İnsanın eski alışkanlıkları alındı mı elinden birden şaşkına döner, ne yapacağını bilemez belki de boşluğa düşer..
Ama bu zamana yayıldı mı birçoğumuzun bu günleri gibi adaptasyon başlar.
Yeni gerçek, yeni alışkanlıklar yeni ritüeller yeni rutinler oluşur.
Ve uyum başlar.. uyumsuzlar zaten öyle ya da böyle telef oluyorken, ya ruhen ya fiziken sağlıklarıyla ödüyorken bu uyumsuzluğu, bir kısım ise adaptasyonla hayata yeniden tutunur…
Bölüm 3
Yazı ve Fotoğraflar : Demet DEMİRKAYA
KORONA YAZILARINA DEVAM – Bölüm 3
Sabahtan akşama..24/7 ve son kaç haftadır “O”nun hayat hikayesini..doğumunu, büyüdüğü toprakları, yetiştiği şartları, geçtiği zorlukları, varolma savaşını sürekli değişimini ..kimliğini araştırıyoruz. Onu tanımak demek onu anlamak demek. Anlamanın yollarını ve böylece onunla yaşamayı öğrenmeye çalışıyoruz. Alışkanlıkları ne, hangi havaları sever en çok nerede gezer, kimlere çekilir..
Bir çay bahçesinde kalabalığı sever mesela..masada herkesi tek tek gezer..asla size ait olmayan bir çapkın sevgili o.. Hem sizin hem de herkesin koynunda dolaşan asla doymak nedir bilmeyen bir tutkuyla nefesiniz olan soluğunuzu kollayan o çapkın sadakatsız ve sefil sevgili…!
Düş yakamdan dediğiniz hani..!
Onun için soluduğunuz havaya onun için yediğiniz lokmaya dikkat eder, tüm sevip de yanınızda istediklerinizden vazgeçersiniz. Eve kapanıp o sizden kimseye gitmesin, başkasının koynundan da almayın istediğiniz hani…fena çapkın o..! Tutkuyla sarar benliğinizi, ne bulur sizde sadece siz değil artık bilim araştırır. Bu deli aşık, bu çılgın sevgili her ayrıldığında arkasında nefesi daralan veya nefesi kesilen insanlar bıraka bıraka döner gider başka vücutlara..ve kıskanmadığınız tek sevgiliniz olur artık o..
Aşk hikayesi gibi değil mi..tutkusuna bakın CORONA’nın.
Bana bir Corona kadar takılı kalmadın Recai..!
Elin Coronası senden çok arıyor soruyor beni..!
Her gün yokluyor eksiğim var mı, vücudum sağlam mı hangi vitaminim eksik nerem zayıf.. O beni anlıyor Recai!
Maskesiz ve olduğum gibi beğeniyor beni o..!
Recai yandı bitti..!
Fikrimin ince gülü Corona..! Mavi boncukçu, ayran gönüllü ..7 kocalı hürmüz.. dağları delip okyanusları aşan deli aşık..! Kararlı ve fikri sabit..illacı..vallahi billahici..sahici..!
İstanbul..New York ..iki şehri kendine memleket edinmiş bendeniz, birinden birine gidemediğimde kursağımda kalır yaşamak sanırdım. Büyük konuşmuşum. Onu burada bırakıp da aile büyüklerimi görmeye İstanbul’a gidemiyorum, gidersem ya yanımda gelecek ya beni orada karşılayacak. Evimizin davetsiz misafiri olup anama babama da musallat olacak. Yaş da ayırmıyor artık, aşkının gözü kormuş Corona..!
Orda bir köy var uzakta işte o köy bizim köyümüzdür Corona..uzak dur..!
Evinde Kal mecburiyeti değil de önerisi ile sağduyuya çağrıldığımız ve zorunlu kalmadıkça dışarı çıkmamamız bilgisiyle günlerimizi kısıtlı ve az sıklıkla dışarı çıkarak geçiriyoruz Long Island NY ta.
Sahiller hala kapalı, büyüklüklerine bakılmaksızın. Öylesine terkedilmiş ve tenhalar ki.. Sanki nükleer bir bomba atılmış da ertesi günlerdeki terkedilmişlik sinmiş kumlara. Açık tutulan parkların farklı yerlerine asılı aranızda “6 adım uzaklığı koruyun” yazılı levhalar ve yeni bir iş alanı “Evinizi ofisinizi işyerinizi marketinizi sizin için dezenfekta edelim” ilanları sokakları sarmış durumda.
Ben bu ilanların fotoğraflarını çekerken az ilerimde markette öksürük ve benzeri şikayetleriyle dikkati çeken maskesiz bir müşteri için market polisi ve yerel ambulansı çağırmış. Ağızları maskeli eldivenli sağlık görevlileri ve polisler eşliğinde bu kişiyi sedyeye yatırmaya çalışıyorlardı. Sanırım bazı insanlar hastalık belirtilerini hastahaneye gitme korkuları yüzünden saklamaya da çalışıyorlar.
Çünkü hastahane demek illa ki bir şekil Koronaya merhaba demek..hasta değilseniz de alma ihtimaliniz oldukça yüksek bu doluluğunda hastahanelerin. Hastahane demişken, artık hemen hemen her yerde tüm sağlık çalışanlarına teşekkür eden onları minnetle anan duygu dolu pankartlar var. İçimizi sıcacık yapan o minnet duygusu, dünyanın heryerinde aynı insanlara yüreğimizden akan iyiki varlar ve tanrım onları korusun duyguları, hepimizin ortak hisleri. Kahraman tabirinin sözlükteki fotoğrafı ve tanımı onlar.
Bankaların bir çok şubesi artık tamamen kapalı, atm’ler açık sadece bir çoğunda. İşlerinizi ya atm’lerden ya da online yani internet üstünden halletmeniz öneriliyor. Artık maskeliyiz her yerde, New York valisi Cuomo şart koştu bunu. Marketler hala açık ve daha birçok zaruri ihtiyacı temin eden işyeri..benzin istasyonları (bu arada benzin fiyatları hiç olmadığı kadar düşük, neredeyse litresi 3 ytl gibi), hastahaneler, bazı devlet daireleri karakollar vs vs gibi..Ama AVMler gibi lüks olduğu düşünülen bir çok işyeri kapalı hala..olması gerektiği gibi yani..!
Türkiye de bazı büyük şehirlerdeki AVM’lerin açılacağı söyleniyor, ne derece doğru bilemedim ama delilik bu ..! Hemen komplo teorim girdi devreye.. Demek ki eleyecekler, şimdiye dek elenmeyen bazılarını da.. Kalan sağlar bizimdir teorisinden yola çıkıyorlar, ki çıkıyorlarsa ne işe yarayacak kalan sağlar da bizimdir diyorlar?!.. Sağlam, güçlü daha genç ve aktif bir ırk.? Aryanlar geldi aklıma, Hitler geldi aklıma..akıl işte git gel..!
Sahiller ve plajlar kapanmadan önce aldığım son görüntü ..Anne ve iki küçük çocuğu..maskeliler herbiri..Yanyana geçiyoruz bende de maske tabiiki.. “Ay ne kadar tatlılar ne şeker şeyler bu çocuklar” desem çok sallama olacak, yüzünü seçemiyorum ki hiçbirinin.!!.. Yanaklarından makas almak bir tarafa çocuklar ve anneleri bir bilimkurgu filminin çok depresif bir sahnesi gibi..”son günler“!!?
Kumlarda oynamak istiyorlar ama kumda da vardır Covid-19 diye anne her ikisinin de elinden tutmuş sadece basmalarına izin veriyor sanki kumlara..dokunmak veya yerlerde yuvarlanmak ..o en doğal çocuksu şeyler artık yasak..yanlış..mümkün değil..korkulardan..!
İstanbuldaki yakınlar eş dost arkadaşlar iyi mi bunu iyi ki var diye hergün sağlığına duacı olduğumuz yaradanına gurban farklı sosyal medya araçlarından, program ve uygulamalarından öğreniyoruz.
Görüntülü görüşmeler benim bir türlü alışamadıklarım olsa da, çünkü kalk git saçına bak, düzelt ..düzgün birşeyler giyin..hatta giyin..! gibi zorunluluklar getiriyor da olsa bu görüşmeler ..TV ye çıkar gibi süsleniyor insan, fon bile çektiğimi bilirim birkaç saat sonraki Zoom partyime..! yine de birilerine sizin iyi enerjinizi geçirebildiğiniz onlardan da alabildiğiniz, sanki karşılarındaymış gibi onların nasıl olduğuna dair fikrinizin olduğu yegane aracı şu anda bu sanal ziyaretler..
Ekranlar mı küçüldü görüntüler mi büyüdü şeklinde bir yorum yapıp en son zoom‘umdan atılmış da olsam, yarın yine aynı saatte ekranlarınızın karşısında sizlerle buluşmak dileğiyle repliğini kendime ezber ettim ben. Havalar nasıl olursa olsun sizin havanız güzel olsun diyen o hava durumu spikeri gibiyim. Zoom‘ların saatlerini enerji seanslarının yer aldığı bir grubunkiyle karıştırıp şarapla ve her gün yıkamaktan çekmiş seksi sortumla hobaa kızlar diyerek selamladığım “çocukluğa gidiş enerji” grubundakilerin husulu bakışlarını şoka çevirdiğimi çok net hatırlıyorum hala..! “Schedule” yapmalı..!
Hergün yürüyüşe veya bisiklete çıkıyorum hala. Egzersiz ve güneş ..gün ışığı tüm moralimi ruhumu iyi tutuyor ve buna ihtiyacımız var bence biliyoruz. Binlerce kilometrelik sahillerimizin kapanıp parkların birçoğunun açık olduğu Long Island için insanların haftasonu geldimi kendilerini açık havaya attıklarını söylemeliyim. Ama sahilleri kapatmış olan düşünce, parklardaki yürüyüşlerde bisiklet yollarındaki yakınlaşmaları dipdibe geçişleri hiç hesaba katmamış sanki..! Bu yüzden iyice kapandım..! Ağzımda maske kafamda helmet, gözümde güneş gözlüklerim, üstümde eşortmanım görülebilen yerlerimden pekala sirkte ipteki maymun olabileceğimi düşünmek mümkün. Zaten kuaför salonları da kapalı artık kaş saç sakal ..evrim ters yöne !
Zaruri ihtiyaçları dışında para harca(ya)mayan, zamanının çoğunu evinde geçiren eş dost görüşmelerini en beleş(!) inden yapan dolayısıyla da artık giyime de para akıtmayan, parfümü sıkmayı bırakın sabun masrafından kaydırıp maske bütçesine ayırabilen, plastik eldiven sebebiyle manikürden yırtan, maske sayesinde gerekirse bıyık da bırakabilen, benzinsiz çalışan bacaklarıyla her yere yürüyen ve bu sayede doğal enerji kaynağını kullanan ve bu konuda sarımsağa umut bağlayan(!), oğlunu eşini daha sık gören ve tanıyan…sanalda tartışma mümkünmüş bilen, küstü mü “elvis left the building ” yaparak dostu arkadaştan da ayırabilen ayırdığınla bir ömür de geçirmeye hazır olan daha olgun daha yavaş ve ilginçtir ki kendini de daha iyi tanıyan bir Demet Demirkaya çıkarıyorum ben bugünlerden…ya siz?
BANA AŞIK OLDUM..PLATONİK..!
İnsanın eski alışkanlıkları alındı mı elinden birden şaşkına döner, ne yapacağını bilemez belki de boşluğa düşer..Ama bu zamana yayıldı mı birçoğumuzun bu günleri gibi adaptasyon başlar. Yeni gerçek, yeni alışkanlıklar yeni ritüeller yeni rutinler oluşur. Ve uyum başlar.. uyumsuzlar zaten öyle ya da böyle telef oluyorken, ya ruhen ya fiziken sağlıklarıyla ödüyorken bu uyumsuzluğu, bir kısım ise adaptasyonla hayata yeniden tutunur…
Basitçe…eski diziler biter yeni dizilere geçilir..belki de hiç adını duymadığınız bir dolu yazarın bir dolu özlü sözü gündeminizi oluşturur ki kaçasınız gündelik olumsuz haberlerden. Kısa metrajlı mesajlara dönersiniz, uzunlar uzundur sıkar..onlara sonra belki dönersiniz..donmuyorsanız da zaten kalan sağlar bizimdir..! survivor gibi yaşamaya başlarsınız hayatı. Yıllar önce bir kere gördüğünüz ve bir daha yazdığı mesaja dönemediğiniz o kişi yeni kankanız olur. Olsun..yenilikte bazen hayır vardır..!
Ailenizin eskiyen merhabaları nasılsınları mana bulur ömrünüzde, her seferinde kastedildiğini anlarsınız ..ilk defa! Kime benzediğinizi yansıtan çocukluk fotolarınız (ailenizi tanımaz etmez onca insan içinde) grup chat‘lerinde dolaşır ve siz bundan asla gocunmadan 5 yaşındaki donlu ve elinizde kılıçla üstünüzde battaniye (pelerin) fotosuyla gurur duyarsınız..utanmak şöyle dursun!
Mazi..bir kelime olmaktan çıkar TARİHİNİZDİR kucaklarsınız. Acısıyla tatlısıyla sözünün anlamını çözersiniz ..Eski köyevleri, sahil fotoları, büyüdüğünüz sokaklar, okul fotoları, sevgililerin sararmış solmuş resimleri açıp da bakabildiğiniz tarihiniz yani, kucakladığınız geçmişiniz olur. Galata Köprüsü, Karaköydeki balıkçılar, Eminönündeki güvercinler ve yemcileri… Köy enstitüleri, Atatürkün tüm devrimleri yaşamınızda çok da uğraş vermediğiniz yitip giden değerleriniz yani, birden yeni manalar bulur. Korktuğunuz herşey için korkusuzca sorgulamayı öğrenmeye başlarsınız. Kiminiz küçük adımlarla kiminiz daha büyük ama başlarsınız. Evrim ters yöneydi belki..ama devrim doğru yöne farkedersiniz… Kaybedecek birşeyiniz olmadığını gördüğünüzde hele..hele gördüğünüzde ..yaşama ipincecik ipliklerle bağlı olduğunuzu, aslında savaşını vermediğiniz prensipleriniz için, doğrularınız için, değerleriniz için….
TARİHİNİZ için savaş verecek gücünüzü bulursunuz içinizde…
Yani,
KORONA SİZDEN DEVRİMCİ YARATIR ARTIK..!
_ . _
– Yazı ve Fotoğraflar : Demet DEMİRKAYA
LOVING YOURSELF IN TIMES OF CORONA
2020, APRIL, LONG ISLAND, NY
3. Bölüm‘ün sonu… Devam edecek…
Sosyal Medya: @demetdemirkaya @lightmillennium
#lightmillennium
LinkedIn @The Light Millennium @turkishlibrarymuseum #TurkishLibraryMuseum
The US Turkish & Library Museum (TLM) web sitesi, The Light Millennium kuruluşu bünyesindedir (2001, New York). Bu sitede ki yayınlar, etkinlik ve bülten içerikli yayınlar hariç, yazılı izin alınmadan kopyalanamaz-çoğaltılamaz. Teşekkür ediyoruz. TLM.