Prof. A. HAMİT SERBEST: “KENDİ İNSANIMIZLA TEKNOLOJİ ÜRETTİK Mİ?
Dr. Murat ÇAKAN, IşıkBinyılı.Org
GİRİŞ: Işık Binyılı Mülti-Media, Kültür, Sosyal Destek ve Geliştirme Derneği (kısa adıyla: IşıkBinyılı.Org), 10 Nisan 2022 tarihinde Prof. Hamit A. Serbest’le, yazarın “Türkiye’de Üniversite-Sanayii İsbirliği: NEREDEN NEREYE” başlıklı kitabı çerçevesinde sanal bir kitap tanıtım etkinliğini, “The Light Millennium Global” ile işbirliğiyle düzenledi ve başarıyla sundu. Programın moderatörlüğünü Bircan Ünver ve Dr. Murat Çakan birlikte yaptı. Etkinliğe,Türkiye’den olduğu kadar, özellikle Amerika’da ki üniversitelerde aktif görevleri olan bir çok Türk akademisyen ve Amerikan dernekleri temsilcileri ilgi gösterdi. Ayrıca, İstanbul’dan IşıkBinyılı.Org üyeleri ile New York’tan LMGlobal.Org üyelerinden bazıları katıldı.
[TurkishLibrary.Us] Prof. A. Hamit Serbest konuşmasına öğrenim yıllarında araştırmanın merakla yapılabileceğini öğrendiğini, ancak bu bilgisini ilerleyen yıllarda araştırmanın “parayla da yapılabileceği” şeklinde revize ettiğini söyleyerek başladı. Alanında teorisyen olarak çalışmış olan bir kişi olarak çalışmalarını ticari bir faaliyet çerçevesinde ürüne dönüştürmediğini ekleyen Serbest, buna rağmen meslek hayatı boyunca edindiği deneyim ve birikimlerden öğrendiklerini “ürüne odaklı” bakan sanayii kesimine ve onunla işbirliği yapmaya zorunlu olan akademiyaya aktarmak için yazdığı yazılarını, 2020 yılında bir kitapta toplamaya başladığını, tanıtımını yaptığı kitabın böyle bir serüvenin meyvesi olduğunu belirtti. Kitabı meydana getiren yazıların hemen hepsinin bir “sorundan” neşet ettiğini söyleyen Prof. Serbest kitabının sorunsuz, mutlu bir meslek serüvenine ait anıları aktarmadığını ekledi.
“Ülkemizin teknolojik gelişimini gerek maddi, gerekse insani olarak kendi kaynaklarına dayandırma zorunluluğudur.”
Türkiye’nin Üniversite-Sanayii işbirliği fikriyle ilk olarak 1950’li yıllarda liberal ekonominin altyapısının atılmasıyla tanıştığını anlatan yazar, 1960’tan sonra Devlet Planlama Teşkilatı’nın, 1963’te de TÜBİTAK’ın kurulmasıyla bu ilişkinin devletin başat biçimde içinde bulunduğu bir resmi organizasyon tarafından yönetildiğini, ama aynı zamanda bu dönemde 1974-78 arasındaki ambargo dönemi gibi konjonktürel zorlamaların da etkisiyle üniversite-sanayii işbirliğinin sıçramalar yaşadığını söyledi. Prof. Serbest 1974’te ambargoyla başlayan süreçte bürokrasinin “teknoloji al” yerine “teknoloji üret” şiarını benimsediğine inandığını söyleyen Serbest 1990’da yayınlanan Dünya Bankası raporunda Türkiye’nin gelişmekte olan bir ülke sınıfında olduğunun belirtildiğini; bunun da gelişmiş ülkeleri Türkiye’ye teknoloji transferi konusunda çok dikkatli davranmaya ittiğini aktardı. Serbest’e göre bundan çıkarılacak en önemli sonuç: ülkemizin teknolojik gelişimini gerek maddi, gerekse insani olarak kendi kaynaklarına dayandırma zorunluluğudur.
Serbest, ülkemizin teknoloji üretmeye dair örneklere sahip olduğunu; bunun da üç ana başlıkta incelenebileceğini anlattı. Bunların 1930’ların ikinci yarısında başlayan ve Nuri Demirağ’ın öncülük ettiği havacılık sektörü, 1960’ların ilk yıllarında başlatılan yerli otomotiv atılımı (Devrim ve Anadol maceraları) ve 1980’lerde başlayan ve 2000’li yıllara kadar uzanan telekomünikasyon sektörü (Teletaş, Aselsan, Türk Telekom) olduklarını belirten konuşmacı, 1995 yılında Dünya Ticaret Örgütü ile imzalanan anlaşma gereği ülkemizde AR-GE dışındaki projeler haricinde sanayiiye teşvik verilmeyeceğinin devlet politikası haline getirildiğini anlattı. Bu anlaşmanın sonrasında çeşitli adımların atıldığını söyleyen Serbest, bunlardan en önemlilerinin Teknoloji Geliştirime Bölgeleri Yasası’nın çıkması ve Üniversite-Sanayii Ortak Araştırma Merkezleri’nin kurulması olduğunun altını çizdi. 2012 yılında başlatılan Teknoloji Transfer Ofisleri programının üniversite-sanayii işbirliğini destekleyici rol üstlendiğini söyleyen Serbest, buradaki patent geliştirip yurtdışına satma amacının çok yanlış olduğunu belirtti.
Serbest’in üzerinde durduğu bir diğer konu da AR-GE harcamalarının GSYİH içindeki yeri ile ilgiliydi. Bu oranın 2020 yılı itibariyle %1,09 olduğunu belirten Serbest, yarıştığımız birçok ülkenin AR-GE harcamalarına %2-%3 mertebesinde pay ayırdığını, Almanya’da bu payın %4’ün de üzerinde olduğunu aktardı. Türkiye’nin 2020 itibariyle yılda sadece 875 milyon doları AR-GE’ye ayırmasının garipliğine vurgu yapan konuşmacı, aynı yıl Hindistan’ın AR-GE harcamalarına 93 milyar dolar ayırdığını belirtti.
Üniversite Sanayi İşbirliği Merkezleri Platformu’nun (ÜSİP) başkanlığını da yürütmekte olan Prof. Serbest, 1122 firmayla yaptığı inovasyon karnesi anket çalışmasında ortaya çıkan sonuçların düşündürücü olduğunu aktarırken, sanayicilerin desteklerden yararlanmadığını söyledi.
Serbest konuşmasını ülkemizin inovasyon tablosunu oluşturan aktörlerin (sanayi, üniversiteler, kamu kurumları ve öğretim üyeleri) sayılarının arttığını, günümüzde bunların arasında en fazla öne çıkan aktörün “arayüz” olduğunu, bu arayüzün öğretim üyelerinin hizmet potansiyellerini onların meslek onurunu zedelemeyecek önlemler almak suretiyle en optimum oranda değerlendirmelerini sağlaması gerektiğini söyleyerek bitirdi.
Katılımcılar ile interaktif bölümden kesitler:
Hamit Serbest’in sunumunun ardından Bircan Ünver, Prof. Serbest’e, kurucularından olduğu Adana Fikir Platform’unun son dönem etkinliklerini ve ülkemizden “beyin göçü”nün engellenmesi konusunda neler yapıldığını sordu. Serbest beyin göçü’nün bir kişisel tercih olduğunun anlaşılması gerektiğini söyledi. Sorunun kişisel tercihleri yapanların tercihlerini ülkelerine yönlendirecek şartları bu topraklarda yaratmak olduğunu belirtti. Beyin göçünden çok sık bahsedildiğini, ama bir de göçmeyen beyinlerin bu topraklarda bulunduğunu, bu topraklara tohumlar ektiğini bilmek gerektiğini söyleyen Serbest, bu insanların şartlarının daha iyileştirilmesi için elden gelenin yapılması gerektiğinin altını çizdi. Prof. Serbest Adana Fikir Platfomu’nun kendisinin “münafıklık” yaptığı, gönlünce eleştiri yapabildiği bir yer olduğunu, benzer şekilde davranacaklara da Platform’un kapılarının açık olduğunu belirtti.
Bircan Ünver, özellikle gençlerin merak duygularının nasıl geliştirilebileceğini merak ettiğini aktardı. Prof. Serbest “eski köye yeni adet getirme”, “icat çıkartma” gibi deyimlerin pek sıklıkla kullanıldığını, bundan vaz geçilmesi gerektiğini, sorgulama kültürünün yerleştirilmesi gerektiğini söyledi.
“Arayüz” konusunda, programın yardımcı-moderatorlüğünü de yapmış olan Dr. Murat Çakan tarafından sorulan bir diğer soruya Prof. Serbest arayüzün sanayi ve üniversite arasında bir nevi çöpçatanlık yeri olduğunu söyleyerek cevap verdi. Bu arayüzde yer alacak kişilerin “teknoloji transfer uzmanı” olarak meslek tanımının yapıldığını belirten Serbest şu sıralarda bunun yeterlilik aşamasında olduklarını ve ileride ÜSİMP’in (üniversite Sanayi İşbirliği Merkezleri Platformu) bir belgelendirme ajansı olarak görev yapacağının altını çizdi.
Katılımcılardan Dr. T. Ceyhun Yılmaz (Afyon Üniversitesi, Makine Mühendisliği Bölümü), Serbest’e Türkiye’de buluşlarına ilgi çekemeyen kişilerin A.B.D.’de patent başvurusunda bulunduğunu, bunun ülkemiz için bir kayıp olduğunu ve bu durumu düzeltmek için ne yapılması gerektiğini sordu.
Prof. Serbest ülkemizin teknoloji transfer ofisi (TTO) kavramıyla 2012 yılında tanıştığını, 2013’ten itibaren de 10 TTO’nun TÜBİTAK’ça desteklenmeye başladığını belirtti. Bu noktada ÜSİMP’in buluş sahiplerinin buluşlarından patentlemeye, oradan da ticarileşmeye giden süreçlerde yanlarında olduklarını söyledi. 3 sene önce TÜBİTAK’ın 1702 no’lu çağrısıyla patent lisans süreçlerinde firmalara %75’e kadar destek verilmeye başlandığını belirten Serbest patentlerin buluşçuyu korumak için var olduklarını, ancak ille de ulusal çıkar beklentisinin oluşmaması gerektiğini sözlerine ekledi.
Assembly of Turkish American Associations’un yönetim kurulu üyesi Alev Wieland, yurtdışındaki akademisyenlerin Türkiye’deki şirketlerde çalışan gençlerin co-op programlarında değerlendirmeleri gerektiği yorumunda bulundu.
Kırmızı Biber Sivil Toplum Kuruluşu’nun Başkanı olan ve aynı zamanda Endüstri mühendisi Fatma Aytaç 4+4+4 süreksiz eğitim sisteminin özellikle doğu bölgelerindeki kız çocukları açısından son dört yılın es geçilmesi anlamına geldiğini belirterek bu konuda siyasetin desteği olmadan çözümün çok zor olduğunu belirtti.
Güney Florida Üniversitsi, Kimya ve Biyomedikal Mühendisliği Bölümü’den Prof. Dr. Aydın Sunol, Amerikan üniversitelerinde inovasyona büyük ilgi olduğundan söz etti. Özellikle A.B.D. üniversitelerindeki akademisyenlerin teknopark şirketleri kurduklarından bahsetti ve Türkiye’de durumu ne olduğunu sordu. Prof. Serbest inovasyon için illa ki ar-ge faaliyetleri yapılmasının gerekli olmayabileceğini, inovasyonun başka bir yerde üretilmiş yeni bilgi kullanılarak da inovasyonun yapılabileceğini söyledi. Burada kritik noktanın inovasyona devam edebilmek için yeni bilginin sürekli peşinde olmamız gerektiğini söyleyen Serbest, ar-ge desteği ve muafiyet denilince anlaşılanın sadece teknik alanlarda yapılan faaliyetler olduğunu, devletin de sadece bu tür faaliyetlere destek verdiğini belirtti. Oysa ar-ge’nin sosyal bilimcilerin, idarecilerin ve ekonomistlerin de içinde bulunmaları gereken çok disiplinli bir çözüm yapısı olduğunun artık öğrenilmesi gerektiğini ekledi.
Bülent Başol (Kaliforniya’da Türkçe’ye çevrilen birçok yüksek teknoloji startup şirketinin kurucusu/kurucu ortağı/Teknolojiden Sorumlu Başkanı olarak görev yapmıştır), Türkiye’deki gençlerin ilgisiz ve meraksızlığının Türk eğitim sisteminden kaynaklandığını düşündüğünü söyledi. Başol Türkiye’de bazı fizik bölümlerine yardım ettiğini ama çalışmaların ölçüm sistemleri aşamasında tıkandığını çünkü ülkede makine parkının kısa sürede kullanılmaz hale geldiğinden bahsetti.
Fırat Üniversitesi’nden öğretim üyesi Prof. Dr. Sabahattin Devecioğlu sporda inovasyon konusunda uzun yıllardan beri çalıştığını ve sporun hem teknolojiyi etkilediği hem de teknoloji ve inovasyondan etkilendiğini söyledi.
Florida Türk-Amerikan Derneği’nin eski başkanı Mehmet Akçay, (Adjunt Profesör Florida Uluslararası Üniversitesi; Florida Türk-Amerikan Derneği), Türkiye ve A.B.D.’deki üniversite standartlarının farklı olduğundan dem vurdu ve ileri gitmemiz için standartlara önem vermemiz gerektiğini belirtti. Prof. Serbest üniversitelerin yönetici atamalarında dahi bir standardizasyon bulunmadığını, liyakat ve hakkaniyet kavramlarına değer verilmediğini söyledi.
_ . _
Sanal Kitap Tanıtım etkinliğinin duyurusu (29 Mart 2022)
https://turkishlibrary.us/prof-a-hamit-serbest-ile-turkiyede-universite-sanayi-isbirligi-nereden-nereye-kitap-tanitim/
Prof. A. HAMİT SERBEST Özyaşamı Hakkında
Canlı-Yayın kaydı (Facebook)
©2022, www.turkishLibrary.us – www.isikbinyili.org