Kitap-Yazar: Handan ÜNLÜ HAKTANIR
Yayınevi: Luna Yayınları – Aralık 2020
Türü: Fantezi-roman
Üniversitede arkeoloji öğretmenliği yapmakta olan Sanem çocukluk arkadaşı Kaya’ya duyduğu karşılıksız aşk ve eşini çok genç yaştayken kaybeden annesinin kendisini hayattan çekmiş olması nedeniyle mutsuzdur. Kadınların dünyanın hemen hemen her yerinde karşı karşıya kaldığı haksızlıklar, taciz ve şiddet olayları onu bir zamanlar ana tanrıçalar olarak kutsanan kadınların bugünkü konumuyla ilgili kafa yormasına ve farklı toplumları ve dinleri incelemesine neden olmuştur.
Hindistan’a, Hindu tanrıçalarına, özellikle de ‘Loka Mata’ (Dünya’nın Anası) olarak bilinen Lakşimi’ye karşı bir ilgisi ve sevgisi vardır. Yoksul öğrencilere yaptığı yardımlar ve kadın hakları savunucu olması nedeniyle bir anlamda o da bir ‘Loka Mata’dır. Hayattaki en büyük dileği günün birinde gençliğini hiç yaşayamamış olan annesiyle birlikte bu ülkeye gitmek ve onun içindeki ‘uyuyan tanrıça’yı uyandırmaktır. Son sıralarda kendisini iyi hissetmemekte, sürekli bayılmakta ve ilginç rüyalar görmektedir. Üniversitenin Malta adasına düzenlediği bir geziden sonra bir nöbet geçirerek hastaneye yatırılır. Bundan sonra artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak ve Sanem’in hayatı, özlemlerini gerçekleştirdiği bir bilinçaltı yolculuğu şeklinde geçecektir.
Bu kitap, bir kadının fantezi ve gerçeklik arasında oluşturduğu kuvvetli bağ ile hayatta kalma mücadelesini anlatıyor. “Fantezi de gerçeklik kadar yoğun ve eski,” der Ursula K. Le Guin. Sahi, fantezi olmasaydı gerçekliğin bir anlamı olur muydu?
“Suyun ortasında bir Frig tası… Tasın içinde ben… Bir o yana, bir bu yana savruluyoruz. Sudan buharlar yükseliyor. Hava sıcak, çok sıcak… Bir yandan da korkunç bir yağmur yağıyor.
Güçlükle tasın kenarına tutunup etrafa bakınıyorum. Burası deniz mi? Sular gözlerime, ağzıma giriyor. Yer gök birbirine karışmış. Etrafımda hışırtıya benzer konuşmalar… “Korkma, başlangıçta da sadece su vardı,” diyor upuzun, simsiyah saçlı, gencecik bir kadın. Bir su perisi gibi süzülerek geliyor ve elimden tutup yanına çekiyor beni. Birileri üstümüze turuncu renkli çiçekler fırlatıyor. “Seneye yine gel, seneye yine gel,” diye bağırıyorlar hep birden. Dedemi görüyorum sonra. “Birer katreyiz her birimiz, ummana kavuşmayı bekleyen. O, her şeyin tek kaynağı ve tüm varlıkların son durağıdır,” diyor gülümseyerek.
Tam o anda, arkada bıraktığım onca insan arasında annemi görür gibi oluyorum. Yüzüne kazara bir ışık vurmuş gibi gözlerini kırpıştırıyor.
Gülerek el sallıyor bana. İçimi bir huzur kaplıyor. Yağmura ve beynimi delen seslere aldırmadan derinlere dalıyor ve ana karnındaki bir bebek gibi büzülüp yeni bir hayata doğmak için bekliyorum.”
HANDAN (ÜNLÜ) HAKTANIR
İstanbul’da doğdu. İngiliz Kız Ortaokulu’ndan (1964) ve Arnavutköy Amerikan Kız Koleji’ndan mezun oldu (1968). Dışişleri Bakanlığı memurlarIndan Korkmaz Haktanır ile evlendi. Eşinin görevi nedeniyle Brüksel, Yeni Delhi, Lefkoşa, New York, Tahran, Varşova, Londra ve Kahire’de bulundu. New York CUNY Hunter College Arkeoloji ve Resim Bölümlerinden “Summa Cum Laude” derecesiyle çift anadal mezunu oldu. Rhys Carpenter Ödülünü ve William Grat Bursunu kazandı.
Tahran’da Diplomat Eşleri Başkanlığını, Varşova’da Uluslararası Kadınlar Grubu’nda Yönetim Kurulu Başkanlığını, Britanya Türk Kadınlar Derneği’nin Kurucu Onursal Başkanlığını ve Kahire Uluslararası Kadınlar Klübü Nefertiti’nin Başkanlığını yaptı.
İki çocuğu ve iki torunu olan Handan Haktanır İngilizce ve Fransızca bilmektedir. Eski Mısır Arkeolojisini konu alan “Bir Avuç Mısır” adlı kitabı 2010 yılında yayımlanmıştır.
Önemli kişisel gelişim kitaplarının ve aralarında “Aşk ve Gurur“, “Uğultulu Tepeler“, “Martin Eden“, “İki Şehrin Hikayesi“, “Dorian Gray’in Portresi“, “Kendine Ait Bir Oda” ve “Ermiş” gibi klasik eserler de dahil olmak üzere yirmi kadar eserin çevirisini yapmıştır.