[SEÇSİS] SİSTEMİN GÜVENLİK SERTİFİKASI YOKTUR.
PARDUS-LINUX İŞLETİM SİSTEMİ.
SEÇSİS, SİSTEMİNDE UYGULANABİLECEK HİLELER
SEÇSİS SİSTEMİ’NDE İZMİR ÖRNEĞİ
ANKARA NÖBETÇİ İDARE MAHKEMESİ SAYIN BAŞKANLIĞINA TEDBİREN YÜRÜTMENİN DURDURULMASI TALEPLERİMİZ GEREĞİNCE İDARİ İPTAL DAVASI YOLUYLA
ANKARA 3 İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA 13 MART 2017 TARİHİNDE 2017/-725 ESAS DOLU TEDBİREN TEHİRİ İCRA TALEPLİ REFERANDUMUN VE SEÇSİS SİSTEMİNİN KULLANILMASININ İPTALİ DAVA DİLEKÇESİDİR.
Bölüm 3/6 | Sayfa: 13 – 29
Bölüm 1/6 | Bölüm 2/6 | Bölüm 4/6 | Bölüm 5/6 | Bölüm 6/6
SİSTEMİN İKİNCİ TEMEL GÜVENSİZLİĞİ:
BUNUN İÇİN YÜKSEK SEÇİM KURULUNUN ( BİLGİSAYAR DESTEKLİ MERKEZİ SEÇMEN KÜTÜĞÜ YAZMA- VE KULLANILAN SEÇİM OYLARININ SAYIMLARININ VE TOPLAMALARININ VE ZABITLARA GEÇİRİLMELERİNİN GÜVENLİ- DIŞARIDAN DOĞRUDAN DOĞRUYA VEYA DOLAYLI OLARAK MÜDAHALELERDEN UZAK YAZILIM SİSTEMLERİ İÇİN);
TÜRKİYEDE BU KONUDA TEK YETKİLİ KANUNEN KURULMUŞ KURUM OLAN ; İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ ULUSAL YAZILIM SERTİFİKASYON MERKEZİDİR. BURADAN YAZILIM YAZMA DA SERTİFİKASYON YETKİSİNİN BELGESİNİN ALINMIŞ OLUP OLMADIĞINI ARAŞTIRMASI ULUSLAR ARASI KANUN VE YÖNETMELİKLER GEREĞİDİR.
Yüksek Seçim Kuruluna Yazılım Satacak Olan Bir Şirketler Gurubu ; Kanun Ve Yönetmelikler Gereği Bu Uluslararası Nitelikteki BU İKİ GARANTİ SERTİFİKASINA SAHİP OLMALARI ULUSLAR ARASI ANLAŞMALAR VE KANUN VE YÖNETMELİKLER GEREĞİ OLDUĞU HALDE ; BUNLARA HAİZ OLMAYANLARDAN BU YAZILIM PROGRAMI HANGİ GARATİLER ALTINDA BU YAZILIM PROGRAMINI ALMIŞLARDIR ?
SEÇSİS SİSTEMİNİ İnceleyecek Uzman Bilirkişilerin Bu Konuyu Etraflı Araştırıp Belgelerini İlgili Kurumlardan Alıp Almadıklarının Müracaat Etmişler mi?
Ve Hangi Tarihte Müracaat Etmişler Ve Hangi Tarihte Almışlardır?
Almış Oldukları Sertifika Veya Yazılım Yazma Veya Ek Yama Yazılım Yapma Yetkisini Hangi Merciden Hangi Sertifika İle hangi tarihte hangi belge ile Alıp Yapmışlardır?
Bunların Adalet Bakanlığından Önce Yüksek Seçim Kurulunun Dosyalarında Bu İki Tane Garanti Sertifikasyonların Birer Noter Tasdikli Suretleri Olması Gerekir Bunların Resmen Elden Belge İle İstenmesini Ve Bilirkişilere Teslim Edilmesin Ara Karar Altına Alınmasını Talep Etmekteyiz.
ZİRA: aşağıdaki ileri sürdüğümüz hususlarında bilirkişilerin bir daha değerlendirerek sistemi incelemelerini hayati derecede önemli bulmakta olduğumuzdan bu huşlarında etraflı araştırılmasını ve mahkemeye hakikati yansıtır şeklinde bir raporu sunmalarını istemek zorunda kalmışızdır.
SEÇİM HİLELERİNE KARŞI BİLİNÇLENDİRME ………….
OYUNA GELMEYİN VE OYUNA GELMEYELİM
Ömer Can Şirikçi: AKP, Anayasa Mahkemesi, CHP, DEHAP, İçişleri Bakanlığı, Klavuz, MERNİS, MHP, MİLLETVEKİLİ GENEL SEÇİM, MİLLETVEKİLİ GENEL SEÇİMLERİ, Milletvekili Seçimi Kanunu, Ömer Lütfi TAŞCIOĞLU, Özgür Siyaset Derneği, Seçim, Seçim Hileleri, Seçim Hilelerine Karşı Bilinçlendirme Kılavuzu, Seçmen, SEÇSİS, TBMM, UYAP, YSKMakale, YayınlarComments Offon Özgür Siyaset Derneği Seçim Hilelerine Karşı Bilinçlendirme
SEÇİM SİSTEMİMİZ, SEÇİM ŞAİBELERİ ve ÖNERİLER Ömer Lütfi TAŞCIOĞLU Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Bölümü Doktora Öğrencisi ve Temiz Seçim Platformu Kurucu Üyesi, Emekli Kurmay Albay, Araştırmacı
Kaynak: Türkiye Barolar Birliği Dergisi Ocak-Şubat 2014, Sayı 110 http://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/m2014-110-1346
Sayfa: 14
ÖZETLEYECEK OLURSAK: 2003 ve 2008 yıllarında yapılan kanun değişiklikleri ile seçimlerde yazılım alt yapısı olarak SEÇSİS sistemi uygulamaya konulmuş ve seçmen kayıtlarının tutulmasında İçişleri Bakanlığınca yürütülen MERNİS, seçim sonuçlarının aktarılmasında ise Adalet Bakanlığı’nca yürütülen UYAP projesi kullanılmaya başlanmış, BÖYLECE ANAYASAYA GÖRE BAĞIMSIZ YARGI HAKİMİYETİ OLAN YSK TARAFINDAN YÜRÜTÜLMESİ GEREKEN SEÇİM SİSTEMİ ANAYASAYA AYKIRI OLARAK BAĞIMSIZ YARGIDAN ALINARAK İDAREYE DEVREDİLMİŞ OLARAK YAPILMAKLA 2003 YILINDAN BUGÜNE KADAR YAPILAN BÜTÜN MAHALLİ, VE GENEL SEÇİMLER ANAYASAYA AYKIRI OLARAK YAPILMIŞ OLMAKTADIR. MUTLAK BUTLANLA BATIL VE BAĞIMSIZ YARGI TARAFINDAN TAM DENETLENEMEYEN;
ANAYASAYI İHLAL SUÇLARINI İŞLEYEREK VE İŞLENEREK GERÇEKLEŞMİŞ OLDUĞUNDAN HUKUKEN VE KANUNEN MUTLAK BUTLANLA BATIL VE GEÇERSİZ SEÇİM NETİCELERİDİR.
ŞÖYLEKİ :
Bu çalışmalarımızda evvela ,seçim sistemleri hakkındaki genel değerlendirmeyi yapacağız. Daha sonra, MERNİS, UYAP ve SEÇSİS projeleriyle seçimlerin yürütülmesinde ortaya çıkan aksaklıklar ve bunların sonucu olarak referandum ve seçimler yoluyla halkın gerçek iradesinin sandığa tam olarak yansımamasının sonuçları mukayeseli olarak incelemelerimiz ortaya koyduktan sonra ve sonuç bölümünde bu tür aksaklıkların ortadan kaldırılması için alınabilecek tedbirleri ortaya koymaya çalışacağız.
Sayfa: 14
Seçim konusunda Türk ve yabancı birçok bilim adamının çalışmaları mevcuttur. Ancak bunlar daha ziyade seçim usulleri, seçimlerde kullanılan farklı yöntemlerin halk iradesini yansıtma oranları, temsilde adaleti sağlamak için alınabilecek yöntemler gibi konuları içermektedir.
Oysa Türkiye’deki sorun seçim sistemlerinden ziyade devletin resmi kurumlarının açıkladığı nüfus ve seçmen verilerine ait bilgiler arasındaki büyük farklılıklar, seçmen kayıtlarının tutulmasında ve seçimlerin uygulanmasında karşılaşılan sorunlar ve seçim hileleri ile ilgilidir ki, bu alandaki bilgilerin çoğu seçmen verilerine ve seçimlerde bizzat tanık olunan olaylara dayanmaktadır. Bu nedenle geçmişten günümüze kadar kullanılan seçim sistemleri ile ilgili bilgiler özet olarak ele alınmış, konunun asıl can alıcı noktası olan ve günümüzde meclisin yapısını dolayısıyla ülkemizin kaderini etkileyen seçmen verileri ve seçim hileleri ile ilgili bilgilere ise daha geniş şekilde yer verilmiştir.
SEÇİM SİSTEMLERİNİN ÖNEMİ VE SEÇİM UYGULAMALARI
SEÇİM SİSTEMİ seçimlerden sonra seçime katılan parti ve bireylerin seçim sonuçlarının semeresini almasını, başka bir deyişle alınan oyların Parlamentoda sandalyeye dönüşmesini sağlayan en önemli yöntemdir.[1]
SEÇİM SİSTEMİNİN BELİRLENMESİ, AYNI ZAMANDA ANAYASA YA DA KANUN KOYUCUNUN ÖNÜNDEKİ EN ÖNEMLİ SİYASAL TERCİHLERDEN BİRİNİ DE OLUŞTURMAKTADIR. Çünkü seçim sistemi, başta siyasal partilerin sayısı olmak üzere, siyasal sistemin birçok unsurunu derinden etkilemektedir.[2]
Seçim sisteminin hem oy verenlerin tercihlerini yansıtan, hem de istikrarlı bir hükümet oluşturan bir meclisin oluşumunu sağlayabilmesi yıllar geçtikçe daha da önem kazanmaktadır.[3]
BU AÇIDAN BAKILDIĞINDA SEÇİMLERİN ÜLKELERİN KADERİNİ DOĞRUDAN ETKİLEDİĞİNİ SÖYLEYEBİLİRİZ.
——–Türkiye’de kullanılan seçim sistemleri çoğunlukla seçim konusundaki deneyimleri daha fazla olan ülkelerin sistemlerinden alınmış ve zaman zaman bu sistemler kendi bünyemize uyarlanarak kullanılmıştır.
::::::::Osmanlı Devleti’nde II. Meşrutiyet ile başlayan seçim sürecine ilişkin ilk kanun 2 Ağustos 1908 tarihli Milletvekili Seçimi Geçici Kanunu’dur.
:::::::: CUMHURİYET’İN KURULUŞUNU TAKİBEN MİLLETVEKİLİ SEÇİMİ ESASLARI 1924 ANAYASASI İLE BELİRLENMİŞTİR. CUMHURİYETİMİZİN KURULUŞUNDA SEÇİM BAŞLI BAŞINA ANAYASA TEMİNATI ALTINDA ANAYASAL BİR HAKTIR.
Sayfa: 15
Daha sonra 14 Aralık 1942 tarih ve 4320 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu çıkarılmış ve çok partili sisteme Geçilmiştir.
_::_::Bu geçişe paralel olarak 5 Haziran 1946 tarih ve 4918 sayılı seçim kanunu, müteakiben, 16 Şubat 1950 tarih ve 5545 sayılı seçim kanunları çıkarılmıştır.
Türkiye’de 1950-1960 dönemi arasında gerçekleştirilen üç seçimde de liste usulü çoğunluk sistemi uygulanmıştır.
Bu sistemde, bir seçim çevresinde birden çok milletvekili seçilmekte ve siyasi partiler, seçilecek milletvekili kadar aday belirleyerek listelerini oluşturmaktadırlar.
Çoğunluk kuralı uygulandığından bir çevrede en çok oy alan parti, o seçim çevresindeki temsilciliklerin tümünü kazanmaktadır. Bu sistem, temsilde adaleti sağlamadığı gerekçesiyle artan tepkiler üzerine kaldırılmıştır.[4]
1950 seçimlerinde Demokrat Parti oyların yüzde 53.4’ ü ile TBMM üyeliklerinin yüzde 83.6’sını kazandığı halde, Cumhuriyet Halk Partisi oyların yüzde 39,8’i ile milletvekilliklerinin ancak yüzde 14,4’ ünü elde edebilmiştir.
1954 ve 1957 seçimleri de benzer sonuçlar vermiştir. Bu aşırı orantısızlık 1950’1i yıllarda demokrasinin kesintiye uğramasında önemli bir etken olarak kabul edilmiştir.
=::::::26 Nisan 1961 tarih ve 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkındaki Kanun çıkarılmıştır. Dolayısıyla, 1961 Anayasasını ve seçim kanunlarını hazırlayan Kurucu Meclis, Millet Meclisi seçimleri için seçim çevresi barajı d’Hondt sistemini[5], Cumhuriyet Senatosu seçimleri için de çok isimli basit çoğunluk sistemini kabul etmiştir.
1964 yılında yapılan değişiklikle, her iki Meclis seçimlerinde de d’Hondt usulünün uygulanması kararlaştırılmıştır.
==;;;;;;;1965 YILINDA SEÇİM KANUNU BİR KERE DAHA DEĞİŞTİRİLEREK, HER İKİ MECLİS İÇİN MİLLİ BAKİYE (ULUSAL ARTIK) SİSTEMİ KABUL EDİLMİŞTİR.[6]
Bu kapsamda kontenjan uygulamaları yapılmış, ülke seçim bölgelerine bölünmüş, bölge ve / veya ülke geneli bazında baraj düzenlemeleri getirilmiştir. Bazı seçimlerde ise bunların tümü bir arada uygulanmıştır.[7]
1961-1980 döneminde Nispi Temsil Sistemi’nin uygulamasıyla birlikte, parlamentoda temsil edilen partilerin sayısında bir artış meydana gelmiştir. Millet Meclisinde, 1961 seçimlerinde 4, 1965 seçimlerinde 6, 1969 seçimlerinde 8, 1973 seçimlerinde 7, 1977 seçimlerinde 6 parti temsil edilmiştir. %10 barajının uygulandığı mevcut seçim sisteminin ise küçük partilerin parlamentoda temsilini engellediği açıktır. Nitekim 1983 ve 1987 seçimlerinde ancak üçer parti parlamentoya girebilmiştir. Buna karşılık 1991 seçimlerinde beş partinin parlamentoda temsil sağladığı görülmektedir.
[8] 1987 VE 1991 SEÇİMLERİNDE HEM ÜLKE VE BÖLGE (SEÇİM ÇEVRESİ) BARAJI, HEM DE KONTENJAN UYGULAMASI KULLANILMIŞTIR.
;;;;;1995 ve 1999’dan sonra da uygulamaya devam edilen %10 ülke barajlı D’HONDT SİSTEMİ özellikle 2002 seçiminde ciddi dengesizlikler yaratmış, iki parti dışındaki partilerin ve % 45 civarında oyun temsil edilememesine yol açmıştır.[9]
Seçim sistemleri tercihinde dikkate alınması gereken en önemli husus halkın tüm kesimlerinin temsil edildiği dolayısıyla sesini duyurabildiği bir parlamento yapısının oluşmasına imkân sağlanmasıdır.
Bu yapılmadığı takdirde tek başına iktidara gelen bir parti diğer partilerin görüşlerini alma ihtiyacı bile duymayan bir eğilim içine girebilir ki bu tür bir yönetimi bir tür diktatörlük olarak adlandırmak da mümkündür.[10]
2002 MİLLETVEKİLİ GENEL SEÇİMLERİ
Türkiye üzerinde hedefi olan ülkelerin ABD VE AVRUPA ÜLKELERİNİN özellikle Atatürk’ün ölümünden sonraki süreçte kendi çıkarlarına hizmet edebilecek liderleri Türkiye’de iktidara getirmek için çaba harcadıkları gerçeği o dönemde çeşitli etkenlerle algılanamamışsa da, günümüzde artık halkın büyük bir kısmı tarafından bilinmektedir.
Sayfa: 16
2002 yılı milletvekili genel seçimlerinde kesinleşmiş hapis cezası olduğu için AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan Anayasa’nın 76. maddesine göre milletvekili adayı olamamış, Erdoğan’ın önünün açılması için CHP GENEL BAŞKANI DENİZ BAYKAL’IN DA OLURU ALINARAK ilgili Anayasa maddesinin KANUNLARA VE ANAYASAYA AYKIRI OLARAK DEĞİŞTİRİLMESİ SONUCU ERDOĞAN ( YASAKLI ) OLMAKTAN KURTARILMIŞTIR.
Daha sonra Yüksek Seçim Kurulu(YSK), bir köydeki birkaç yüz oyun kaybı nedeni ile Siirt seçimlerini iptal etmiş ve Siirt milletvekili olanların milletvekillikleri düşmüştür.! Siirt’ten birinci sırada seçilmiş olan milletvekilinin yeniden yapılacak seçimlere girmeyeceğini YSK’ya bildirmesini müteakip ANAYASAYA VE MEVCUT KANUNLARA GÖRE 2002 seçimlerinde AKP’nin ikinci sıradaki adayının birinci sıraya yükseltilmesi gerekirken ve dışarıdan yeni bir aday atanması da mümkün değilken, ERDOĞAN SİİRT’TEN ADAY YAPILMIŞ VE KANUNA VE ANAYASAYA AYKIRI OLAN BU İŞLEM YSK TARAFINDAN KANUN VE ANAYASAYA AYKIRI OLARAK ONAYLANARAK ERDOĞAN TBMM’NE MİLLETVEKİLİ OLARAK SOKULMUŞTUR.[11]
BU KANUNSUZ VE MUTLAK BUTLANLA VE YOKLUKLA MALÜL BİR SEÇİM SONUCU OLARAK İLAN EDİLMİŞTİR.
Benzer şekilde Anayasa Mahkemesi’nce kapatılan HADEP’in yerine kurulan DEHAP’ın yöneticileri seçim evrakında sahtecilik suçundan hüküm giydiğinden DEHAP’ın aldığı oyların geçersiz kalması ve seçimlerin yenilenmesi gerekirken, baraj altında kalan diğer partilerin bu konudaki müracaatları YSK tarafından reddedilmiş ve böylece DEHAP’a ve 2002 seçimlerine YSK eliyle meşruiyet kazandırılmıştır.[12]
CUMHURİYET TARİHİNİN EN ADALETSİZ SEÇİMİ 2002’DİR.
Seçimde % 1’in üzerinde oy almış olmasına karşın 9 parti mecliste temsil edilememiştir. (Bu suretle halkın %16 oyu temsilcisiz bırakılmıştır.)
BU ANLAMDA BARAJ UYGULAMASI EN FAZLA % 9,54 OY ALMIŞ OLAN(3 milyon 125.000 oy mecliste temsil edilemeyerek ) DYP’Yİ ETKİLEMİŞTİR. Yüzde yarım oyu sayılmayarak 59 milletvekili TBMM ne sokulmamış. Temsil edilemeyen partinin ve oy oranının en fazla olduğu 2002 seçimlerinde % 1’lik oy 327.530 seçmene (41.407.027 kayıtlı seçmen x % 79,1 katılım oranı x % 1) karşılık gelmektedir. Meclise giremeyen DYP’ye verilen yaklaşık 3 milyon 125 bin oy söz konusu partide temsil edilmezken, toplam 14.846.935 (% 45,33) oy parlamento dışında kalmıştır. Bu seçimlerden sonra birçok siyasi parti adeta siyasetten silinmiş[13] ve meclise sadece AKP ve CHP girebilmiştir.
====2002 SEÇİMLERİNİN TÜRK SİYASİ HAYATINA NASIL YANSIDIĞINA BİRAZ DİKKAT EDİLDİĞİNDE!…
::: ÇOK PARTİLİ SİSTEME GEÇTİĞİMİZ 1946 YILINDAN BERİ HER SEÇİMDE YA İKTİDAR, YA DA MUHALEFET OLARAK TBMM’DE TEMSİL EDİLEN MERKEZ SAĞIN BİRDEN BİRE TBMM DIŞINDA KALARAK, YERİNE AKP’NİN KONUMLANDIĞI GÖRÜLMEKTEDİR.
Bu durum, araştırmalarımızın devamında ele alınan seçim hileleri ve özellikle elektronik seçim hileleri ile birleştirildiğinde, Türkiye’de iktidara istenen partinin taşınabilmesi için Merkez sağın planlı bir şekilde meclis dışında bırakıldığı konusundaki şüphelere ağırlık kazandırmaktadır.
YÜKSEK SEÇİM KURULU (YSK ) VE SEÇİMLERDEKİ ROLÜ YSK ilk kez 1961 Anayasası ile teşkil edilmiştir. 1982 Anayasası’nda da muhafaza edilen YSK, “Cumhuriyetin Temel Organları” bölümünde ve “Seçimlerin Genel Yönetimi ve Denetimi” başlığı altında yer almıştır. 1982 ANAYASASI’NIN 79. MADDESİNDE;
“SEÇİMLER YARGI ORGANLARININ GENEL YÖNETİM VE DENETİMİ ALTINDA YAPILIR. SEÇİMLERİN BAŞLAMASINDAN BİTİMİNE KADAR, SEÇİMİN DÜZEN İÇİNDE YÖNETİMİ VE DÜRÜSTLÜĞÜ İLE İLGİLİ BÜTÜN İŞLEMLERİ YAPMA VE YAPTIRMA,
Sayfa: 17
SEÇİM SÜRESİNCE VE SEÇİMDEN SONRA SEÇİM KONULARIYLA İLGİLİ BÜTÜN YOLSUZLUKLARI, ŞİKÂYET VE İTİRAZLARI İNCELEME VE KESİN KARARA BAĞLAMA VE TBMM ÜYELERİNİN SEÇİM TUTANAKLARINI KABUL ETME GÖREVİ YSK’NINDIR.
YSK ve diğer seçim kurullarının görev ve yetkileri kanunla düzenlenir.
YSK, YEDİ ASİL VE DÖRT YEDEK ÜYEDEN KURULUDUR.
— Üyelerin Altısı Yargıtay Genel kurullarınca
— Beşi Danıştay genel kurullarınca
— Kendi üyeleri arasından üye tamsayılarının salt çoğunluğunun gizli oyu ile seçilir.
——-“Bu üyeler salt çoğunluk ve gizli oyla aralarından bir Başkan ve bir Başkanvekili seçerler” hükmü yer almıştır.
MERNİS, UYAP VE SEÇSİS
Kısa adı MERNİS olan “Merkezi Nüfus İdaresi Sistemi” kapsamında Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm vatandaşlarına sayısal kimlik numarası verilerek nüfus kayıtları veri tabanı oluşturulmuştur. Ancak MERNİS projesi İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’ne (NVİGM) bağlı bir sistemdir. Yani idareye bağlı bir birim tarafından yürütülmektedir. Projenin başlatıldığı 1960’lı yıllardan bu yana sistem veri tabanına girilen ölü ve sağ kişi sayısı 120 milyonu geçmiş durumdadır. Buna göre Türkiye’nin nüfusu 75 milyon, kayıtlı kişi sayısı ise 120 milyondur.[14]
MERNİS sisteminde adres göstermek kaydıyla inşaat halindeki evlere bile seçmen kaydı yapmak mümkündür. Nitekim farklı illerde yaşayan bazı vatandaşlar, kendileri ve aile fertleri ile hiçbir ilgisi bulunmayan ve hiç tanımadıkları kişilerin kendi evleri adres gösterilmek suretiyle seçmen kaydedildiklerini bildirerek İlçe Seçim Kurulu vasıtasıyla YSK’ ya başvuruda bulunmuştur.
MERSİN’in Erdemli İlçesi’ne bağlı Ayaş Beldesi’nde, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi verilerine göre nüfusun 4224, seçmen sayısı ise 2693 olarak gözükmekte olduğunu tespit eden Ayaş Beldesi Merkez Mahallesi’nde oturan 100 kişi, muhtarlıklarda asılan listelerde hayali isimler olduğu ve kendi evlerinde tanımadığı kişilerin oturduğunun gözüktüğü iddiasıyla İlçe Seçim Kurulu’na itirazda bulunmuştur.
22 Temmuz seçimlerinde mahallesinde 145 seçmenin bulunduğunu hatırlatan Çanakçı Mahalle Muhtarı Hasan Okur, “mahallede askıya çıkan listede 210 seçmen gösterildiğini, listeyi tek tek inceleyerek 55 yabancı isim saptadığını ve bu isimleri tanıyan da bilen de çıkmadığını, bu nedenle Erdemli İlçe Seçim Kurulu’na itiraz ettiğini ve diğer mahallelerde de hayali seçmenlerin bulunduğunu iddia etmiştir.[15]
Ayaş Beldesi’nin Merdivenlikuyu Mahallesi’nde oturan Ahmet Dölek ise seçmen listesini incelediğinde kendi evinde tanımadığı 8 kişinin daha oturduğunun görüldüğünü belirterek bu seçmenlerle ilgili itirazda bulunduğunu bildirmiş, Yemişkumu Mahallesi’nde oturan Kemal Kabar ise, “Listeleri incelediğimde kendi ev adresinde oturan 2 kişi daha saptadığını, bu kişileri tanımadığını, beldeye yabancı kişilerin kayıtlarının yapılmaması ve yapılanların ise yetkililer tarafından silinmesini istediğini belirtmiştir.[16]
İstanbul Beylikdüzü’nde ise CHP İlçe Başkanı Güzel Yücel Aslıoğlu, CHP adayı Vecdet Öz’ün az bir farkla seçimi kaybetmesinin ve AKP adayı Yusuf Uzun’un 942 oy farkla belediye başkanlığını kazanmasının ardından kendisine ulaşan ihbarlar üzerine Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’na seçimlere hile karıştırıldığı iddiasıyla suç duyurusunda bulunmuştur. Aslıoğlu, şikayet dilekçesinde, “Otel konaklama listesinden de anlaşılacağı gibi 390 kişi ilçe dışından bölgemize dönemin belediye başkanı eski AKP’li, bağımsız aday Vehbi Orakçı tarafından getirilmiş, seçim sabahı 07.30’da otelden çıkış yapan bu kişiler görevli oldukları sandıklara dağıtılmıştır. Kayıtlı olmadıkları için Beylikdüzü’nde oy kullanamayacak olan bu kişiler eski başkanın yandaşı olması dolayısıyla sandık kurullarında görevli gösterilmiş ve oy kullanmaları sağlanmıştır” iddiasında bulunmuş, ayrıca “Büyükçekmece İlçe Seçim Kurulu Başkanı İbrahim Doğan’ın da maddi menfaat beklentisinde olduğunu, şikayetlerini dikkate almadığını, oylarının kasıtlı olarak geçersiz sayıldığını, sahte oy pusulalarının ele geçirildiğini” öne sürmüştür. 15 ay süren soruşturmanın ardından 23 Haziran’da iddianameyi tamamlayan savcılık; seçimlerde bazı usulsüzlükler yapıldığını belirterek,
Sayfa: 18
İlçe Seçim Kurulu Başkanı İbrahim Doğan hakkında “görevi kötüye kullanmak” suçundan dava açmış, Polis tarafından kaybolduğu ve imha edildiği iddia edilen oy pusulalarıyla ilgili olarak da 29.03.2009 tarihinde tutanak tutulduğuna yer verilen iddianamede, “Sandık kurullarında belirtilen kişilerden sadece 3 tanesinin Beylikdüzü ilçesi seçim listesinde kayıtlı olduğu tespit olunmuştur” ifadesi yer almış ve 387 sandık bulunan Beylikdüzü’nde sadece sandık görevlisi olarak 384 kişinin başka yerden gelerek oy kullandığı tespit edilmiştir.[17]
Basına yansıyan bu örneklerin benzerlerinin Türkiye’nin başka yerlerinde de meydana geldiğini ve aynı adrese birden fazla aile yazıldığını da düşündüğümüzde iktidarın elindeki MERNİS’in seçim hileleri için önemli bir araç olarak kullanılabileceği ortaya çıkmaktadır.
KISA ADI UYAP OLAN “ULUSAL YARGI AĞI PROJESİ”,
SİSTEMİN BİR DİĞER AYAĞINI TEŞKİL ETMEKTEDİR.
ESASEN YARGI FAALİYETLERİNİN TEK BİR MERKEZDE TOPLANARAK KONTROL EDİLMESİ AMACIYLA HAZIRLANAN UYAP SİSTEMİNİN SEÇİM SONUÇLARININ İŞLENMESİNDE KULLANILMAYA BAŞLANMASIYLA (AKP iktidara geldikten sonra 25 Nisan 2003 tarihinde “Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkındaki Kanuna Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkındaki Kanun Tasarısını” TBMM’ne göndermiş[18] ve tasarı kabul edilerek SEÇSİS (Bilgisayar Destekli Merkezi Seçmen Kütüğü Sistemi) uygulamaya konulmuştur) YSK’ YA AİT OLAN BU GÖREV VE YETKİ DE ANAYASA’YA AYKIRI OLARAK İDAREYE DEVREDİLMİŞ OLMAKTA, BAŞKA BİR DEYİŞLE SEÇİM SONUÇLARI İLE İLGİLİ TÜM BİLGİLERE ADALET BAKANLIĞI’NCA DOLAYISIYLA HÜKÜMET TARAFINDAN ERİŞİLEBİLMEKTE VE MÜDAHALE EDİLEBİLMEKTE OLDUĞUNDAN UYAP SİSTEMİNİN SEÇİM SONUÇLARININ İŞLENMESİNDE KULLANILMAYA BAŞLANDIĞI 2003 TARİHTEN BU GÜNE KADAR YAPILAN SEÇİMLER ANAYASAYA AYKIRI YAPILDIĞINDAN MUTLAK BUTLANLA VE YOKLUKLA MALÜLDÜR.
—-BU SUÇU, UYAP SİSTEMİNE BAĞLAMAYA KARAR VERİLDİĞİ TARİHTEN BU GÜNE KADAR Kİ BÜTÜN HÜKÜMET BAŞKAN VE BAKANLAR KURULUNUN VE BAŞBAKANLARIN, ANAYASAYI İHLAL SUÇU İŞLEMİŞ OLDUKLARI AÇIKÇA KESİNDİR.
AKP iktidara geldikten sonra 25 Nisan 2003 tarihinde “Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkındaki Kanuna Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkındaki Kanun Tasarısı”nı TBMM’ne göndermiş[18] ve tasarı kabul edilerek SEÇSİS (Bilgisayar Destekli Merkezi Seçmen Kütüğü Sistemi) uygulamaya konulmuştur. Yazılım Alt Yapısı Olarak Seçsis’e Geçişe Paralele Olarak Seçmen Kayıtlarının Tutulmasında İçişleri Bakanlığı Kontrolündeki Mernis, Seçim Sonuçlarının Aktarılmasında ise HÜKÜMETE BAĞLI ADALET BAKANLIĞI KONTROLÜNDEKİ UYAP PROJESİ KULLANILMAYA BAŞLANMIŞ, Böylece Anayasanın 79. Maddesinde Belirtilen; “Seçimler Yargı Organlarının Genel Yönetim Ve Denetimi Altında Yapılır” Hükmüne Göre Yargı (YSK) Tarafından Yürütülmesi Gereken Seçimler, YSK’ nın ANAYASAYA AYKIRI Kendi Rızasıyla, Ya Da Göz Yummasıyla YSK’dan Alınarak Dolaylı Olarak Hükümetin Eline Teslim Edilerek MUTLAK BUTLANLA MALÜL YOK HÜKMÜNDE SEÇİM NETİCELERİ OLUŞMUŞTUR.
YSK’nın teşkil edildiği 1961 yılından itibaren yapılan tüm mahalli ve genel seçimler YSK yetki ve sorumluluğunda icra edildiği halde YSK’nın seçmen kayıtlarının tutulması, seçimlerin icrası ve seçim sonuçlarının işlenmesi ve değerlendirilmesi yetkisinin YSK’dan alınarak dolaylı yoldan hükümete
Sayfa: 19
(idareye) devredilmesi Türk siyasi tarihinde bir ilktir ve kuvvetler ayrılığı ilkesine tamamen aykırı olduğundan;
ANAYASAYA AYKIRI MUTLAK BUTLANLA VE YOKLUKLA MALÜL SEÇİM SONUÇLARIYLA ÜLKEMİZ-DEVLETİMİZ VE MİLLETİMİZ İDARE EDİLMEKTEDİR.
BU SURETLE HÜKÜMET YÜRÜTMENİN YANI SIRA YARGININ İKTİDARLARI BELİRLEYEN SEÇİMLERİ KONTROL ETME YETKİSİNE DE SAHİP OLAN EN ÖNEMLİ BÖLÜMÜNÜ DE ELE GEÇİRMİŞ OLMAKTADIR.
12 Eylül referandumuyla yüksek yargı organlarının yapısını değiştirerek yeni İhdas edilen kadrolara atanacakları belirleme imkânini da elde ettiği dikkate alındığında bu son uygulama İle yüksek yargı organlarının neredeyse tamamının hükümetin denetimine girdiğini söylemek abartılı bİr değerlendirme olmayacaktır.
BUGÜN ADETA TÜRKİYE’DE ANAYASA’YA AYKIRI OLARAK YARGI BAĞIMSIZLIĞI VE KURUM VE KADROLARI, ANAYASAYA AYKIRI TEŞEKKÜL ETMİŞ, MUTLAK BUTLANLA VE YOKLUKLA MALÜL OLARAK TEŞEKKÜL ETTİRİLEN HÜKÜMETLERİN -BAŞBAKANLARIN VE REİSİCUMHURLARIN ELİNDE BUGÜN ADALET VE YARGI BAĞIMSIZLIĞI VE ONUN YARGI TEŞKİLATI MENSUPLARI ADETA BOĞULARAK İDAM EDİLMEKTE OLDUĞU HAKİKATİN TA KENDİSİDİR.
SEÇSİS İLE İLGİLİ ÇALIŞMALAR
SEÇSİS sistemiyle ilgili çalışmalara 1986 yılında Hacettepe Üniversitesinde başlanmış, 1987 yılında Sistem Çözümleme ve Tasarım Raporu hazırlanmıştır.
— Seçmen Kütüğü Genel Müdürlüğüne 45 uçlu veri giriş sistemi alınmıştır. 1988 yılında ilk pilot uygulama olarak Ankara’nın Çankaya, Bala, Şereflikoçhisar ilçelerinde seçmen yazımı yapılmıştır.
1989 yılında, aynı Üniversite tarafından hazırlanan SEÇSİS Projesi Olurluluk Raporu Yüksek Seçim Kurulu’nca kabul edilmiş ve 2004 yılına değin kullanılan “çevrim-dışı” (off-line) SEÇSİS Sisteminin geliştirilmesi kabul edilmiştir.
Bu sistemde, ilçelerden posta yoluyla gelen seçmen yeni kayıt, değişiklik-düzeltme gibi formlardaki bilgilerin Merkezi Seçmen Kütüğüne işlenmesi, bu kütükten yararlanılarak, Merkezde (Ankara’da) seçimlerde kullanılmak üzere, sandık seçmen listeleri, seçmen bilgi kâğıtları ve diğer listelerin dökülmesi ve nakil araçlarıyla ilçelere ulaştırılması öngörülmüştür.
—-1990 yılında 7, 1991’de 4 il seçmen bilgileri Merkezi Seçmen Kütüğüne katılmıştır.
1992 YILINDA T.C. ADALET BAKANLIĞI TARAFINDAN YÜKSEK SEÇİM KURULUNA Tavsiye Edilerek UYAP PROGRAMINA ADAPTE EDİLEN;
SUN MİCROSYSTEMS-KOÇ GRUBU TARAFINDAN AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’NDEN GETİRTİLEN
Sayfa: 20
A-)ULUSLAR ARASI ZEMİNDE GARANTİLİ PROGRAM YAZMA YETKİSİ OLMAYAN ;
B-)AMERİKAN MAHKEMELERİNCE ŞİRKET YETKİLİLERİ MAHKUMİYETE UĞRAMIŞ BİR ŞİRKETİN
C-) ULUSLAR ARASI İLETİŞİM YASALARINA AYKIRI ÇALIŞAN ;
D-) İÇİNE SON ANDA SİSTEMİN BİR TUŞUNA BASILARAK DIŞARIDAN MÜDAHALE EDİLEREK BİR BİLGİSAYAR YAZILIM PROGRAMINI
E-)—YİNE 1992 YILINDAN SONRA KANUNLARA AYKIRI OLARAK BİR HÜKÜMET BAKANININ KARARIYLA;
ULUSLARARASI KANUNLARA VE ULUSAL KANUNLARA GÖRE ALMASI GEREKEN CMMII SERTİFİKASYONU’NA SAHİP BİLE OLMAYAN HAVELSAN ın YETKİSİZ VE BELGESİZ KADROLARININ ÇEŞİTLİ PERSONELİ TARAFINDAN ULUSLARA ARASI ANLAŞMALARA-KANUNLARA VE YÖNETMELİKLERE AYKIRI OLARAK TÜRKİYE SİSTEMİNE UYARLANMIŞ OLAN HAVELSAN’IN CMMII SERTİFİKASYONU İLE 2012 YILINDA ULUSLAR ARASI ZEMİNDE MÜSTAKİL PROGRAM DEĞİL EKLEME YAZILIM PROGRAM YAZABİLMEK İÇİN ALINMIŞ.
ANCAK BU TARİHTEN SONRA EKLEME PROGRAM YAZMAYA HAK KAZANMIŞ ; FAKAT YİNE DE:
BUNDAN EVVEL TARİHTE BU SERTİFİKA OLMADAN HAVELSAN UZMAN PERSONELİ TARAFINDAN TÜRKİYE SİSTEMİNE UYARLANMIŞ OLAN KANUNSUZ VE USULLERE AYKIRI KAÇAK PROGRAM YAZARAK 2012 YILINDAN ÖNCE UYAP PROGRAMINA ADAPTE ETME PROGRAMI DAHİ YAZMA YETKİSİ OLMAYAN HAVELSAN TARAFINDAN 14 yıl garantisiz ve sertifikasız yapılan çalışmalar ile DEMOKRASİNİN VAZGEÇİLMEZ UNSURU OLAN MİLLETİN OY KULLANMA İRADESİNİN NETİCELERİNDE OY KAYDIRMALARI VE OLMAYAN OYLARI VAR GÖSTEREREK VEYA BAŞKA PARTİLERE VERİLMİŞ OLAN OYLARI DÜŞÜK GÖSTEREREK ADETA DEMOKRATİK SİSTEMİN ASLİ UNSURU OLAN OYLAR ÜZERİNDE, MADDİ HAKİKATE AYKIRI SUÇ TEŞKİL EDEN EYLEMLERLE SEÇİM SONUÇLARINDA SEÇMEN İRADESİYLE OYNANMIŞ OLAN 110 UÇLU UNISYS A16 BİLGİSAYAR SİSTEMİ SATIN ALINMIŞ VE GELİŞTİRİLEN “ÇEVRİMDIŞI SEÇSİS UYGULAMA YAZILIMI” KULLANILMAYA BAŞLANMIŞTIR.
1996 yılında 5, 1997’de 3, 1999’da 2, 2000’de 8, 2002’de 2, 2003’de 1 ve 2004’de de 2 ilde seçmen bilgilerinin Merkezi Seçmen Kütüğüne girişine devam edilmiş ve toplam 35 (otuz beş) ilimize bağlı 421 İlçedeki yaklaşık 26 milyon seçmene ilişkin bilgilere göre Ankara’ da hazırlanan listeler kamyonlarla ilçelere gönderilerek 28.03.2004 tarihinde yapılan Mahalli İdareler Seçimi’nde kullanılmıştır.
2004 YILI MAHALLİ İDARELER SEÇİMİNDEN İTİBAREN TÜM SEÇİMLERDE VE REFERANDUMLARDA KULLANILAN SEÇSİS’DE 81 İL, 957 İLÇE VE MERNİS’E GÖRE BELİRLENEN SEÇMENLERLE İLE İLGİLİ TÜM BİLGİLER, YAPILAN SEÇİMLER, KULLANILAN OYLAR VE SEÇİM SONUÇLARI TEK BİR MERKEZDE TOPLANARAK DÜZENLENİP KONTROL EDİLMEKTEDİR.
Sayfa: 21
SEÇSİS kapsamında ilçe seçim kurullarının yazılım programı ile Seçmen Kütüğü Genel Müdürlüğü’nün tüm ilçelerle bağlantı kurabilmesi için SUN FİRE E 6800 SİSTEMİNİ İÇEREN bilgisayar sistemi satın alınmıştır.[19]
(İŞLETİM SİSTEMLERİ bilgisayardaki yazılım kaynaklarını yürüten, tüm program ve verileri içeren, bilgisayar donanım kaynaklarını yöneten bir yazılımdır. Microsoft Windows, DOS (ilk işletim sistemidir) Linux, Mac OS X, İOS ve Android yaygın olarak kullanılan işletim sistemlerine örnek olarak verilebilir.
Bir bilgisayarın açma tuşuna bastıktan sonra, açılış esnasında işletim sistemi kendini belleğe atarak hafızadan çalışmaya başlar. Açıldıktan sonra ise ekran görüntüsü gelir ve içerisindeki tüm uygulamalar çalışmaya başlamaktadır. İşletim sisteminin giriş – çıkış yönetimi, dosya yönetimi, bellek yönetimi gibi birçok önemli görevi bulunmaktadır. İşletim sistemi, bilgisayar üretildikten sonra yüklenir ve istenildiği zaman tekrar tekrar silinip yüklenebilir. Bu yazılım bilgisayar açılır açılmaz devreye girer ve bu aşamadan sonra bilgisayarınızda yapacağınız bütün işlemleri bu işletim sistemi üzerinden yapmaya devam edersiniz. Bilgisayarlar tek başına iken, yalnızca veri işlemek için ihtiyaç duyulan elektronik parçaları yani anakart, ses ve ekran kartı, hard-disk, faks modem vb.içerisinde barındıran bir donanımdır. Gerek duyulursa bunlara ilave olarak yazıcı ve tarayıcı gibi çevre birimleri de takılabilir. Bilgisayarınız bu haliyle yalnızca bir donanım olmaktan öte geçmeyeceği için bilgisayarı vereceğiniz çeşitli komutlarla yönetip, veri giriş çıkışı sağlamak ve içerideki verileri işlemek için gerekli olan tek şey yani bilgisayarı bilgisayar yapan şey işletim sistemidir. Halen yaygın olarak kullanılmakta olan işletim sistemlerinden Windows işletim sisteminin özellikle ev ve ofislerde bulunan masaüstü bilgisayarlarda kullanıldığını, UNIX işletim sisteminin ise genelde sunucu olarak akademik çevrelerce kullanıldığını görüyoruz. Ağırlıklı olarak masaüstü bilgisayarlarda kullanılan Windows işletim sistemi ile ilgili yapılan çeşitli araştırmalar, Windows işletim sisteminin pazar payının %90 – 98’lerde olduğunu gösteriyor.
İşletim sistemleri, uygulama kodları genel olarak direkt donanımlar tarafından sürdürülmesine rağmen, bellek atama, girdi/çıktı gibi donanımsal fonksiyonlar için gerekli olan uygulama programları ile bilgisayar arasında aracılık yapar. Ayrıca bilgisayarın kütük sistemine de erişim sağlayarak aynı anda çalışan birden fazla program için yeterli sistem kaynağı ayırmak ve birbirleri ile çakışmadan çalışmalarını sağlamak da işletim sisteminin görevleri arasındadır.
İŞLETİM SİSTEMLERİ KOD YAPISINA GÖRE AÇIK VE KAPALI KAYNAK KODLARI OLARAK İKİ KISMA AYRILIR.
A-)AÇIK KAYNAK KODLU İŞLETİM SİSTEMLERİ DIŞARIDAN YAPILABİLECEK HER TÜRLÜ MÜDAHALEYE AÇIK HALDE OLUP her türlü geliştirmeye müsait bir yapısı bulunmaktadır.
B-) KAPALI KAYNAK KODLU İŞLETİM SİSTEMLERİ İSE GELİŞTİRİLEMEZ VE MÜDAHALEYE KAPALIDIRLAR.
GELELİM SEÇSİS SİSTEMİNDEKİ PROGRAMLARA : !….
SEÇSİS kapsamında Türkiye’de merkezi seçmen kütüğünü kuran “SUN MİCROSYSTEMS” PROJESİ; “THE NETWORK İS THE COMPUTER (İLETİŞİM AĞI BİLGİSAYARDIR)” VİZYONU İLE “HERKESİN VE HER CİHAZIN AĞA BAĞLANDIĞI BİR DÜNYAYI” YANİ “KONTROL KULESİNDEKİ TEK BİR EL TARAFINDAN YÖNETİLEBİLEN DÜNYAYI” ÖNGÖRMEKTEDİR.[20] Sun Microsystems; finans, üretim, medya, savunma sanayii, kamu kesimi gibi alanlarda 100’ün üzerinde ülkede faaliyet göstererek, bu ülkeleri ve dünyayı kontrolü altına almakta ve bu sistemler aracılığı ile “Büyük Ağabey” sistem kurduğu ülkelerin
Sayfa: 22
vatandaşlarını gözetlemekte, izlemekte, kontrol etmekte, yönlendirmekte ve denetlemektedir. Gizli servislerin en gizli sistemlerine, en korunaklı bankaların yazılım altyapılarına girip, bilgi ve para aktarımı yapılabildiğine göre, sisteme egemen olan “gizli bir el tarafından” böyle bir şeyin “kullanılan oyların gideceği adres için” yapılabilirliği de göz ardı edilmemelidir. Elektronik aletleri getirip bu sistemi kuranlar, alt yapısını, veri tabanını oluşturanlar ve danışmanlık yapıp düzenleyenler yabancılar olduğuna göre, sisteme hükmetme, verilere sahip olma ve “efendilerinin” istekleri dahilinde sisteme dışarıdan girerek verileri değiştirme olanağına da sahiptir. Sanal iletişimin geçerli olduğu çağımızda, bilgilere ulaşmak için, pencereyi kırarak binalara girmek gerekmemekte, şifreleri kırmak yeterli olmaktadır.[21] Sistemin şifresi elinde bulunan biri tarafından, herhangi bir ülkeden elektronik oy sayımına dışarıdan müdahale edilebilmekte ve istenilen partiye istenilen miktarda oy çıkartılabilmektedir.[22]
SEÇSİS’İN SEÇİMLERDE KULLANILMASI
Türkiye’de ilk kez AKP’nin oyunun yüzde 34’den yüzde 47’ye fırladığı 22 Temmuz 2007 seçimleri, tamamen bilgisayar destekli yapılmıştır. SEÇSİS sisteminde YSK yabancı bir şirketin (Ofer’lerin) sahibi olduğu Telekom alt yapısını kullanmaktadır. YSK merkezinde mevcut kurulu ana bilgisayar, Sun Fire E 6800’dür)[23].
Ayrıca Adalet Bakanlığı’nın UYAP sistemi ile YSK’ nın SEÇSİS sistemi arasında 10 Mbs. hızında “Metro Ethernet” hattı bulunmaktadır. Her terminalde yapılan işlem ve kayıt, SEÇSİS Java tabanlı yazılım tarafından işlenerek sonuçlar ana bilgisayarda toplanmakta ve istenen bilgiler toplu olarak elde edilmektedir. Sandık kurullarında oyların sayılıp sonuçların elle yazıldığı tutanaklar, ilçe seçim kurulundaki bilgisayarda yüklü olan SEÇSİS yazılımı üzerindeki tutanağa geçirilmekte, daha sonra ilçe seçim kurulları tutanak toplamlarını il seçim kurullarına, bu kurullar da SEÇSİS üzerinden YSK’ ya bildirmektedir. Telekom alt yapısı kullanılarak oluşturulmuş olan bu dışa kapalı ağ ortamı (İNTRANET) DIŞ MÜDAHALELERE KARŞI SADECE FİREWALL (GÜVENLİK DUVARI) VE VPN’ NİN SAĞLADIĞI MD5 GÜVENLİK SEVİYESİ İLE KORUNMAYA ÇALIŞILMAKTADIR VE MERKEZİ SİSTEM İLE TERMİNALLER ARASINDA HER HANGİ BİR ÖZEL ŞİFRELEME MEVCUT DEĞİLDİR. SEÇSİS projesinde kullanılan veritabanı (bilgilerin toplandığı yer) yazılımı Java teknolojisi destekli Oracle’dir VE BU YAZILIMIN ÖNEMLİ GÜVENLİK AÇIKLARI MEVCUTTUR. BU NEDENLE FİRMA SÜREKLİ OLARAK GÜNCELLEMELER/GÜVENLİK YAMALARI YAYINLAMAKTADIR.[24]
YSK, SEÇİMLERDE KULLANILAN “BİLGİSAYAR DESTEKLİ MERKEZİ SEÇMEN KÜTÜĞÜ SİSTEMİ” İÇİN, YETKİLİ TEK KURUM OLAN İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ ULUSAL YAZILIM SERTİFİKASYON MERKEZİ’NDEN SERTİFİKA DA ALMAMIŞTIR.[25] YANİ SİSTEMİN GÜVENLİK SERTİFİKASI YOKTUR.
Sayfa: 23
Ülkemizde yapılan seçimlerde il ve ilçe seçim kurullarında kullanılan Windows işletim sistemlerinin Microsoft mamulü en büyük “bilgi çalar” sistemi olduğunu öne sürenlerin sayısı azımsanmayacak kadar çoktur. ALMANYA’DA, ABD TARAFINDAN ASKERİ SIRLARIN BU SİSTEMLE TRANSFER EDİLDİĞİ YILLAR ÖNCE TESPİT EDİLMİŞTİR. WİNDOWS İŞLETİM SİSTEMLERİ VE BU SİSTEM ÜZERİNE KURULU AĞ ORTAMLARI YILLARDIR “HACKER”LER (BİLGİSAYAR SİSTEMİNE İZİNSİZ GİRENLER) TARAFINDAN DELİK DEŞİK EDİLMEKTEDİR[26] VE 5-6 YILDAN BERİ AVRUPA ÜLKELERİ BAŞTA OLMAK ÜZERE BİRÇOK BÜYÜK ÜLKEDE DEVLET KURUMLARINDA KULLANIMI YASAKLANMIŞTIR.
ALMANYA’DA KULLANILAN SEÇİM SİSTEMİ
VE
OY SAYIM YÖNTEMİ
2009 YILINDA ALMANYA FEDERAL SEÇİMLERİNDE OYLARIN BİLGİSAYAR YOLUYLA TOPLANMASI VE SONUÇLARIN BU YOLLA HESAPLANMASI KONUSU KAMUOYU VE PARTİLER TARAFINDAN TARTIŞILMIŞTIR. BİLGİSAYARLI SİSTEMİN OY SAHTECİLİĞİNE YOL AÇACAĞI GÖRÜŞÜNÜN HAKİM OLMASI ÜZERİNE KONU FEDERAL ALMAN ANAYASA MAHKEMESİ’NE İNTİKAL ETTİRİLMİŞTİR. KONUYU İNCELEYEN FEDERAL ALMAN ANAYASA MAHKEMESİ ALMANYA’DA SEÇİMLERDEN SONRA YAPILACAK OY HESAPLARININ BİLGİSAYAR İLE YAPILAMAYACAĞI SONUCUNA VARMIŞ VE KLASİK YÖNTEMLERİN KULLANILMASINA DEVAM EDİLMESİNE KARAR VERMİŞTİR. FEDERAL ALMANYA SEÇİM SİSTEMİNDE MAHALLE VEYA KÖYLERDE SANDIKLARA ATILAN OYLAR ORADA BULUNAN VE TÜM SİYASİ PARTİLERİN TEMSİL EDİLDİĞİ KURULLARCA ORTAK OLARAK SAYILDIKTAN SONRA SAYIM SONUÇLARI İLÇELERE, İLÇELERDEN İLLERE, İLLERDEN EYALETLERE, EYALETLERDEN DE FEDERAL SEÇİM BÜROSU BAŞKANLIĞI’NA GELMEKTEDİR. TÜM BU AŞAMALARDA HER SİYASİ PARTİNİN TEMSİLCİ BULUNDURMA ZORUNLULUĞU VARDIR.[27]
İLÇE, ŞEHİR DÜZEYLERİNDE OYLAR SAYILIRKEN BİLGİSAYAR YARDIMI SADECE İLK VE KESİN OLMAYAN SEÇİM SONUÇLARINI ERKEN YANSITABİLMEK AMACIYLA KULLANILMAKTADIR. ANCAK BU SAYIMLAR SEÇİM SONUÇLARININ KESİN TESPİTİNE YÖNELİK DEĞİLDİR. KESİN SEÇİM SONUCU TESPİTİ İÇİN İLÇE, İL, EYALET VE FEDERAL DÜZEYDE HER PARTİDEN OLUŞAN KURULLAR ELLE SAYIM YAPARAK SONUÇLARI TEK TEK TOPLAMAKTADIR. BİRBİRİNE PARALEL YÜRÜYEN BU ÇOK KONTROLLÜ SAYIM VE SONUÇ SİSTEMİNİN YANI SIRA, BİR DE FEDERAL SEÇİM BÜROSU’NUN SONUÇLARINI KONTROL EDEN VE TÜM SİYASİ PARTİLERDEN OLUŞAN BİR KURUL MEVCUTTUR. FEDERAL SEÇİM BÜROSU SAYIM SONUÇLARINI BU KURULA TESLİM ETTİKTEN SONRA BU KURUL TÜM OY ZİNCİRİNİ YENİ BAŞTAN VE KLASİK SAYIM YÖNTEMİYLE YENİDEN KONTROL ETMEKTEDİR.[28] TÜRKİYE’DE İSE, HER AŞAMADA TÜM SİYASİ PARTİ TEMSİLCİLERİNİN SAYIM VE TOPLAMADA BULUNMA ŞARTI OLMAMASININ YANI SIRA, PARALEL OLARAK YÜRÜYEN BİRDEN FAZLA ZORUNLU KONTROL SİSTEMİ BULUNMAMAKTADIR.
PARDUS-LINUX İŞLETİM SİSTEMİ.
Sayfa: 24
VE SEÇSİS’LE MUKAYESESİ
Linux işletim sistemi 1991 yılında Finlandiyalı üniversite öğrencisi Linus Torvalds tarafından geliştirilen ve bilgisayarlar başta olmak üzere sunucular, mobil telefonlar, iş istasyonları, televizyonlar, oyun konsolları, eğitim simülatörleri, otomobiller ve hatta uçaklar tarafından kullanılan güvenlik sertifikası bulunan bir sistemdir. Dünya üzerinde halen 16 ülkenin resmi ve özel kuruluşlarında kullanılan sistemin Türkiye’ye özgün sürümü TÜBİTAK BİLGEM tarafından 2003 yılında Pardus-Linux adıyla milli yazılım sistemi olarak geliştirilmiştir. Pardus[29]’un ilk ürünü olan Pardus CD 1.0. sürümü 1 Şubat 2005 tarihinde piyasaya sürülmüş olup, bugüne kadar bireysel kullanıcılar için 5 ana, 9 ara sürüm ile, kurumsal kullanıcılar için 2 ana sürüm geliştirilmiştir. Son olarak 2012 yılında sistemin Debian tabanlı yeni bir sürümü piyasaya sürülmüştür. Pardus yazılımı Türkçe’nin dışında Almanca, Azerice, Fransızca, Hollandaca, İngilizce, İspanyolca, İtalyanca, Katalanca, Lehçe, Portekizce, İsveççe, Rusça ve Macarca dillerini de desteklemektedir. Türkiye’de Pardus-Linux sistemini kullanan kurumlar ile Pardus’un desteklediği diller EK-A’da, Linux işletim sistemi kullanan yabancı ülkelere ait bilgiler ise EK-B’de sunulmuştur.
Günümüzde birçok ülke işletim sistemi olarak Linux altında çalışan kendi işletim sistemlerini kullanırken ve Türkiye’nin kendi geliştirdiği milli yazılım olan PARDUS-Linux işletim sistemi mevcutken, seçim yazılımı gibi güvenlik açısından hayati önemi haiz bir alanda güvenlik sertifikası olmayan ve ABD tarafından müdahaleye açık Windows işletim sistemi altında çalışan SEÇSİS siteminin kullanılması düşündürücüdür.
SEÇSİS projesinde omurga ve portal anahtarı, portal güvenlik duvarı, portal saldırı tespit ve korunma sistemi ve portal yük dengeleyicisi olarak “CISCO” güvenlik ürünlerinin kullanıldığı YSK sitesinde bilgi olarak yer almaktadır. CISCO bir ABD firmasıdır. CISCO güvenlik sistemlerinin nasıl “hack”[30] edilebileceğine ve güvenlik açıklarına dair çok sayıda makale ve yazı bulunmaktadır.
ABD Columbia Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Bilgisayar Bilimleri Bölümü’nde doktora öğrencisi Ang Cui ve Cui’nin tez danışmanı Profesör Salvatore Stolfo, Cisco’nun VoIP telefonlarında ciddi güvenlik açıkları tespit ettikleri, yönlendirici (router) ve yazıcılar gibi gömülü sistemlerde çalışacak bir güvenlik yazılımı hazırlarken bu açıklardan bazılarını bulduklarını ve söz konusu açıklar sayesinde Cisco VoIP telefonların rahatlıkla birer dinleme aygıtı olarak kullanılabileceğini ortaya çıkartmıştır.[31]
Bilişim uzmanı Ertan Kurt ise Cisco IOS yazılımı ağ adres çevirme (NAT) özelliğinin sistem protokollerin çevriminde çeşitli servis kullanımı engelleme (DoS) açıklarından etkilendiğini ve birden fazla güvenlik açığının bulunduğunu rapor etmiştir.[32]
Sayfa: 26
Cisco IOS yazılımının güvenlik açıklarına ilişkin olarak ABD başta olmak üzere yabancı basında da birçok bilgi mevcuttur. Konuyla ilgili detaylara Cisco’nun kendi web sayfasında; “Cisco IOS Software Protocol Translation Vulnerability” başlığı altında da yer verilmiştir.[33]
ABD’NİN SİBER CASUSLUK İMKÂNLAARI, KAABİLİYETİ
Diğer yandan, SEÇSİS yazılım sistemi kesinlikle üçüncü bir güvenlik yazılımıyla içsel olarak korunmamakta ve/veya çalışmasının doğruluğu kontrol edilmemektedir. Yani mevcut yazılıma dışarıdan bir Script(küçük program) ile müdahale edilebilir. Daha açık bir ifadeyle sistem veritabanı, işletim sistemi, yazılım ve güvenlik olarak tamamen ABD teknolojisi olan SEÇSİS sisteminin BÜTÜN ANAHTARLARI (ABD’ )NİN ELİNDEDİR VEYA T.C HÜKÜMETİNİN ELİNDEDİR. SİSTEME HER AN DIŞARIDAN MÜDAHALE EDİLMESİ, DOLAYISIYLA HİLE YAPILMASI MÜMKÜNDÜR.
Washington’un 15 mil kuzeyinde bulunan National Security Agency(NSA) vasıtasıyla son dönemde büyük ölçüde elektronik ve data istihbaratına yönelen ABD ihtiyaç duyduğu bilgilere büyük ölçüde bilgisayar ağları üzerinden erişmektedir. ABD eski Başkanı George W. Bush’un Milli İstihbarat Direktörlüğü’nü yapan Mike McConnell, Başkan Obama’ya verilen günlük istihbarat brifinglerindeki bilgilerin en az % 75’inin siber casusluk yoluyla elde edildiğini bildirmektedir.[34] Başkan Bush döneminde NSA başkanlığı, daha sonra ise CIA başkanlığı görevini yürüten Michael Hayden, konuyu şu sözlerle özetlemektedir; “İhtiyaç duyduğunuz bilgileri diğer ülkelerin network sistemlerine girerek elde ediyoruz. Bu işi yapan en başarılı ülke biziz”.[35]
NSA için internet ağı üzerinden bilgi hırsızlığı yapan kuruluşun adı Tailored Access Operations(TAO)’dur. TAO görevlilerinin büyük bölümü siber casusluk konusunda özel eğitim almış ordu mensuplarından oluşmaktadır. TAO personeli bilgi çalmak üzere hazırlanmış özel yazılımlar yüklenmiş bilgisayarlar üzerinden dünya üzerindeki tüm bilgisayarlara girebilmekte ve elde ettiği bilgileri değerlendirilmek üzere Fusion Center (Birleştirme Merkezi)denilen merkeze aktarmaktadır.
ABD, NSA üzerinden yabancı ülkelerin bilgisayar ağlarına girerek saatte 2 petabytes (2,1 milyon gigabytes) bilgi toplamaktadır ki bu miktar yüzmilyonlarca sayfa dokümana denk düşmektedir.[36] Bu veriler ışığında Çin Halk Cumhuriyeti’nde yayınlanan Official People’s Daily gazetesinin ABD’yi; Real Hacking Empire (Gerçek Bilgi Hırsızlığı İmparatorluğu) olarak adlandırmasına şaşırmamak gerekmektedir.
ABD ‘nin ve YUNANİSTAN SEÇİMLERİNDE BİLGİSAYAR KULLANIMIYLA YAPILAN HİLELER YUKARIDA VERİLEN BİLGİLER IŞIĞINDA BENZER BİLGİSAYAR DESTEKLİ SEÇİM SİSTEMİ, ABD’NİN BAZI SEÇİMLERİNDE KULLANILMIŞ VE BAZI BÖLGELERDE HİLE YAPILDIĞI TESPİT EDİLMİŞTİR.
2000 YILINDA ABD BAŞKANLIK SEÇİMLERİNDE GEORGE W.BUSH LEHİNE SEÇİMLERE HİLE KARIŞTIRILDIĞI İDDİALARINDAN SONRA BİZZAT HİLEYİ YAZILIMI ÜRETEN BİLGİSAYAR PROGRAMCISI CLİNT EUGENE CURTİS’İN 13 ARALIK 2004 TARİHİNDE ABD TEMSİLCİLER MECLİSİ ADALET KOMİSYONU DEMOKRAT PARTİ ÜYELERİ ÖNÜNDE, VERDİĞİ YEMİNLİ İFADENİN BANT ÇÖZÜMÜ EK-C’DE SUNULMUŞTUR.
Sayfa: 27
CLINT E. CURTIS; YEMİNLİ İFADESİNDE;
“SEÇİM SONUÇLARINI DIŞARIDAN FARK EDİLMEYECEK, ANLAŞILAMAYACAK ŞEKİLDE AYARLAYABİLECEK YAZILIMLARIN ÜRETİLDİĞİNİ, 2000 YILI EKİM AYINDA, ŞU ANDA KONGRE ÜYESİ OLAN TOM FEENEY İÇİN OVİEDO FLORİDA’DA ÇALIŞTIĞI ŞİRKET ADINA BİR PROTOTİP PROGRAMI BİZZAT KENDİSİNİN ÜRETTİĞİNİ, SÖZ KONUSU YAZILIMLARLA SEÇİMLERİ KAZANMASI İSTENEN ADAYIN OY MİKTARI İSTENDİĞİ ORANDA YÜKSELTİLİRKEN, RAKİBİNİN OY MİKTARININ DÜŞÜRÜLDÜĞÜNÜ, YAPILAN HİLEYİ SANDIK GÖREVLİLERİNİN DE, SEÇİM KURULUNUN DA GÖRMESİNİN İMKÂNSIZ OLDUĞUNU, BÖYLE BİR HİLELİ YAZILIMIN SEÇİM PROGRAMI İÇİNE YERLEŞTİRİLDİĞİNİN ANCAK BİLGİSAYAR PROGRAMCILARI TARAFINDAN YAZILIMIN İÇİNE GİREREK ARAŞTIRMA YAPILMASI SONUCUNDA SAPTANABİLECEĞİNİ, YA DA TÜM OY PUSULALARININ ELLE TEK TEK SAYILARAK ÇIKAN SONUCUN İLAN EDİLEN SONUÇLA KARŞILAŞTIRILMASI SURETİYLE BELİRLENEBİLECEĞİNİ, GİZLİ YAZILIMIN BAŞKA TÜRLÜ BELİRLENMESİNİN İMKÂNSIZ OLDUĞUNU, BU KAPSAMDA OHİO’DA YAPILAN BAŞKANLIK SEÇİMLERİNİN DE HİLELİ OLDUĞUNU, SÖZ KONUSU HİLENİN BELİRLENEBİLMESİ İÇİN TÜM PARTİLERİN ORTAK ÇABA HARCAYARAK BİLİŞİM UZMANLARINA SEÇİM YAZILIMLARINI İNCELETMELERİ GEREKTİĞİNİ ”[37] BELİRTMEKTEDİR.
14 EYLÜL 2007 YUNANİSTAN SEÇİMLERİNDE DE BENZER BİR YAZILIM KULLANILMAK İSTENMİŞSE DE ABD SEÇİMLERİ ÖRNEK GÖSTERİLEREK YAPILAN YOĞUN BASKILAR SONUCU KULLANILMAKTAN VAZGEÇİLMİŞTİR.
DÜNYANIN EN BÜYÜK YATIRIM BANKALARINDAN JP MORGAN’IN SEÇİM SONUÇLARININ SANAL ORTAMDA AKTARILMASINI SAĞLAYAN SUN MİCROSYSTEMS ŞİRKETİNE BU SİSTEMİ KURABİLMESİ İÇİN KREDİ KULLANDIRMIŞ VE SUN MİCROSYSTEMS’IN BENZER BİR YAZILIM PROGRAMI İÇİN YUNANİSTAN’DA DA İHALEYİ KAZANMIŞ, ANCAK YUNAN HÜKÜMETİ “BU ŞİRKETİN AMERİKA’DAKİ SEÇİMLERE HİLE KARIŞTIRDIĞI YOLUNDA BİLGİLER VAR” GEREKÇESİYLE İHALEYİ İPTAL ETMİŞTİR.[38]
TÜRKİYE’NİN İHALEYİ BU ŞİRKETE VERİRKEN BUNU GÖZ ÖNÜNE ALIP ALMADIĞI İSE MERAK KONUSUDUR. BUNUN DA ÖTESİNDE JP MORGAN’IN SEÇİMLERDEN ÖNCE BİR ANKET YAPTIRMIŞ, BANKANIN ANKET YAPTIRDIĞI TÜRK KAMUOYU ARAŞTIRMA ŞİRKETİNİN “AKP’NİN 2007 SEÇİMLERİNİ YÜZDE 48 OYLA KAZANACAĞI BİLGİSİNİ VERDİĞİ, SEÇİM SKANDALI İDDİALARININ ORTAYA ÇIKMASINDAN SONRA ŞİRKETİN SAHİBİNİN, SANKİ KENDİ ARAŞTIRMASI KASTEDİLİYORMUŞ GİBİ “HİLE YOK, VARSA SÖYLEYEN BELGESİNİ GETİRSİN” DİYEREK ÖFKELENDİĞİ BİLİNMEKTEDİR.[39]
SEÇSİS,SİSTEMİNDE:UYGULANABİLECEK HİLELER
Yukarıda aktarılan bilgiler ışığında;
“SEÇSİS sisteminde hile yapmak mümkün müdür?” sorusunun yanıtı, “evin anahtarını emanet ettiğimiz bekçi, isterse evi soyabilir mi?” sorusunun yanıtı ile aynıdır.[40] Ancak konuya ilişkin olarak medyada yer alan tüm eleştirilere rağmen Türkiye’de yapılan referandum ve seçimlerde SEÇSİS sisteminin kullanılmasına devam edilmektedir.
Bu sistemle uygulanabilecek iki aşamalı bir hile senaryosu şöyle olabilir:
Sandık tutanakları Windows XP işletim sistemi yüklü bilgisayarların bulunduğu ilçe seçim kurulundaki bilgisayara işlenir. Bu sırada minik bir programcık sisteme girerek, (A) sütunundaki (X) partisinin oy toplamını % 20 arttırıp, (B) ve (C) sütunlarındaki (Y) ve (Z) partilerinin oy toplamını % 10’ar düşürür. Tuşa basıp genel toplam alındığında, yapılan müdahaleyi ancak o ilçedeki tüm sandık sonuçlarını elle tek tek sayıp toplayabilirsek tespit edebiliriz. Aksi halde, itiraz süresi sonunda, bilgisayar tuşuna basılarak alınan hileli rakamlar, resmî seçim sonucu haline gelecektir![41] Bunu önlemenin tek yolu ise YSK’ nın siyasi partilere oy sayım ve sonuçlarını izleyebilme ve kaydedebilme imkânını tanımasından geçmektedir.
Bu imkân tanındığı takdirde partiler SEÇSİS sonuçlarıyla sandık sonuçlarını karşılaştırarak farklılıkları ortaya çıkarabilecektir. 2007 seçimlerinden sonra bu konudaki eleştirilerin artması üzerine YSK 2011 seçimlerinde siyasi partilere bu imkânın tanınacağını bildirmiş ancak il seviyesinden aşağıdaki bilgilere erişilmesine izin vermemiştir.
Bu konudaki bir diğer iddia; “Türkiye genelinde kayıtlı seçmen sayısının % 25’i kadar oyun, seçim bittiği andan itibaren ilk bir saat içinde merkez bilgisayarı üzerinden tamamen AKP’ ye aktarıldığı ve AKP sayıma % 25 oyla başlarken, diğerleri sıfır oyla
Sayfa: 28
başladığı, sonraki oylar ise normal dağılıma bırakıldığı” şeklindedir.[42]
Bu görüşe göre AKP’nin gerçek oyları % 47 değil, % 22 – % 28 arasındadır.[43]
Bu görüşü savunanlar bunun en büyük kanıtı olarak tüm YSK sonuçlarında AKP’nin oy alması beklenmeyen illerde bile hiçbir sandıkta AKP oyunun % 25’ in altına düşmemesini göstermektedir.
Gerçekten de Türkiye’nin her sandık bölgesinde dört kişiden en az birinin AKP’ye oy vermesi matematik olarak milyonda bir ihtimaldir. Bu görüşe göre seçimden Türkiye’nin verdiği oylar değil, AKP’nin iktidara gelmesini isteyen güçlerin istediği sonuçlar çıkmıştır. Peki bu % 25’e karşılık olan yaklaşık 7- 8 milyon oy nereden ortaya çıkmıştır?
Nüfus kütükleriyle seçmen kütükleri arasındaki 7 milyon farktan mı, yoksa diğer partilerin oylarının seçimin ilk bir saatinde sıfırlanıp AKP’ye aktarılması ve diğer partiler % 0 ile başlarken AKP’ nin % 25 ile başlamasından mı?
Her ikisi de mümkündür. Fakat bir gerçek var ki kesinlikle göz ardı edilemez; seçimin ilerleyen saatlerinde oyları düşen AKP’nin kaybetmesi imkânsızdı. Çünkü ilk bir saatte % 25’ i garanti idi!
İlk seçim sonuçlarının gelmeye başladığı saat 17.30 civarında, onbeş-yirmi dakikada bir bilgisayar başındaki görevli tarafından programa müdahale edilmiş ve AKP % 25 oyla seçim yarışına başlarken diğerleri de % 0 oyla başlamış ve daha sonra o ana kadar alınan sonuçların Türkiye’nin % 50’ si olduğu ilân edilmiştir.[44]
Bu ayarlamadan sonra AKP’nin oyları düşse de seçimi kaybetme ihtimali ortadan kalkmış olmaktadır. Plân AKP’nin en az 367 milletvekili çıkaracak kadar, yani Türkiye’nin en az % 50 oyunu alabilecek şekilde yapılmış, ilerleyen saatlerde yeni bir müdahale yapılamamış ve bu yüzden AKP’nin oyları düşmeye, CHP ve MHP’nin oyları yükselmeye başlamıştır. GP ve DP’nin oyları da sıfırdan başladığından oyları yükselse bile artık % 10 barajını aşma şansları kalmamıştır. Seçim sonuçlarına müdahale edilmemiş olsaydı AKP’nin gerçek oyları % 22 + % 6 veya % 8 = % 28 – % 30 civarında olacaktı. Bu görüşe göre CHP, MHP ve diğer partilerin gerçek oyları, seçim sonucunda ilan edilen oylarının bir buçuk katlarına yakındır. CHP özellikle İzmir’de 1 milyon seçmen üzerinden oyların % 60’ ını alıp 5 milletvekili yerine 8-9 milletvekili çıkaracaktı ve AKP’nin İzmir’deki toplam oy oranı % 13 olacaktı. Aynı oranı Türkiye’ye uygularsak AKP’nin gerçek milletvekili sayısı 190, CHP’nin 190, MHP’nin ise 150 olacaktı.[45]
2007 seçimlerinde yukarıda belirtilen hile yönteminin bir benzerinin uygulandığı ve AKP oylarının 1,6 rakamıyla, muhalefet oylarının ise 0,7 rakamıyla çarpılmak suretiyle gerçekte % 29 olan AKP oylarının 17,4 puan artırılarak % 46,4’e çıkarıldığı, toplam % 71 olan muhalefet partilerinin oylarının ise 21,3 puan azaltılarak % 49,7’ye indirildiği, bu iki oy yüzdesinin toplamından artan % 3,9’luk oyun ise sayılmadan çöpe atıldığı da öne sürülmektedir.[46]
Türkiye’nin birçok bölgesinde çöp bidonlarından oy pusulalarının çıkması bu tezi savunanlara da haklılık kazandırmaktadır.
2004 yılı mahalli seçimlerinde DYP’nin Dikili Belediye Başkan adayı Yüksel Uçar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, seçim sandık kurullarında oy sayımı sırasında 200 kadar hatalı oyun iptal edildiğini, seçim sonuçlarına CHP, DYP, MHP ve YTP’nin de itiraz ettiğini ve çöp bidonlarında mühürlü oyların bulunduğunu bildirmiştir. Uçar, Dikili Lisesi önündeki çöp bidonunun yanında bir vatandaşın dağınık halde mühürlü oy pusulaları bulduğunu, oy pusulalarının arkasının mühürlü olduğunun tespit edildiğini ve konunun Emniyet Müdürlüğü’ne aktarıldığını, savcılığın olay yerinde inceleme yapılması ve tutanak tutulması için talimat verdiğini belirtmiştir.
Sayfa: 29
Yüksel Uçar, 12.500 nüfusa sahip olan ilçede 10.431 kişinin seçmen olarak oy kullandığını belirterek, ‘’seçim günü dışarıdan adam getirildiğini, ayrıca ölüler adına da oy kullandırıldığını saptadık’’ iddiasında bulunmuştur.[47]
2009 yılı mahalli seçimlerinde adayların birbirine çok yakın oy aldığı Adana’da üç okuldaki çöp konteynerinde oy pusulaları ve tutanaklar bulunması üzerine seçimi dört puan farkla kaybeden CHP’nin büyükşehir adayı Ümit Özgümüş, konuyu yargıya taşımıştır.[48]
Bu ve benzeri iddialar Türkiye’nin birçok bölgesinde gündeme taşınmıştır. Ancak basına yansıyanlar sadece tespit edilebilen iddialarla sınırlı kalmıştır. Seçim hileleri konusundaki şüpheler sadece genel ve mahalli seçimlerle sınırlı olmayıp, referandumlarla da doğrudan ilgilidir. Zira tüm referandumlarda mevcut seçim sistemi altyapısı ve usulleri kullanılmaktadır.
Yüksek yargı organlarının iktidarın eline geçmesi sonucunu doğuran, 12 Eylül döneminin yargılanmasının önünü açan referandumundaki bazı uygulamalar halkın bir bölümünün haklı tepkisine neden olmuştur.
Referandum tarihi olarak 12 Eylül gününün seçilmesi suretiyle 12 Eylül’de mağduriyet yaşadığı için 12 Eylül’e tepki duyan kitlelerin hayır oyu vermeleri yönünde bu kitleler üzerinde bir tür psikolojik baskı kurularak 12 Eylül’den rövanş alma dürtüsü harekete geçirilmiştir.
Diğer yandan hayır oyu verecekler bile evet mührü basmak zorunda bırakılarak oy kullanan halkta kafa karışıklığı yaratılmıştır. Konuyu gündeme taşıyan Hürriyet yazarı Ayşe Arman “evet” ve “hayır” seçenekleri bulunan bir referandumda basılacak mührün üzerinde “evet” yazmasının oy kullananları ikilem içinde bıraktığını, ayrıca “sen hayır da desen, sonuç evet çıkar” hissi uyandırarak bir tür psikolojik baskı etkisi yarattığını köşesine taşımıştır.[49]
Aynı konu Necati Doğru tarafından da gündeme taşınmış ve kötü niyetli bir iktidarın ABD ve Yunanistan’da terk edilen seçim yazılımını kullanarak hile yapabileceğini ve oy sonuçlarının istediği gibi resmileştirilmesini sağlayabileceğini belirtmiştir.[50]
Referandum öncesinde seçmen sayısının 7 milyon kişi artması bazı kişilerin birden fazla sandıkta kayıtlı olduğu ve mükerrer oy kullanacağı şüphesini akla getirmektedir.
Referandum öncesinde bir açıklama yapan CHP Adana milletvekili Tacider Seyhan ise referandumun oy tasnifinde kullanılan bilgisayar yazılımının % 53 evet oyu çıkacak şekilde ayarlandığını ve oy kullanmayanların bir kısmının oy kullanmış gibi gösterilerek evet hanesine kaydırılacağını öne sürerek elektronik hileye vurgu yapmıştır.[51]
Tüm bu iddialar karşısında YSK’nın sessizliğini koruyarak tatminkâr bir açıklama yapmaması ve referandum sonucunda Türk halkının beklentilerinin ve kamuoyu araştırmalarının aksine % 56 evet oyu çıkması referandum öncesinde yapılan açıklamalarda dile getirilen hile senaryoları konusundaki şüphelere haklılık kazandırmaktadır.
SEÇSİS SİSTEMİ’NDE İZMİR ÖRNEĞİ
Özellikle İzmir’de ortaya çıkan durum yukarıdaki tezleri savunanları doğrular niteliktedir. Milliyetçi Hareket Partisi (MHP)’nin İzmir’de yaptığı tespitler partinin Karşıyaka İlçe Başkanı Cengiz Önbaş tarafından yargıya taşınmıştır.
Önbaş’ın tespitlerine göre 27 sandıkta MHP’nin 820 olan oy sayısı 578’e, CHP’nin 3390 olan oy sayısı 2436’ya düşürülürken,
AKP’nin oyu 1507’den 2433’e çıkarılmıştır (Öztürk, 2007).
Bu sonuçlara göre Karşıyaka ilçesindeki gerçek dağılım aşağıdaki şekilde ortaya çıkmaktadır:
—CHP 3390 (% 59,29)
—AKP 1507 (% 26,35)
—MHP 820 ( % 14,34)
Toplam oy: 5717
– . –
Bölüm 3/6’ün sonu
Bölüm 1/6 | Bölüm 2/6 | Bölüm 4/6 | Bölüm 5/6 | Bölüm 6/6
Avukat İsmail Beşiktepe tarafından–ve–imzasıyla sunulmuş olan SEÇSİS ve 16 Nisan 2017 Referandum‘una ilişkin
Dava Dilekçe’sinin tamamına tek bir dosya (pdf) olarak
bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz.
https://turkishlibrary.us | 13 Nisan 2017