SANATIN LABİRENTLERİNDEN ~ IŞIK YOLLARINA… kitaplarının New York’taki ilk Tanıtım, Söyleşi ve İmza Gününe katılanlar, bu içerikte programların bir kereye mahsus değil bir çok yerde ve çok daha sık yapılması teklifinde bulundular…
Benzer talepler katılımcılardan bir kaç kişi tarafından yinelendi. Bu içerikteki taleplere, Ünver, özellikle 2009 yılından itibaren ve Türk Evi’nin de kapatılmasını takiben, Manhattan’da Türk-Amerikan toplumunun bir araya gelebileceği benzer etkinlikler için mekan temini konusunda ki devam etmekte olan güçlüklere değindi. Bu konuda gönüllü bir STK/NGO olarak, The Light Millennium”a ilişkin girişim ve tecrübeleri çerçevesinde mekan tahsis ve temini konusu biraz sancılı olmakla birlikte, bu mekanın tahsisi çerçevesinde, bir projenin, bir fikrin uygulanmasının %50 sinin güvenceye alınmış olacağını vurguladı.
[TurkishLibrary.Us | 17 Ekim 2018] 13 Ekim 2018 Cumartesi Günü, Manhattan’ın göbeğinde The Benjamin Otel’in Lexington salonunda, Bircan Ünver’in “Sanatın Labirentlerinde – Sanat Soruşturmaları ve Denemeler” (2016) ile Işık Yollarında – Şiir ve Şiirsel Günceleri (2017) içeren iki kitabına ilişkin Amerika’da ilk kez bu kitaplar için bir söyleşi ve imza günü, (BM’ye üye STK/NGO New York merkezli) “The Light Millennium – LM” tarafından düzenlendi.
Programın açılışı ve “The Light Millennium”un (LM) tanıtımı, kuruluşun 2018 yılı BM’ye NGO/STK Temsilcisi Sevgin Oktay tarafından yapıldı.
Sevgin Oktay, sunumunda LM’nin amaçları, LM bünyesi altında yürütülmekte olan ana kollarını, arşivini/e-yayınlar, “The Light Millennium TV”, programları, etkinlikleri, “Turkish & Library and Museum Projesi” ile BM’ye üyeliği, foto galerisini, online üyelik benzeri genel kapsamda ve kurumsal olarak, LM’i slaytlar eşliğinde tanıttı. Sevgin Oktay’ın slayt sunumu için tıklayınız >
Sanat Tarihicisi Dr. Hande Subaşılar, aynı zamanda LM’in Genel Sekreteri; yazar Bircan Ünver’i kısaca tanıtmasını takiben aynı zamanda Sanatın Labirentlerinde kitabı hakkında bir giriş konuşmacı yaptı. Dr. Subaşı’nın Sanatın Labirentlerinde’yi tanıtan konuşma metni için >
Dr. Subaşılar konuşmasının bitiminde, programda yer aldığı üzere takiben Bircan Ünver‘i Sanatın Labirentlerinde ve Işık Yollarında kitaplarını tanıtım için mikrofona davet etti.
Bircan Ünver soze ilk önce, bu mekanı “The Light Millennium“a tahsis ettiği ve tüm teknik ve lojistik destekleri sağladığı için The Benjamin Otel’in Genel Müdürü Gül Türkmenoğlu’na ve kadrosuna teşekkür etti. Takiben Açılış konuşmasını yapan ve LM’i tanıtan BM/STK Temsilcisi Sevgin Oktay’a ve Dr. Hande Subaşılar’a da kendisinin tanıtımıyla birlikte Sanatın Labirentlerinde kitabının çok güzel bir sunuşunu yapmış olduğu için teşekkür etti.
Sanat-Kültür üzerine genel tanım ve kavramları kitaplarının tanıtımına bir zemin olarak Ünver, slaytlar ile sunduktan sonra, aynı zamanda ilk kitabı olan En Kutsalı Yaratmak’tan bir alıntıyla kitaplarını tanıtmaya geçti. Bircan Ünver’in slayt sunumunu tıklayınız >
Gerek kitapları ve gerekse genel olarak dünyaya bakışını destekleyen ve kitabında yer vermiş olduğu bazı alıntı sözleri de slaytlar ile katılımcılarla paylaştı.
Sanatın Labirentlerinde kitabından ve ilk bölüm olan “Işığı Ararken”de, bir taraftan sanatın insanın iç ve günlük yaşamında ışığa giden bir yol ve kendi içindeki ışığı bulmaya bir kanal olduğunu tanımlamış olmasıyla, kitabının adındaki “labirent” sözcüğünün bir çelişki gibi durabileceğini içeren “labirent“ten “ışığa” çıkış arasında ki ilişkiye ilişkin iki paragraf okudu…
Gerek konuşmasında gerekse kitaplarından seçtiği kısa bölümler ile okuduğu şiirlerinde üç temel nokta üzerinde yoğunlaştı:
- İnsanın pür ve en başta kendine samimi yazdığı yazılarının bir bakıma kendi kaderini belirleyen yazılar ve de yazgılar da olabileceğine…
Bu noktada, 1995 yılında yayınlanmış olan ilk kitabı En Kutsalı Yaratmak da (Say Yayınları, İstanbul) yer alan “Yeniden Başlamak” adlı denemesinin adeta bugüne değin yapmaya çalıştığı ve yapmak istediği herşeyin de soyut bir tanımı olduğunu yıllar sonra farkettiğini ifade etti. Bu anlamda çalışmalarında da bir devamlılık olduğunu belirtti.
- Düşünsel Üretim/Üretimin Kutsallığı ile Işık kavramının bilimsel ve yaşamsal olarak birincil derecedeki önemini yine ilk kitabından Sanatın Labirentlerinde ve Işık Yollarında çerçevesinde, kendini arama-iç potansiyelini ortaya çıkartma çabalarıyla “ışık” kavramı arasında düşünsel boyutta kurduğu ilişkileri paylaştı. 1984 yılından başlayarak şiir kitabında ki ilk bölümde yer vermiş olduğu şiirden sanat üzerine söyleşi, soruşturma ve denemeleriyle yıllar içinden yazılı çalışmalarından kısa alıntılarla tematik bir devamlılığı da sergiledi… Bu tematik devamlılık da, özellikle “insan olma yolculuğunda“, yolların ve yolculukların en başta yazı olmak üzere ‘kültür ve sanat’ın içinden geçmekte olduğunun ana hatlarını çizdi. Aynı zamanda Birleşmiş Milletler’in 1948 Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi‘nin Düşünce Özgürlüğü’nü içeren 19. Madde’nin de “insani gelişmenin ve sürdürülebilirliğin” temeli olduğu üzerine vurgu yaptı.
Özellikle de Işık kavramının kaynağı olan Güneş ve dolayısıyla ışık ve enerji olmasa yaşamın da olamayacağını vurgulayarak, yaşamı ve varlığımızı güneşe ve ışığa borçluyuz, dedi. Bu nedenle, kaynağını Güneş’ten alan Işık kelimenin de politik olarak kirletilmesine izin verilemeyeceğini ifade ederken, “izin veremeyiz, vermeyeceğiz,” dedi.
3. Yaşamının New York – İstanbul arası bir ‘gel-git-gel‘lere dönüşmüş olduğunu ifade ederken, bu ‘gel-git’lerin de her iki son kitabına bariz bir şekilde yansımış olduğunu belirtti. Şiir kitabına ilişkin ise ilk dönemi büyük oğlunun çocukluk dönemi ve üniversite yılları; ikinci bölüm de ilk Amerika yıllarından sonraki İstanbul’a dönüş yıllarını; ve üçüncü bölümü ise ikinci uzun soluklu Amerika dönemini kapsayan “Light Millennium/Işık Binyılı” dönemi olarak tanımladı. Bu vizyonun şiirlerine de yansımış olduğunu ifade etti.
Bircan Ünver’in slayt sunumu için tıklayınız >
Ünver’in sunumları yogun bir ilgiyle karşılandı… Akabinde soru-yanıt bölümüne geçildi…
Soru-yanıt bölümünden bir kaç alıntı…
Dr. Hande Subaşılar: Sanatın Labirentlerinde kitabınızı Erol Akyavaş’a ithaf ettiniz. Kendisi hakkında da bir belgesel ürettiniz. Kitabınızda da belgesel için yazmış olduğunuz metne yer verdiniz. Bu belgeseli çekme süreci nasıl gelişti? Nerede gösterildi? İzlemek isteyenler belgesele nasıl ulaşabilir?
– Amerika’ya henüz ayak basmadan önce İstanbul’da Erol Akyavaş’ın sergilerini izlemiş ve çok etkilenmiştim. Ancak şahsen tanışma olanağı olmamıştı. İkinci kez New York’a döndüğümde, Haziran 1997 yılında Akyavaş’a ilişkin bir belgesel yapmak amacıyla telefonuna ulaştım. Aradım. Aynı hafta içinde bir randevu verildi. Eşi Ilona Akyavaş ile yaşadıkları Manhatan’daki dairelerine gittim. Çok sıcak bir karşılamayla ve ne yapmak istediğimi anlattıktan kısa bir süre sonra, sanatçının portöylünü içeren slaytlar, fotoğraflar, gazete kupürleri ve fotoğraflar derken, hemen çekim programına başlamayı önerdim. O zaman bir sorun var, dediler. Biz iki gün sonra İstanbul’a gidiyoruz. Oysa o yaz tüm çekimleri yapıp belgeseli tamamlayabileceğimi düşünmüştüm. O an hızlıca düşündüm. Eğer bana güvenebilirler ise slaytları, gazete kupür ve fotoğrafları içeren portföylü bana odunç vermelerini ve yaz boyunca çekim ve on çalışmalarımı yaptıktan sonra Eylül de döndüklerinde ropörtajları tamamlayabileceğimi teklif ettim. Bana güven duymuşlardı ve Erol Bey ve Ilona her ikisi de kabul etti. O yaz boyunca slaytları çektim, on araştırmalarımı yaptım. Eylül ayı gelince, Manhattan’daki dairelerini telefon ile aramaya başladım. Bir kaç kez arka arkaya aradım. Akabinde kızları Nazan ve Mirgül’e de mesajlar bıraktım. Eylül ayı boyunca hiç yanıt alamadım. Ekim ayının başlarında yine aradım. Mirgün Akyavaş nihayet geri dönmüştü. Üzücü haberi ondan öğrendim. İstanbul’dan alal acele Pensilvanya’ya getirilmiş ve gırtlak kanseri teşhisi sonucu hastanede yatıyordu. Mirgün, sesinin iyicene kişildiğini ve konuşamadı bilgisini vermişti. Bir süre iyileşeceği haberini almak ve röportajları yapabilmek ümidiyle belgeseli askıya aldım. Ancak aldığım haberler gidişatın iyiye doğru olmadığı yöndeydi. O noktada, çekmiş olduğum slaytlardan oluşan görüntüler ile kendilerinden temin etmiş olduğum bir-iki Hi8 sergi açılışı vidyolaları montajlayarak, bir metin yazdım ve belgeseli bir an önce bitireyim, güdüsüne kapıldım ve röportajsız tamamladım. QPTV’nin kanallarında o dönem yayınlandı. (Editörün notu: NY Türk Evi’nde 2000 yılında “Kısa Belgeselller” başlığı altında Türk Festivali’nde gösterildi ve ilgiyle karşılanmıştı. İlginenen, Vimeo.com/LMTV de vidyoya ulaşabilir.)
Akyavaş’ın özellikle Labirent projesiyle bu dönem de tanıştım. Kitabın adı 1995′ yılındaki ilk örnek baskıda da “Sanatın Labirentlerinde…” idi. Ancak kapak resmi ve ithaf farklıydı. Labirent projesi, kapak resmi için çok heyecan verdi ve Ilona Akyavaş’tan izin alarak kullandım. Tematik olarak da birebir ilişkili olduğu için de kitabı sanatçısı Akyavaş’a ithaf ettim.
Rana Atılgan: Soru yanıt bölümünde, bu içerikteki etkinliklerin çok daha sık yapılmasına olan ihtiyaç vurgulandı ve yazardan kendileriyle buna benzer daha sık sohbet imkanı sağlaması önerildi.
Yanıt olarak, siz mekanı sağlayın ben tüm tekliflerinize varım. Manhattan’da mekan temini konusunda sıkıntı çekiyoruz. Bir projenin gerçekleşmesinin %50si mekanın güvenceye alınmasıdır, şeklinde öneriyi heyecanla karşılarken aynı zamanda, öneriye karşı “mekan teminiyle” bir öneriyle gelin ne isterseniz birlikte yapabiliriz, önermesinde bulundu.
Bu programın ise daha önce belirtilmiş oldugu üzere Benjamin otelin genel müdürü Gül Türkmenoğlu tarafından “The Light Millennium” adına tahsisi ve lojistik desteği sonucu gerçekleştirebildiklerini ifade etti.
Bu açıklamaya karşı alternatif bir yaklaşım olarak ise Manhattan’ın merkezinde böylesine profesyonel bir mekan olamasa dahi daha küçük mekanlarda ve hatta kendi evlerini açarak bu tür etkinliklerin yazar tarafından sürekli ve seri hale getirilmesi teklifinde bulunuldu.
Sevgin Oktay: Merak ettiğim “Yıldız Tozu” şiirinde “Tasavvuf Edebiyatı”ndan mı etkilendiniz?
– Düzenli bir tasavvuf edebiyatı okuma alışkanlığım yoktur. Bu alanda özel okumaları içeren bir çalışmam-araştırmam da yoktur.
Özellikle okumaların ve araştırmaların proje baz’lıdır. O çerçevede, (ışıklar içinde uyusun) Talat Halman ile 2004 yılında Türk Evi’nde Mevlana’ya ilişkin ilk etkinliği Amerika çapında biz yapmıştık. 2005’te Yunus Emre üzerine yine Talat Halman ile Stevens Institute of Technology’de ve bir başka Yunus Emre programını ise 2009 yılında Talat Halman ile Columbia Üniversitesi’nde gerçekleştirmiştik. Özellikle Mevlana’nın 800. doğum yılı ve 2007 Uluslararası Mevlana Yılı çerçevesinde, Birleşmiş Milletler Merkezi’nde o dönem UN-NGO/STK konferansı çerçevesinde, Açılış veya Kapanış’ında Mevlana’ya ilişkin kapsamlı bir program üzerinde uzun bir süre çalıştım. Gerçekleşme potansiyeli de yüksekti. Çünkü yine aynı dönemde ilişkin konferansın da Planlama Komitesi’ndeyim. Ancak bazı güçler, BM’de o programı gerçekleştirmemizi engelledi. Bunun sonucu olarak da, biri New York’ta küçük çaplı bir etkinlik diğeri ise LMTV’de Mevlana’dan şiirlerin okuduğu iki etkinliği 2007 yılında yaptık ve bunlar ses getirdi. Özellikle de Türkiye’de değil, Amerika’da gerek Mevlana gerekse Yunus Emre üzerine ve üzerinde çalıştığım projeler çerçevesinde, araştırmalar-okumalar yaptım ve ilişkin etkinlikler, ve LM etkinliklerini sunduk. Bu çerçevede, birebir olmasa dahi etkilenmiş olabilirim. Bunun dışında, Yıldız Tozu’nda, sanıyorum en çok da Uzay Belgeselleri’nden etkilendim. Bilimsel olarak yeryüzünün dahi bir toz parçacağıyla başlayıp milyonlarca yıllık bir oluşum sürecinde Kometler vs. ile oluşmuş olması; bizlerin de yıldız tozlarından yeryüzüne düşmüş olduğumuz düşüncesini bilimsel bazlara dayanarak soyut bir anlatımda ifade etmeye çalıştım.
Günay Menekşe: İlk kez 2 Ekim 2018’de Gandhi’ye ilişkin programa şiir okumak amacıyla katıldım. İlk aşamada benim için gönderilmiş olan şiirlere nasıl bir duygu vereceğimi bilememiştim. Şimdi burada her bir şiirin bir hikayesi olduğunu ve hatta bir roman ve kocaman bir yaşamı kapsayacağını anladım. Bu etkiyle, o günkü okuduğum kısa şiiri yeniden okumak istiyorum. Takiben de, şiir kitabından “Ekleniyorum Güneşe” adlı şiirini yumuşak ve sıcacık bir tonda okuyarak, programa ayrı bir renk kattı.
Mine Takıl: Sorum Sanatın Labirentlerinde… kitabınıza ilişkin… Mimar Sinan Üniversitesi mezunusunuz. Bu kadar resim-sanat ortamının içinde bulunmuşsunuz. Hiç ressam ya da heykeltraş olmayı düşünmediniz mi?
Bu soruya Ünver, özellikle Mimar Sinan’a başlamadan öncesinde dahi ve sanat yazıları-röportajları için sergileri dolaştığında, çok etkilendiği resim veya sergiler sonucu o dönem zaman zaman bu soruyu kendisine de sormuş olduğunu ifade etti. Aynı zamanda, Mimar Sinan Üniversitesi’nde Sanat Tarihi, Çağdaş Sanat, Plastik Sanatları Değerlendirme, Sanat Eleştirileri benzeri derslerini de öğrenimi esnasında almış olduğu için, dünya sanatını da bilmesi ve izlemesinden kaynaklanan bir etkiyle de; “dünya çapında bazı kıstasları aşacak, Picasso gibi yeni ekoller getirecek sanatçılardan olabilmek için çok büyük bir kendine güven ve de “ego”nun olması gerektiği; yoksa başka türlü o noktaya varılmasının güç olacağı yargısına vararak, ressam veya heykeltıraş olmak yerine; yazıyı da herşeyin temeli olarak gördüğü için, sanat ve kültür ile izleyicisi arasında bir köprü olmaya o dönemde, sanat yazılarıyla-röportajlarla karar vermiş olduğunu açıkladı. Eğer resim ve heykel sanatı arasında meslek olarak bir seçim yapmak durumunda kalsaydı, “heykeltraş olmak isterdim, çünkü ellerimi kullanmayı seviyorum,” şeklinde yanıtladı. Bununla birlikte, sadece kitaplarıyla sınırlı olmamak üzere “Light Millennium” ve tüm diğer ilgi alanlarının kökekininde de “sanat yazarlığı yapmış olduğu” dönemin bugün yaptığı herşeyin temelinde bir pay’ı olduğunu ifade etti.
Nesrin Atan: Bir başka katılımcı ise sizin daha önce hiçbir etkinliğinize katılmadım. Bu gün ilk kez katıldım ve bizimle çok pozitif görüşler paylaştığınız ve bize ümit vermiş olduğunuz için teşekkür ediyorum. Takiben de “Işık Yollarında”ki kitabının son bölümünde yer alan “Yıldız Tozu” şiirine gönderme yaparak, “bugün buradan birşey öğrenmiş olarak gideceğim: “Hepimiz bir yıldız tozuyuz, bu çok moral verici ve pozitif bir düşünce, teşekkür ediyorum” şeklinde görüşlerini paylaştı.
Soru yanıt bölümünü kitaplarin imzası, bire-bir söyleşiler ile katılımcıların kitaplar ve etkinlik üzerine görüşleri vidyoya kaydedili ve en sona kalmış olanlarla birlikte grup fotoğrafı çekildi.
Programa Azerbeycan Society of America’nın başkanı Tomris Azeri, Dr. Afet Syeid, Kadın Partisi başkanı Fatma Aytaç, Gunay Özen, çevirmen ve LM’in eski genel sekreteri Figen Bingül, sanatçı-yazar ve LM’in içerik koordinatörü Julie Mardin, yazar Günay Menekşe, LM’in yakın dostlarından Aysel Topraklı, Turkish Journal’ın kurucusu ve yayıncısı Selçuk Acar ve çeşitli dönemlerde LM’in programlarına katılmış ve/veya gönüllü olarak etkinliklerine destek vermiş olan Mine Takıl, Yüksel Başarır ile “Güçsüzlüğe Paydos” şiiri ile 1992’de “Dünya Çocuklarının Hesap Sorma” yazısını ithaf etmiş olduğu oğlu Barış Ünver de dahil olmak üzere toplam 33 kişi etkinliğe katılmıştır.
Program The Light Millennium Television | LMTV adına iki kamerayla vidyoya kaydedildi. Çekimi ise Ashraf Ali ve Gordon Kelly gerçekleştirdi. Etkinlik fotoğrafçılığını ise Ali Sarıkaya yaptı.
AÇIKLAMA: Etkinlikte her iki kitap da ilgilisine vergiden muaf statüsünde olan (#501-c-3) “The Light Millennium, Inc.”e (LM) %50 si bağışlanmak üzere 15.00 dolar bağış karşılığında sunulmuştur. Toplam 17 kitap kanalıyla 270.00 (ikiyüzyetmiş) dolarlık bağış temin edilmiştir. Bircan Ünver, New York’ta ki kitaplarına ilişkin bu ilk etkinlikten yazar ve kitapların yayıncısı da olarak telif ve yayıncılık hakları karşılığı olan %50’lik kısım da dahil olmak üzere tamamını LM’e bağışlayarak, temin edilen toplam 270.00 doları (ikiyüzyetmiş) LM’in banka hesabına yatırdığını bildirmiştir (17 Ekim 2018). | Etkinlik FOTO Albümü için bu bağlantıyı tıklayınız!
TEŞEKKÜRler slayt #13 için Bircan Ünver’in slayt sunumunu tıklayınız >
Davetiye > 13 Ekim 2018
Bu yazı 17 Ekim 2018 tarihinde yayınlanmıştır.
© 2018, Turkish Library Museum, The Light Millennium Organizasyonu bünyesindedir. New York Eyaleti kanunları çerçevesinde resmen tüzel bir kişilik kazanarak, 17 Temmuz 2001’de kurumlaşmıştır. NGO/STK (Non-Governmental Organizations) statüsüyle, Birlesmis Milletler’in Kamu Bilgi Birimi’ne ( United Nations Department of Public Information | UN.DPI/NGO #UNDPINGO) 2005 yilindan itibaren üyedir.
https://turkishlibrary.us | http://www.lightmillennium.org
Socyal Medya: @Bircan.Unver #bircanunver
@lightmillennium #lightmillennium @The Light Millennium @TurkishLibraryMuseum #TurkishLibraryMuseum