“Local Hunger Charity Ride” (Bölgesel Yoksulluk için Bisiklet Turu)
Tour De Franklin 2022, New Jersey
Yazı ve fotoğraflar: Demet DEMIRKAYA
Çocukluğumdan beri meraklısı olduğum bisiklet biniciliğimi; Amerikadaki yıllarımda son 12 senedir yaşam prensiplerime, ideolojime uygun, çalışma modelleriyle de takdir ettiğim organizasyonlar adına bikeathon adı verilen bisiklet maratonlarına katılarak geliştirerek hem sağlığıma hem de topluma katkı sağlamayı hedefledim.
Bu turları “charity ride” denilen “hayır kuruluşları” için yapıyorum. Öncelikle bunların bir yarış değil bir turu tamamlama prensibi üzerine kurulu olduğunu ve her tura katılabilmek için seçtiğiniz mesafe bazında kayıt ücreti ödediğinizi belirtmem gerekir. Bu kayıt ücretleri yapılan turun amacına uygun olarak bağlı olduğu organizasyona gider. Bisikletçilerin yol güvenliği, sağlık, ambulans, yol boyunca oluşabilecek bisiklet problemleri için dolaşan tamirci ekip, ve aralarda mola yerlerinde dağıtılan meyve su vs gibi takviye gıdalar, bisikletçilere aralarda yol gösteren, asfalta takip etmeniz gereken yol için renkli oklar ile yön çizen kişiler dahil hepsi gönüllü bir çalışmanın ürünüdür. Yiyecek içecek bağışlayan, yollara yazılar koyan, broşürler basan, göğsünüze takacağınız tur numaralarınızı basan (VS VS )sponsorlar vardır. Yani tüm her şey gönül yürek işidir. Bir de pedal gücü! Sistem budur böyle çalışır.
Bu sene yönetim kurulu üyesi olduğum ve yine prensiplerine, duruş ve toplumumuza katkılarına yakınlık duyduğum “Light Millennium Organizasyonu“nu (LMGLOBAL.Org) da ilk defa temsil ederek katıldım.
Franklin Aşevi “Franklin Food Bank”,New Jersey
33 sene önce bir grup bisikletçinin kendi çabalarıyla Franklin Food Bank için 1500 dolar toplayarak başlattıkları bu tur; yıllar içinde büyüyerek, aralarına çeşitli sponsorların da katılmasıyla her bahar düzenlendiği bir gün içinde 130bin dolara yakın meblağ getirisi olan bir organizasyona dönüşmüş.
Somerset bölgesinde yer alan Franklin Food Bank; Franklin ilçesinde ihtiyaçta olan ailelere gıda yardımı yapan bir hayır organizasyonu.
1975 yılında bir kilisenin alt katında bir kaç hayırseverin yılbaşı dönemlerinde ihtiyacı olan ailelere gıda yardımı yapmalarıyla başlayan bu çalışmaları daha da büyüyerek New Jersey eyaletinin en büyük ve en iyi bilinen “yemek bankası” na dönüşmüş. Yemek Bankası İngilizce adıyla Food bank aslında bir aşevi. Ama bu aşevinin çalışma mekanizması milyonlarca kilo gıda ürününün büyük bir depoda toplanması ve dağıtımı için bu tarz organizasyonlar düzenleyerek daha geniş bir kitleye ulaşımını sağlamak şeklinde. Yani gidip Franklin Food Bank‘ta yemek yiyemiyorsunuz ama gidip ben ihtiyaçtayım, halim budur dediğinizde size ihtiyacınız olan gıda yardımı aylık bazda verilmeye başlanıyor. Bu sistem Amerikada oldukça yaygın ve dediğim gibi Franklin Food Bank bunların en büyüklerinden.
Tour de Franklin
Ben 10, 20, 40, 60 millik opsiyonlardan dişime uygun olan 40 mili seçtim…yani neredeyse 64 km .Böylelikle farklı kasaba, ilçe ve hatta şehirlerin içinden de geçtik.
Göğsüme takacağım numarayı ilçenin kütüphanesinden alırken ne kadar geniş ve düzenli bir kütüphane olduğunu farkediyorum. New York’ta yaşadığım bölgedeki kütüphanelerden çok daha büyük. Bir gün önce gitmiş olmak bölgeyi tanımamı ve turun yapılacağı lisenin yolunu da öğrenmemi sağlıyor.
Ama gelin sizlere artık anlatayım biraz oraları… gördüklerimi, hissettiklerimi.. Tabii bisiklet üzerinden..
Sommerset bölgesinin belediyesi yolları bizler için işaretlemiş, araçlar için dikkat bisikletçiler turdalar yazıları her yerde. Sağda solda üzerlerinde portakal rengi veya fosforlu sarı yelek giymiş görevliler sürekli bizi; zaten müthiş bir özenle ve renkleri daha uzaktan seçilebilen mavi yeşil, turuncu, beyaz ve kırmızı oklarla işaretli tur yolumuzda korumaya kollamaya çalışıyorlar
Arada trafik duruyor bizler için. Hızla gidene hemen elle yavaşla işareti verilip uyarılıyor.
Somerset bölgesinde bisiklet turunun yapıldığı liseye 40 – 45 dakika uzaklıkta küçük bir şehir Perth Amboy..su kenarında.
Su da Raritan Nehri, Atlantik Okyanusuna açılıyor.
Perth Amboy turistik bir çekim gücüne sahip, özellikle yazın. La Playita sahili Perth Amboy’un çekim gücünü oluşturuyor..geçim gücünü de! Bir özelliği de bu şehrin 1870 yılında Amerika’da ilk Afrikalı Amerikalı’nın (Thomas Mundt Peterson) oy verdiği yer oluşu. Ve Afrikalı-Amerikalı popülasyonu(zenci) yüksek.
Su kenarında olmanın getirisi daha hoş geliyor gözüme Perth Amboy. Malum biz türkler severiz suyu..deniz olsun göl olsun illa bir su olsun. Turistler senenin bir kaç ayı ortadan kaybolsa da kano ve yürüyüşe gelenlerle, bisiklet turnuvalarına ev sahipliği edişiyle pek de boşalmıyor Perth Amboy.
Ama şaşırtayım mı sizi!? Middlesex bölgesinde yer alan bu turistik şehir; geçen yıl New Jersey eyaletinin en fakir 15 şehrinden biri olarak geçmiş yine eyalet demografik verilerinde!
Martinsville, bisiklet turunun yapıldığı Somerset bölgesine 8 km uzakta. Daha zengin bir popülasyona sahip. Restoranlar, okullar, evler diğer geçtiğim yerlerden kalkınmış olduğunu gösteriyor bu bölgenin.
Canal Road; başlı başına bir tur. Yaklaşık 10 km uzunluğunda sakin, geniş ve harika manzaralı. Yol boyu yanınızda Millstone nehri, ağaçlık ve yeşillerle bezeli bir asfalt yol, yanıbaşında toprak patika ki yürüyüşü tercih edenler de faydalanabilsinler bu güzel manzaradan. Canal road bu ilçeler, kasabalar, şehirler arası bisiklet turumda en çok sevdiğim yer oldu.
Delaware& Raritan Canal State Park‘ın içinden geçmeden bu tur tamamlanamazdı.110 km yi aşkın patikalarla çevrili büyük bir eyalet parkı burası.At biniciliği,kano,bisiklet,tırmanış,yürüyüş,balık avı dahil pek çok aktivite yapmak mümkün burada.Tabii piknik de.Çok çeşitli kuş türünün de barındığı bu parka kuş gözlemciliği hobisi olanlar da geliyor tabii ki.19 .yüzyıldan kalan tahta köprüleri ve bu köprülerin açılıp kapanmasını manuel olarak üstlenen görevlilerin kaldığı küçük evleriyle,parke taşı yollarıyla,el yapımı taş kemerleriyle tarih meraklılarının da ilgi alanı bu bölge.Suyun aktığı kanalın etrafından geçerken Griggstown, Blackwell Mills gibi kasabaların yollarında eski New Jersey ‘İ de çekiyorsunuz içinize tertemiz bir havayla beraber.
Princeton çok yakınımızda ama bizim yol haritamızı buna göre ayarlamamışlar ve girmiyoruz üniversite şehrine. İhtimalen bizim güvenliğimiz için. Zira yıllar önce gittiğimde Princeton bölgesinin bir üniversite şehri olması sebebiyle hic durmayan bir öğrenci trafiği ve kalabalığı vardı hatırlıyorum..Tabii trafik de bu yönde yoğun.Bu da biz bisikletçiler için çok da güvenli bir harita değil.
Geçtiğim bölgelerin güzelliğinden büyülendim büyülenmesine ama itiraf etmeliyim ki bizi bu güzellikle sarhoş edip tırmanmak zorunda kaldığımız o yüksek tepeleri bu sarhoşlukla farketmeyelim ummuşlar.Ne mümkün! Karizmamı, egomu ve gururumu yerle yeksan etmemek adına bisikletten inip itmeyeyim diye iyice küçültüğüm vitesimle iki metre için 100 pedal çevirişimle nefes nefese ama birileri yanımdan geçerken “cool” takıldığım o tırmanışlarda aklımda sizlere bundan bahsetmemek vardı. Tutamadım içimde!
Bir kere zincirim attı, bir kere de kafamın tası! Her ikisine de aynı zenci koştu! Tesadüfler?!
Anlattığım az önce öle bayıla çıktığımız ahiret tepesinden (!) yokuş aşağı saldım çayıra moduyla kontrolsüz ve ayaklar iki yana açılmış teslimiyet pozisyonu alarak; tam takım bisikletçi forması ve gözlüğü ile daha önceki kilometrelerde görüp de imrendiğim “ya biraz karnımı eritsem az da kalçadan versem ne iyi olurdu” hayaliyle iyice pedallamama sebebiyet veren kızın can hıraş bağırışlarıyla irkildim. İrkilmek ne kelime kendimi yana atasım vardı bir ara. Ben de yokuş aşağı mevlam kayıra modeliydim arkamda duyunca onun çığlıklarını ama helal olsundu ki bana(!) kontrolüm hep bendeydi. Düşmekle öğrenilmiş, takla atarak sabitlenmiş bir önlem paketi vardı içimde! Fakat bu kızın imdat sesleri arasında kaçabileceğim tek bir yer olmayışı gerçeğiyle spontane çalışan pratik zekamla bir imdat da ben çektim. Düello gibi! Biri yardıma yeltense fırçalayacağım da bir yandan. Dedim ya spontane imdat çağrım! Dürtüsel bir tepki. Öyle hızlı geliyor olmalı ki tekerleklerinin tellerinin arasına giren rüzgarın sesi Notre Dam ‘ın çanları gibi çok can alıcı olaylara gebe! Hissediyorum!
Bir erkek sesi go baby diyor! “Go baby!?” Kızın erkek arkadaşı bu. Hatta bu arkadaş bir 4-5 km önce benim zincire de el atan çocuk. Eksik olmasın. Ama “go baby” de yani biraz uyumsuz mu kalmış ne.! Zaten baby going diyorum ..içimden tabii! Beni de götürüyor(ing) beraberinde az kaldı! Neyse ki kızcağız yokuş aşağı inip de erkek arkadaşının hummalı yardım(!) çabalarına ihtiyaç kalmaksızın durabiliyor. Ben de kendimi usulca(!) kenara atmışlığımla sağsalim yokuşu inmişliğimi kutlamak üzere kıza yaklaşıp “good job” diyorum. Yani diyorum kontrollü inişine..ve bunu kendin başarmışlığına diyerek alaycı da mı oluyorum ne! Can havlinden olsa gerek..!
Velhasıl 40 mil, 64 kilometreyi sağsalım ve bacaklarda kasılma ama içimde güzel bir amaca hizmet etmiş bisiklet turunu tamamlamanın mutluluğuyla, gördüğüm yaşadığım soluduğum her anın şükürüyle ve minnetiyle bisikletimi arabamın arkasına koyup bize ikram edilen içecek ve yiyeceklerden almak üzere lisenin bahçesine geri yürüyorum.
Haftaya Connecticut eyaletinde Rock to Rock “Earth Day” yani “Yeryüzü Günü” için yapılacak bisiklet turunda yine 40 mil, 64 kilometre ile karşınızda olacağım.
Son olarak bir dip not. Bu bisiklet turu; özellikle “Covid-19 pandemi” salgın sebebiyle aş-evlerine başvurarak yardım talebinde bulunanların sayısı önceki senelere göre ikiye katlamışken ciddi anlamda bir yardım eli olmuş. Bizlere hemen tur ertesinde yollanan; toplanan para, ulaştırılacak aile sayısı, gıda çeşidi gibi bilgiler ışığında söylüyorum bunu. Sistemin bu derece hızlı çalışmasının bir başka sebebi de yardımın nereye nasıl gittiğine dair saydam oluşları. Güzel şey saydamlık..hayır ve memleket işlerinde en çok…
Yazı ve fotoğraflar: Demet Demirkaya, LMGlobal.Org – April 2022