Amerika Türk Kadınlar Birliği, Dünya Kadınlar Günü Kahvaltısından notlar…
Konuşmacılar: Fotoğrafçı Demet Demirkaya; Yazar Çağla Özgökçe Ural; ve Psikolog adayı Müge Dinç
Yer: The Marmara Park Avenue
Amerika Türk Kadınlar Birliği bünyesindeki 8 mart Dünya Kadınlar Günü için düzenlenen kahvaltıda ilk sözü birliğin etkinlik organizasyon işlerini yıllardır eksiksiz yapan Nevin Sarı almıştır..
New York Başkonsolos yardımcısı Gizem Emel‘in kadınlar ve Türkiyedeki kadının dünyadaki yerini de içeren cesaret dolu güzel sözlerinin ardından, ATKB başkanı Şermin Özcilingir’in Dünya Kadınlar gününe ithafen yaptığı konuşmanın ertesinde sözü tekrar Nevin Sarı alarak tek tek tüm konuşmacıları mikrofon başına çağırmıştır. İlk konuk başarılı psikololog Müge Dinç, genç bir kadın olarak geçtiği tüm zorlukları ve akademik başarısının arkasında yatan bir kadın olarak yaşadığı zorlukları dile getirmiştir. Yine Kadınlar Günü ve ATKB bünyesinde düzenlenen kadın birliği ve gücü ana temalı kahvaltıda birliğe destek amaçlı yazar Çağla Ural ve fotoğrafçı Demet Demirkaya ‘nın eserlerinin tanıtım ve konuşmalarını yaptıktan sonra elde edilen gelirin ATKB’ye bırakıldığını dile getirmeleriyle güne devam edilmiş ve kahvaltıya geçilmiştir.
Sayın Başkonsolosumuz Alper Aktaş’ın eşinin de yer aldığı kahvaltı boyunca kemanist Emily Kohn, Merkin Lincoln Center, Carnegie Hall gibi ünlü konser salonlarında performans sergilemiş bir müzisyenimizin dinginlik ve huzur veren kemanının sesiyle güne özel de hazırlandığı “Ah İstanbul” ve “Al Yazmalım” adlı parçaları da repertuarına aldığı eşsiz müziğiyle bizlere eşlik etmiştir.
Fotoğraf ve şiirleriyle Demet Demirkaya
İSTANBUL
Mevsimler geçer..mevsimlerden vapurlar..
Sana uğramaz hiç biri..
Rengi solmuş bir sonbaharın
Koynunda soluklanmaz hiçbiri..
Şehirlerden geçer..geçenler o şehirden..
Hiç biri sana benzemez..
Renkleri aynı olmayan o ömürler..
Dağınık saçlarıyla İstanbul
En çok sana benzer…
“Ben bu şiiri şu gördüğünüz yağlıboya tabloya benzeyen ve aslı fotoğraf olan resmi çektiğimde yazmıştım. Yani bu fotoğrafın şiiridir bu..Yazdıran fotoğraf..”
Sözleriyle konuşmasına başlayan Demet Demirkaya doğup büyüdüğü İstanbul’u ..Moda’dan Kadıköye..Kadıköyden Caddebostan’a ..Kanlıcasından Sarıyere dek anarak tek tek dolaştığı ve özlemini duyduğu şehrin ATKB‘ye hediye ettiği “Kadın gözüyle İstanbul”, adını verdiği 5 tablosunu ve onları fotoğraflama hikayelerini de anlatan Demet Demirkaya’nın konuşması sonra şöyle devam etmiştir:
“Fotoğraf makinamla çektiğim ,değişik fotoğraf programlarıyla “post processing” adı
verilen teknikleri kullanarak yağlıboya tablo görüntüsü verdiğim ve tuvale (canvasa)
baskıladığım kareler bunlar..
Yıllar önce; tabii dinazor yılları değil, gencim daha..! Gönüllü olarak çalıştığım 2 kuruluşa özel günlerinde fotoğraf çekerek başladım kamerayla gezmeye..evlenerek geldiğim NY’ta oğlumun annesi kariyerime oğlum da 14 yaşına geldiğinde; bizzat da onun önerisiyle ”mom i think you should get your own life“ formatında bana atılmış bir mesajla son verip zevklerimi hobilerimi, yani aslında kendimi yaşamaya başladım. İyi ki de yaptım bunu..Bunun hem anneliğime hem de yaşamıma katkısını anlatacağım sizlere kendimden bahsederek..yani bu narsisizmin altında bir amaç var ..!
Türkiyede çalışıyorken buraya geldiğimde sadece anne olarak yaşamaya başladım ben. İngilizcem vardı, iyi kötü kolej mezunu hatta üniversite mezunu da biriydim açıkçası.
Oğlumun “dürtüklemesiyle” kendimi önce 7 sene boyunca Babylon Breast Cancer organizasyonuna gönüllü çalışırken geliştirdiğim fotoğraf dünyamda buldum. Kamera elimde Long Island’ın sokaklarında bir çoğunuz sabaha uyanmamışken belki de, sahilde
alırdım soluğu..martılar..İstanbulun sesi bana martılar..ki sokak çocuklarıdır denizin martılar demiş ya hani Can Yücel de..işte onları seyreder, yüzlerindeki o muhteşem ifade kargaşasını fotoğraflardım. Martılar vazgeçilmezlerimdir tüm fotoğraf sergilerimde hala..
Derken bisiklet merakım sayesinde yolumun kesiştiği maddi anlamda zordaki “excel terapedik” at binicilik okulu ile geçen 6 yıl..sadece yardımlarla ayakta durabilen bu “nonprofit” yani kar amacı gütmeyen kuruluş engelli çocuklara terapedik at biniciliği
dersleri veriyordu..İlkel de olsa bir web sitesi kurmaktan çeşitli fundraiserlar(yani bağış toplama aktiviteleri) düzenlemeye, atların temizliğinden ahirların tamirine kadar her türlü ihtiyaçlarında yanlarında olarak hem emekli atlarımızın hem de çocukların beraber bütünleştiği bu çiftliği ayakta tutmayı başardım. Aynı dönemde, Radyoturkum, Amerikanın Sesi, Türkiye’de ise Habertürk kanalının ve Zaman gazetesinin de haberi olarak sesimizi biraz daha duyurma şansım oldu. Kendim de bir at tutkunu ve 16 senelik bir at binicisi olmam sebebiyle belki de, atın estetiksel özelliği ve en çok da gözleri beni hep çekmiştir..Fotoğraflarımda atların da sık yer aldığını söyleyebilirim bu yüzden. Belkide hep inandığım hayatta hiçbirşey tesadüf değildir herşeyin bir sonraki
adıma katkısı ya da nedeni vardır savımında doğrultusunda çocuklara olan sevgimle bütünleşen bir gönüllü çalışmaydı Excel Terapedik at bincilik okulu..
Daha sonra posta212 gazetesine 2 sene süren yazılarımla konuk oldum. Ardından Turkish
Life News dergisine 1 sene, “Noktasız Cümleler” başlıklı köşeyle yazılar yazdım. Halen ‘The
Great Wildlife’ dergisine doğayla alakalı yazı ve fotoğraflarımla konukluk etmekteyim. The Light Millennium’un, Turkishlibrary.us gibi sitelerde merakım olan kendi yazdığım şiirler ve bunlarla bağlantılı fotoğraflarım ve gerçek hayattan alıntı aşk
hikayelerimle yazılar yazmaktayım. The Light Millennium Birleşmiş Milletler Küresel İletişim
Birimi’ne (UN-Department of Global Communications) temsilciliği göreviyle de taçlandırılmış bir halim de var benim şimdilerde..
Fotoğraf merakımla şiiri bütünleştirdiğim bir duygusal foto sergim oldu İstanbul’da. Şimdi yeni bir yeni sergi için yine Haziran ayına hazırlıklardayım. Yine İstanbul’da, beklerim yolunuz düşerse Bakırköy Kültür Merkezinde..
Florida Türkevine yine bugüne benzer bir akşam düzenlediklerinde aynı arzuyla fotoğraflarımdan oluşan bir İstanbul serisi armağan etmiştim, getirisinin güzelliğini anlatmama kelimeler yetmez ..dilerim aynı faydayı sizlere de sağlar bu tablolar..
Yani anlayacağınız oğlumun o bir cümlesiyle çıktığım kuvözümden hayata, yaşama akışımın kısa bir hikayesini geçtim sizlere..bugün oğlumun gözünde sadece bir anne değil atılımcı, gerektiğinde savaşçı yeri geldiğinde yılmadan dik durabilen sayısız yeteneğini yıllar sonra da olsa keşfedebilen bir kadınım..onun gözündeki ve hayalindeki belki de
birgün hayatını birleştireceği kadında arayacağı özelliklere de belki çok şey ekleyerek bana farklı bakışını da ve bana duyduğu koşulsuz sevgisine bir de saygıyı eklemiş olduğuma inanıyorum.
Bu hafta insan olmanın cinsiyeti olmadığını bilen, aklın ve bilimin, eğitimin kültürün yolunu seçen kadınlar adına ATKB’ye hediye ettiğim bu 5 tablomun adını ‘Kadın Gözüyle İstanbul’ koymak bir tesadüf değil elbetteki..Atatürkçü bir neslin Atatürkçü bir geçmişin ve geleceğin nesillerinin kıymet vereceğini bildiğim bu güzel günün anısına burada sizlere bu konuşmayı yapabiliyor olmanın da yüce liderimiz Atatürk’e minnettarlığıyla hepinize kadınlar mutlu nesiller mutlu yarınlar demek istiyorum.
Dünya Emekçi Kadınlar gününüz kutlu mutlu ve sonsuzluğu mutluluğundan ve getirisinden olsun/
Bana bu güzel Pazar kahvaltısında yer ve zaman verdiğiniz için çok teşekkür ederim..saygı
ve sevgilerimle… Demet Demirkaya
ATKB’nin 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlamasında yer alan “Kadın” konuşmacılar Demet Demirkaya, Çağla Ural ve Müge Dinç’e ilişkin kısa özgeçmişlerine ilişkin Broşür
Yazı ve Şiir: Demet DEMİRKAYA
– 1 Nisan 2019 tarihinde yayınlanmıştır.
Sosyal Medya: @demetdemirkaya @lightmillennium
https://www.facebook.com/lightmillennium
#lightmillennium
@The Light Millennium @TurkishLibraryMuseum #TurkishLibraryMuseum
The US Turkish & Library Museum (TLM) web sitesi, The Light Millennium kuruluşu bünyesindedir (2001, New York). Bu sitede ki yayınlar, etkinlik ve bülten içerikli yayınlar hariç, yazılı izin alınmadan kopyalanamaz-çoğaltılamaz. Teşekkür ediyoruz. TLM.