Özet: Demet DEMİRKAYA, The Light Millennium Global
[TurkishLibrary.Us] Uluslararası Kız Çocukları Günü (11 Ekim) çerçevesinde Amerika Atatürk Derneği (ASA) ve The Light Millennium (LM/Işık Binyılı, 2001, New York), Birleşmiş Milletler Küresel İletişimler Birimi’ne (UN-DGC) üye iki Hayırsever Küresel kuruluşların işbirliği çerçevesinde, 10 Ekim 2021 tarihinde sanal ortamda birlikte bir panel düzenledi.
Sanal panelin moderatörlüğünü Bircan Ünver ve Gülgün Karamete birlikte sundu.
#DünyaKızÇocuğuGünü #GirlChildDay #GirlChild #UNICEF #Türkiye #BM #Ataturk #Lightmillennium #AtaturkSociety #Darüşşafaka #ÇYDD #UNWithCivilSociety
Moderatör Bircan Ünver, Atatürk 1923 yılında diyor ki: “Bir toplum, cinsinden yalnız birinin yeni gerekleri edinmesiyle yetinirse, o toplum yarıdan fazla güçsüzlük içinde kalır. Bir millet ilerlemek ve medenîleşmek isterse, bilhassa bu noktayı esas olarak kabul etmek mecburiyetindedir. Bizim toplumumuzun başarı gösterememesinin sebebi, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ilgisizlik ve kusurdan doğmaktır.” Sözüyle sanal programı açtı.
Atatürk’ün taa 1923 yılında özellikle dile getirdiği; bilim ve teknik bir toplumun gelişiminde ne kadar önemliyse bunu hem erkek hem de kadın nüfusunun eşit olarak aynı derecede edinmeleri gerektiğini anlattığı sözlerinin ardından, Gülgün Karamete ise Atatürk’ün, “Yeryüzünde gördüğümüz herşey kadının eseridir”, sözleriyle devam ettiği ve kadının medeniyet ve toplum içinde hakettiği yere gelebilmesi için öncü reformlara imza atan ve bunları gerçekleştiren Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü saygı ve minnetle andığımızı ifade ettiği cümleleri takip etmiştir.
Atatürk’ten seçilmiş yukarıdaki sözler ile hoşgeldiniz mesajlarından sonra seminerin açılış konuşmasını yapmak üzere ASA derneğinin kurucularından Mirat Yavalar’a sözü bırakmıştır.
Yavalar, 2017 yılında ASA’nın; BM küresel iletişimler birimine NGO kategorisinde üye olduğunu belirttikten sonra, derneğin aynı zamanda Washington DC’de Amerika topraklarında kamuya açık sunulmuş olan ilk Atatürk heykelinin mimarı olduğunu da belirtmiştir. Konuşmasının devamında, sanal programın diğer organizatörü olan The Light Millennium ve Işık Binyılını ve bu organizasyonların kurucusu olan Bircan Ünver’i tanıttı. Yavalar; The Light Millennium ve IşıkBinyılı vizyonunun 1999 yılında internet üzerinden yapılan yayınlarla ilk adımını atmış olduklarını ve 2001 yılında da New York merkezli resmen kurulmuş olduğunu ifade etti.
The Light Millennium Kuruluşu; Birleşmiş Milletler Küresel İletişimler Birimi Sivil Toplumları Kuruluşları kategorisinde üye olduğu da belirten Yavalar; bu iki kuruluşun (ASA, Light Millennium/IşıkBinyılı) misyonlarının Atatürk’ün barış, insanlık felsefesinin yurtdışında tanıtılmasının yanısıra; hükümetler dışı sivil toplum kuruluşları olarak son yıllarda BM’nin vizyon ve çalışmalarını desteklemek olduğunu da belirtmiştir. Dünya lideri Atatürk’ün kız çocuklarına verdiği değere; kadınlar için yaptığı devrimleri de örnek göstererek sözüne devam eden Yavalar; kadınlara sağlanan eşit hakların 1920’lere kadar geriye gittiğini anlatırken, Atatürk’ün daha o yıllarda kız ve erkek çocuklarının karma sistemle aynı sınıfta ders almalarını sağlayan reformlarına da değinerek, “Eğitimde eşitliğin ve demokrasinin en güzel bir örneğidir bu“, şeklinde görüşünü belirtti.
Bu sene 2021 Dünya Kız çocukları günü UNICEF tarafından dijital kuşak temasına ithaf edilmiştir. Dijital Kuşak temasına biz de bu web seminerinde ÇYDD Kardelenlerin ve Darüşşafakadan kız çocuklarımızın katılımlarıyla örnek teşkil edeceğiz diyen Mirat Yavalar; hepimize düşen görevler olduğunu; bunların da temelinin hem kız çocuklarımızın geleceğini hem de toplumun geleceğini inşa etmelerinde yardımcı olmamız gerektiğidir, dedikten sonra kız çocuklarına karşı şiddet ve ayrımcılığın önlenmesi gerektiğinin altını çizmiştir. Kız çocuklarının her türlü ayrımcılık ve istismardan kurtulmaları, gerçek potensiyellerini çıkarabilmeleri, yenilikler getiren güçlü kadınlar olmaları için toplum ve uluslar olarak bize düşen onlara destek olmaktır ve bu sebeple de kız çocuklarımızın daima yanında olacağız, sözleriyle, Yavalar, “Açılış Konuşması“nı tamamladı.
Ardından sözü alan moderatör Ünver’in 2013’ten beri süregelen The Light Millenium ve Atatürk Society of America’nın işbirlikteliğinin, Türk toplumuna kattığı değerlerin altını çizdi. Ardından, Atatürk’ün 1923 yılında kadınlarımızın okumuş ve bilgi sahibi olmaları gerekliliği, erkeklerin geçtiği eğitim yollarından onların da geçerek sosyal hayatta erkeklerle beraber yürümeleri hedefini hatırlatmış ve sözü Onur Konuğu (Emekli) Büyükelçi Ertuğrul Apakan‘a verdi.
Büyükelçi Apakan, ASA ve Light Millennium’a (Işık Binyılı) teşekkür ettikten sonra konuşmasını, “Geçen yıl Cumhuriyet gazetesinin, 11 Ekim 2020 tarihli sayısındaki Zeynep Oral’ın köşesindeki yazısının başlığını gördüm,” sözleriyle açarak, “BM genel kurulu dünya kız çocukları yılını ilan etmiştir, ama sanmayın ki böyle bir gün var diye yaşamınız değişecek, sorunlar giderilecek”, referans vererek, “Birleşmiş Milletler, 2020 yılı içinde şu temayı seçmişti. ‘Kız çocukları haykırıyor: Benim Sesim, Bizim Eşit Geleceğimiz“, diye konuşmasına devam etti.
Büyükelçi Ertuğrul Apakan; Cumhuriyet Türkiye’sinin Atatürk döneminde geçirdiği dönüşümü ve aydınlanma hamlelerini tekrar düşünmek gerektigini belirtmiş, çağdaşlaşma, laik ve modern bir toplum inşası kurucu felsefenin önemli öğeleridir, seklinde konuşmasına devam etti. Atatürk’ün eğitim konusuna öncelik verdigini; 1923 yılında İktisat Kongresi için İzmir’e gelmiş ve eski gümrük alanında halka yaptığı hitapta da kadın ve erkeklerin ilim ve fen alanında eşit imkanlarla teçhiz edilmesi gereğine dikkat çektigini, anlattı. 1924’te Öğrenim Birliği esası kabul edilmiş laik dünya görüşünün benimsenmesi, hukuk reformları ve Medeni Kanunun 1926’da kabulü, kadın erkek eşitliği esasına dayanmıştır. 1923 yılında ise tıp fakültesine ilk kız öğrenci kabul edilmiş olduğunu belirtti. 1928’de Harf Devrimi yapılması, okur-yazar bir topluma doğru değişimi başlatmış olduğu, 1933’de Üniversite Reformu önemli bir adım olduğunu, vurguladı. 1934 yılında ise kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınmış olmasının o yıllarda çok büyük bir dönüşüm, olduğunu vurguladı. Böyle bir geçmişe ve liderliğe sahip olan Türkiye; zorunlu eğitimi 2013’te 12 yıla çıkarttı. Ancak eğitimin niteliği konusunda sorunlar devam ediyor. Birleşmiş Milletler’in 2021 yılı raporu, global düzeyde, özellikle üçüncü dünya ülkelerinde, bu hedefin çok gerisinde kaldığını gösteriyor. Son 20 yılda global düzeyde, fakirliğin ilk kez arttığı görülüyor, şeklinde Covid-19 salgınının etkisiyle dünyadaki insani gelişmelerde geriye gidişe dikkati çekti.
Büyükelçi Apakan, UNESCO’da 2021 temasını ‘dijital eğitim – dijital kuşak’ olarak belirlemiş olduğunu vurgulayarak, değinilmiş olan global düzeydeki sorunların bir ölçüde, ülkemiz için de geçerli olduğunu ifade etti.
Sonuç olarak, ülkemizde ve global düzeyde eğitim olanaklarının ve sosyal farkındalığın gelişmesi gerektiğine, ülkemizde, dijital iletişim imkanları ile dünyaya açılan kentli genç bir kuşak olduğuna, ancak kırsal kesim ve kız çocuklarının bu temel koşul ve imkanlardan yoksun olduğunun altını çizdi.
Son yıllarda, özellikle kız çocuklarının eğitimi konusunda büyük gayretler içinde olan sivil toplum girişimlerine de değinen Büyükelçi Apakan, Prof. Türkan Saylan’ın kurduğu ve 100 bin kız çocuğuna ulaşan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ve Kardelen Programı, Darüşşafaka Cemiyeti, Türk Eğitim Vakfı ve İpek Kıraç’ın önderliğini yaptığı “Suna’nın Kızları” girişiminin de bu bağlamda değerlendirilmesi gerekir, dedi.
Büyükelçi Apakan, “21.ci yüzyılın sorunlarını kadın ve gençliğin katkıları ile çözebiliriz. Yeni bir toplumsal enerjiye ihtiyaç var. Eğitime yatırım, dönüşü en hızlı olan bir alan”, olduğunu vurguladı. “Bu kapsamda, yeni bir eğitim seferberliğini ve evrensel değerler üzerinden dönüşümü bir an önce gerçekleştirmek durumundayız. Bu süreçte, kız çocuklarının eğitimi ağırlıklı bir konudur, çıkış yolu, Atatürk’ün bize gösterdiği ‘akıl ve bilim’’ yoludur.” görüşleriyle, konuşmasını noktaladı.
Moderatör Gülgün Karamete sözü daha sonra Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Başkanı Prof. Dr. Ayşe Yüksel’e verdi. İstanbul Universitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi’nde doktora yapmış olan Yüksel; ÇYDD kurucusu Turkan Saylan ile; Siirt’in Pervari ilcesinde lise mezunu kız öğrenci olmadığını öğrendiklerinde, derhal 17 kız öğrencinin eğitimini üstlenerek çıktıkları yolda bugün bu rakamın binlerce kız öğrenciye ulaştığını vurgulayan Prof. Yüksel; güçlü yarınlar için güçlü kadınlar yetiştirmenin önemini bir kez daha dile getirdi.
Moderatör Bircan Ünver’in Darüşşafaka Yüksek Danışma Kurulu Üyesi Davut Ökütçü‘yü kısa bir özgeçmişiyle tanıtmasından sonra sözü alan Ökütçü;
“Sizleri şahsım ve Darüşşafaka Eğitim Kurumları adına saygı ile selamlıyorum. Bu panelin gerçekleşmesine öncülük eden Amerika Atatürk Derneğini, Light Millennium Organizasyonunu ve yöneticilerini kutluyorum” diyerek konuşmasına başladı.
Türkiye’de; “eğitimde fırsat eşitliği” misyonu ile 158 yıldan beri yurdumuzun dört bir yanındaki yetenekli öğrencilere kucak açan Darüşşafaka’dan ve 2021’in kızların ilk defa okula kabulünün 50.yılı yılı vesilesi ile Darüşşafaka’da kız öğrencilerin eğitiminden söz eden Ökütçü; Türkiye’de kız ve erkeklerin tümünün yatılı olduğu ilk karma halk mektebi olduklarını da dile getirmiştir.
“Müslüman erkek öğrencilere yönelik ortaokullar, liseler açılırken kız öğrencilere eğitim veren ilk ortaokul açılışı 6 Ocak 1859” olduğunu ifade etmiştir sunumunda. Bununla birlikte, yapılan Eğitim ve hukuk reformları ile de Türkiye’de kızların yaygın eğitiminin, ancak Cumhuriyet döneminde açılan okullarla mümkün oldugunu ve 1863 yılında 5 genç Osmanlı aydını, önce Darüşşafaka Cemiyeti ardınan da, Darüşşafaka Lisesini, kurmuş olduklarını anlattı.
Okulun kuruluş amacının babası hayatta olmayan, ekonomik yetersizlikleri nedeniyle iyi eğitim olanağı bulunmayan çocuklar için, bu olanağı yaratmak oldugunu dile getirdikten sonra kurucularin daha baştan itibaren kız öğrencilerin de okumasını öngördüklerini ve bu amacla yayınladıkları okul yönergesinde: “Tüm giderleri Darüşşafaka Cemiyeti tarafından karşılanmak üzere 10 yaşından küçük ve 12 yaşından büyük olmayan kız ve erkek öğrenciler okula alınacak, Eğitim ve Yönetim organları oluşturulacak, bu amaçla da okula bir erkek müdür ve bir de kadın müdür ataması yapılacaktır,” ilkesinin kuruluş tüzüğünde yer aldığını belirtti. Fakat aynı kampüs ortamında ve okulun yatılı olmasından dolayı kız ve erkek öğrencilerin bir arada okumasının o günkü koşullarda uygun görülmemesi yanında maddi nedenlerle, kızların okula alınması ertelenmiş olup, erkek öğrencilerin eğitimi ile devam ettigini, vilayetlerde açılması planlanan şubelerle birlikte her fırsatta ve her genel kurulda “kızların de kabülü”nün gündeme getirilmesine karşın bir türlü on yıllar boyunca gerçekleşemediğini ifade etti.
1969 senesinde, Darüşşafaka kız öğrencilerin okula kabülünün oy birligiyle onayını takiben; 1971-1972 yılında sınava giren 1745 adaydan 177si sınavları başararak okula kabul edilir. Bu başarılı adaylardan 100ü erkek, 77sı kız öğrencidir. Daha ilk yılda okula kabul edilen kız öğrenci oranı %44tür.
Darüşşafaka Eğitim Kurumları’nda cinsiyet ayırımı olmayan, kız ve erkek öğrencilerin eşit hak ve imkanlarla yarıştıkları karma ve yatılı örnek bir okul oldugunu vurgulayan Davut Ökütçü;
“50 yılda Darüşşafaka’da yetişen yüzlerce kız mezunumuz bugün yurtiçinde ve yurtdışında akademik dünyadan medyaya, iş dünyasından hukuk, bilim, teknoloji ve tıp alanına kadar değişik sektörlerde lider konumda hizmet vermektedirler.
Bunlardan sadece dördü:
Prof. Dr.Pakize Kırdemir: Süleyman Demirel Üniversitesi Aneztezi ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı ve Algoloji Bilim Dalı Başkanı.
Büyükelçi Nesrin Bayazıt:2007-2009 Salzburg Başkonsolosu, 2014-2019 yılları arasında Gana Büyükelçisi olarak görev yaptı.
Dr. Serpil Durak Tunçer: İstanbul Üniversitesi Dilbilim (Linguistics) Anabilim Dalı Öğretim Üyesi;
Prof. Dr. Füsun Tülek: Klasik Arkeolog, Kocaeli Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi, Kerpe Sualtı Kazısı, Anazarbos Antik Kenti, Osmaniye Arkeolojik Yüzey Araştırması Başkanı”
olduğu bilgisiyle, Darüşşafaka’dan yetişmiş kız ögrencilerden başarılı dört somut örnek verdi.
2009’dan bu yana her yıl ABD’nin First Robotics Competion bölgesel yarışmalarına katılan robot kulübü öğrencilerinin kendi tasarımları robotları, özgün yazılımları ile çoğunlukla ödül alarak geri döndüklerini de gururla anlatan Ökütçü;
“İlk kız öğrencilerimizin okula kabulünün 50.nci yılında saygı ile selamlar” ifadesiyle sunumunu noktaladı.
Moderatör Gülgün Karamete daha sonraki konuşmacı Gazeteci/Yazar, Özlem Özdemir‘i tanıttıktan sonra sözü alan Özdemir;
“Adeta Cumhuriyet kurulmadan önce, kurulacak Cumhuriyet için doğmuş bir kadın. ‘Kuruluş’ döneminde alınan birbirinden önemli roller, Mustafa Kemal’in manevi çocuklarından, Türkiye’de kadın haklarına yönelik çalışmaları başlatan bilim kadını ve Cumhuriyet’in ilk kadın tarihçisi Prof. Dr. Afet İnan,” sözleriyle başladığı konuşmasına da, ancak bu çok değerli kadının toplumda hak ettiği kadar tanınmadığını, ifade etti.
“Ülke için “yeni tarih” yazma çalışmalarına paralel olarak Atatürk’süz ve Afet İnan’sız yeni bir kadın mücadelesi tarihi de yazılmak isteniyor. Türk kadınları, haklarını kazanmalarına vesile olan kadını tanımıyor, kadın haklarıyla ilgili günlerde onun adını değil farklı ülkelerdeki öncü kadınları anmayı yeğliyor. Afet İnan’ın yaşamını anlattığım kitaplarımı (Afet: Atatürk’ün Manevi Kızı Prof. Dr. Afet İnan’ın Yaşam öyküsü ve Benim Adım Afet) okuyan öğretmenlerin dahi “böyle çalışmaları olduğunu bilmiyorduk!” dediğine şahit oldum.” O nedenle 36 yıl önce bugün aramızdan ayrılan Afet İnan’ı anmak boynumuzun borcudur da diyen Özdemir; İnan’in hayatina ait bilgiler paylaştıktan sonra; Türk Tarih Tetkik Cemiyeti kuruluşunu ve Afet Inan’in bu cemiyetin ilk kadın üyesi, sonra da Asbaşkanı oluşunu anlattı.
Özlem Özdemir konuşmasına, “Afet, yıllar içinde manevi kızından Atatürk’ün çağdaş bir ulus yaratma mücadelesindeki ‘ilim arkadaşına’ dönüşüyor”, diyerek devam etti. “O’nun ölümünden sonra da son nefesine kadar Cumhuriyet’i ve Atatürk’ün anısını yaşatmak için çalışıyor. 77 yıllık hayatında kitaplar ve makaleler dahil 90’a yakın esere imza atıyor. Yurt dışında Türk kadınını başarıyla temsil ediyor. Onun bıraktığı yerden meşale bizim elimizde, Cumhuriyet’in aydınlığını Anadolu’ya taşımak için çalışıyoruz,” diyerek konuşmasını tamamladı.
Güller Yazgı Ataka ise babasının ölümünün ertesinde Darüşşafaka Eğitim Kurumları’nın hayatını tüm bu olumsuzluklardan çıkartıp umut dolu yarınlar için hazırlayışını ve kendisinin de başkalarının hayatlarına böylesi pozitif dokunuşlarda bulunmak arzusunu dile getirdi.
Daha sonra moderatör Ünver’in kısaca tanıttığı Darüşşafaka Eğitim Kurumları Lisesi 11. sınıf öğrencisi Sevinç Orman ise sözü alarak şunları söyledi:
“Hepimiz biliyoruz ki günümüz dünyasında ve özellikle eğitim görmüş bu olduğumuz ülkede geleceğin birer kadın adayı olarak ayaklarının üzerinde durmak giderek zorlaşıyor. Sağlık, eğitim gibi hayatımızda yadsınamayacak kadar büyük öneme sahip alanlarda gün geçtikçe daha fazla engelle yüzleşiyoruz. İşte böyle bir ortamda karşınıza şefkat yuvası olan adının son derece hakkını veren bir okul hayal edin. Türkiye’nin eğitim alanındaki ilk sivil toplum kuruluşu olarak taa 1863 yılına dayanan bir okul. Tam 7 yıl önce son derece içine kapanık 8 yaşındaki bir çocuk olarak müdürüm aracılığıyla tanıştım ben Darüşşafaka’yla,” diyen liseli kızımız Sevinç Orman sözlerine şöyle devam etti:
Nüfusumuzun % 29’u olan kız çocuklarına laik ve bilimsel temele dayalı kaliteli bir eğitim verilmesini istiyoruz. Son 6 yılda 232 bini aşan çocuk evliliklerinin önlenmesi, kız çocukların ihmal ve istismardan korunması için kararlı bir devlet politikası uygulanmasını, kız çocukların sesinin, eşit bir gelecek taleplerinin özenle yerine getirilmesini bekliyoruz.
Eğitimde karşılaştığımız engeller, beslenme, yasal haklar, çocuk işçiliği, kadına yönelik şiddet ve zorla evlilik konuları biz kızların potansiyellerini fark etmesini engelliyor. Peki, buna biz dur demeyeceksek kim diyecek? Artık herkes geleceğin lider ve söz sahibi kadınlarını tanımalı.
Sustuğumuz yeter…”
diyerek sözlerini noktalayan liseli kızımızın ardından sözü ÇYYD (Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği) kardelenlerinden Melike Külcü aldı.
Hocası Prof. Dr. Türkan Saylan’ı saygı ve özlemle andığını, hayran olduğu hocasından bilim için çalısmayı, üretmeyi ve topluma faydalı bir birey olmayı öğrendigini, onun yolundan gitmeyi seçtiğini ve genetik alanında lisansını tamamlayarak, şimdi de akademisyen olmak isteğini dile getiren Külcü; 21.yy eğitiminde teknoloji ve dijitalleşme ayrılamaz parçalar. Ben ÇYDD’nin bir üyesiyim şimdi. Umutsuzluğa kapılmayın, bilinçli nice gençler yetişiyor, değerli derneklerimizde.
Bizler ve sizlerin bulunduğunuz dernek ve oluşumlarda kaynak yaratmak için çalısacağız, buna eminim. Umarım bu eşitliğe hep birlikte ulaşırız..” diyerek sözlerini bitiren Kardelenin ardından ;
“ Adıyaman ili Kahta ilçesi doğumluyum. İlköğretimi Kahta ilçesinde tamamladıktan sonra o dönem zorunlu olmayan ortaokul eğitimini alabilmek için bir hayli çaba vermek gerektiriyordu…
Cografyamızda bizden önceki kızlar okutulmadığı için her anlamda kabuğu kıran kızlardan biri de ben olacaktım. ”Büyüdün, artık okul bitti” diyen babama karşı okumakta direnmekten başka şansım olmadığının farkındaydım,“ diyerek sözlerine başlayan ÇYDD kardelenlerinden Meliha Kılıç;
Lise eğitimini ÇYDD bursu olmasaydı asla alamayacağıni; lise eğitimini de tamamladıktan sonra, bir özel hastanede hem 12 saat hem çalışıp hem de üniversite sınavına hazırlanışını kız kardeşleriyle aynı yıllarda üniversite eğitimini almak üzere, İstanbul’a yerleşmiş olduklarını anlattı.
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi/Adalet Yüksek okulu ile ilk üniversite öğrenimini alarak 2011 yılında Belediye bünyesindeki memuriyetine atandığını dile getiren Kılıç;
Bu gün aynı coğrafyada benzer kabukları hala kırmaya çalışan kızlarımız için ÇYDD Şubesini Adıyaman’a kurabilmek en büyük dileklerimden..
Ve aldığım, Kamu Yönetimi, Sosyoloji/Lisans eğitiminden sonra…
Galatasaray Üniversitesi/İletişim Stratejileri(Kamu Diplomasisi) ve Halkla İlişkiler alanında yüksek lisans yaparak kamudaki pratiği eğitim ile birleştirip ülkemin diplomasisininde yararlı olabilecek işler yapmayı düşlüyorum.Mevcutta Kadıköy Belediyesi bünyesindeki kamu görevime devam etmenin yanısıra, iki çocuk annesiyim.
Bir “Kardeleni” olmaktan gurur duyduğum Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğinin Bahçelievler şubesi üyesi, mentörü ve gönüllüsüyüm.
Türkan Hoca’mızın bizlere vasiyetini hiçbir zaman unutmayacak, cumhuriyetin özellikle biz kadınlara kazanımlarının farkında olan dünün kız çocuğu, bugünün yetişkin bir kadını olarak; cumhuriyete olan borcumu ödemeye,her zaman eğitime, bilime aç çocukların kalmaması için elimden geldiğince ışımaya çalışacağım….”
şeklinde sözlerini noktaladı.
Programın kapanışına ise; uzun yıllardır Amerika Birleşik Devletlerinde yaşayan konuk sanatçı Zafer Cınbıl’ın gitarının eşliğinde seslendirdiği kendi bestesi şarkılarla son verildi. Küçük yaşlarda mandolin ve gitar çalmayı öğrenmiş olan Cınbıl; ayrıca klarnet, piyano ve perküsyon gibi çok müzik aleti de çalabilmektedir. 2008 yılında organik şarkılar albümünü de çıkaran sanatçı, stüdyosunda kaydettiği 11 şarkılık albümdeki 10 şarkının güfteleri kendisine ait. Albümdeki şarkılarda kullanılan çoğu müzik aletini de kendisi çaldı. Annesi 1940’lı yıllarda Köy Enstitüsü eğitimi almış olan sanatçımızın kendi sözleriyle;
Dünyanın en ahlaklı ve an adil dönemi hayvancılık dönemiydi. Anarkil dönemiydi. Ananın olduğu her yer adaletlidir zaten. Daha sonra, islamiyete yakın bir tarımcılığa geçildi. Hem annem hem babam köy öğretmen okulu mezunudur. Hem pratiği hem teoriği aynı anda öğrenirdim,” diyerek sözlerine devam eden Cınbıl; Köy Enstitülerinin kadının kabulüne de katkıda bulunduğunu da dile getirmiştir.
Köy öğretmeni ve köy enstitüsü mezunu annesinin hatırasına yaptığı, “Annemin Mutfak Türküleri” albümünden şarkılarla programın ilan edilmiş içeriği tamamlanarak, başarıyla sunulmuştur.
Sanal panelin kapanışında ise Bircan Ünver, Amerika Düşünce Derneği ile işbirliği çerçevesinde başarıyla sunulmuş olan bu sanal panelde, Mirat Yavalar’a, GülgUn Karamete’ye ve co-host ve teknik destek sağlamış olan İlknur Boray’a;
Ayrıca, Oğuz Alpöge’ye (Istanbul Teknik Universitesi Mezunlari Dernegi), Turkish Forum (Kaya Buyukataman ve Taner Ertunc Bey’e), Ingiltere’den Betula Nelson Hanım’a; Kırmızı Biber Derneği’ne (Fatma Aytaç) ve Assembly of Turkish American Associations (Amerika Turk Dernekleri Birligi Kurulu) (ATAA) ya; Atatürk’ün Kızları/Daughter’s of Ataturk’e ve duyurumuzu paylaşmış tum kuruluş ve kişilere ve sosyal medya gruplarına bu webinarın duyurulmasında destekleri için Light Millennium ve Ataturk Society of America adına teşekkür etti.
Ünver, açılışta paylaştığımız ve bütün zamanlar için geçerli olan yine Atatürk’ün bir sözüyle,
“Yeryüzünde gördüğümüz herşey, kadının eseridir” ve
“Türk milletine emanet ettigi güzel anayurdumuzun aydınlık günlerinde daha nice kutlamalarda hep birlikte olalım…” mesajıyla, ümitleri tazeleyen bu program, sanal ortamda katılanların da ilgi ve heyecanla takip etmiş oldukları programı kapattı.
Programa 100 üzerinde katılım oldu. Canlı yayınlandı ve 500’ye yakın kişi izledi. Kız çocuklarının toplumda daha güçlü olmaları, her türlü ayrımcılık ve istismardan kurtulmaları, bütün haklardan eşit düzeyde yararlanmaları dileğiyle dünyadaki kız çocuklarının “11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü” kutlu olsun!
_ . _
KONUŞMACI Özgeçmişleri (Türkçe ve İngilizce)
CANLI YAYIN Kaydı – Vidyo Bölüm – 2
CANLI YAYIN Kaydı – Vidyo Bölüm – 1
THE LIGHT MILLENNIUM TV Channel (Kanalı): https://vimeo.com/CHANNELS/LIGHTMILLENNIUMTV