf-siparisi-verildi
Naci Kaptan, 13 Eylül 2018
– Bu yazı, 16 Eylül 2018 tarihinde yayınlanmıştır.
Turkish Library Museum, The Light Millennium Organizasyonu bünyesindedir. New York Eyaleti kanunları çerçevesinde resmen tüzel bir kişilik kazanarak, 17 Temmuz 2001’de kurumlaşmıştır. NGO/STK (Non-Governmental Organizations) statüsüyle, Birlesmis Milletler’in Kamu Bilgi Birimi’ne ( United Nations Department of Public Information | UN.DPI.NGO) 2005 yilindan itibaren üyedir.
https://turkishlibrary.us | http://www.lightmillennium.org
Facebook @OHALDerhalKALDIRILSIN @TurkishLibraryMuseum @lightmillennium
#OHALDerhalKALDIRILSIN #DemokratikEngelOHAL #DemokratikEngelSEÇSIS